Lütfen bol bol yorum atmayı unutmayınnn <3
Hyunjin;
En son yaşadığımız olayından üzerinden 3 hafta geçmişti. O gün alkollüydüm ama söylediklerimi biraz da kendi rızamla söylemiştim, sanırım. Sadece hiç düşünmeden ağzıma gelenleri sıralamıştım -tabii bunda tabii ki alkolün de etkisi vardı. Ama şansıma o bunu sarhoş olduğum için söylediğimi sanmıştı. Birde onun sayesinde uzaklaştırma almaktan kurtulmuştum. Eğer beni savunmasaydı mesleğim başlamadan bitebilirdi. Neyseki bunlar şu an unutulup gitmiş şeylerdi.
Şirkette pratik odasında tek başıma çalışırken birden saate bakma gereği duydum. Çantamdan çıkardığım telefonun ekranını açıp saate baktım. Saat çoktan 10 olmuştu bile. Zamanın bu kadar hızlı geçtiğini fark etmemiştim bile. Eşyalarımı toplayıp şirketten ayrıldım. Şirketin önünde duran arabama binip hızlıca yurta sürdüm. Çok yoğun bir gün geçirmiştim ve dinlenmeye ihtiyacım vardı.
Yurdun önüne arabayı park ettikten sonra koca binaya giriş yaptım. Asansörden kaldığım katı tuşlayıp bekledim. Eve vardığımda kapıyı çalma gereği duymadan cebimden çıkardığım anahtarla içeri girmiştim.
"Ya! Çilli. Ben geldim" etraftan herhangi ses alamayınca içimde bir merak uyanmıştı. İlk önce odama girip üstümü değiştirdim ve evde Felix'i aramaya başladım "Çilli çocuk!"
Tekrar aynı sessizliği elde edince kapısını çalıp odasına girdim. Yatağının içinde dizlerini kendine çekmiş, yorganı kafasına kadar örtmüş uzanan bir Felix karşıladı beni. "Felix?"
Biraz daha yanına yaklaştığımda sesinin titrediğini duydum. Kendiside titriyordu yatağın içinde. Hemen yorganı suratından atıp ona baktım. Deli gibi titriyordu ve yorganı geri suratına çekmek için direniyordu.
"Noldu sana böyle?" Kıpkırmızı olmuş dudaklarını zar zor aralayarak yanıtladı.
"Ü-üşüyorum." Oysaki hava soğuk falan değildi, ayrıca evin içide sıcacıktı. İlk başta anlamamıştım ama sonradan ateşinin olabileceği aklıma geldi. Hemen elimi alnına yerleştirip ateşini ölçmeye çalıştım. Ona dokunduğum an elim yanmıştı resmen.
"Çok ateşin var. Nasıl başardın bunu!" Cevap vermeyince üstündeki yorganı tutup açtım "eğer üstünü örtersen daha çok ateşin çıkar."
"L-lütfen... ç-çok ü-üşüyorum." Sesi o kadar güçsüz ve çaresiz çıkıyordu ki kendimi kötü hissettim. Normalde benim tanıdığım Felix olsa bir kaç gıcık laf edip yorganı tekrar üstüne çekerdi. Ama şu an bunu yapabilecek bile gücü yoktu.
"Kalk hastaneye gidelim."
"Hayır! İ-iğnelerden korkarım b-ben."
"Ama bu şekilde duramazsın, daha çok ateşin yükselir yoksa!" Ondan haz etmesem bile bu kadar savunmasız durması kötü hissettiriyordu.
"Belki dolapta bir kaç ilaç vardır. Bekle beni, hemen geleceğim. Sakın üstünü örtme." Hızlı adımlarla mutfağa varıp buzdolabını karıştırmaya başladım. Hatırladığıma göre bir ateş düşürücü hap olmalıydı.
Tüm dolabın altını üstüne getirmiştim. En sonunda en altlarda aradığım ilaçı bulmuştum. Yanında bir bardak su doldurup odaya geri döndüm. Yatakta bıraktığım gibi duruyordu. Bir santim bile kıpırdamamıştı. Onu sırtından tutarak oturur pozisyona getirip hapı ve suyu eline verdim.
"Al iç, daha iyi olacaksın." Hapı yutup suyu içtikten sonra yatağın yanındaki komidine bıraktı. Anlaşılan şirketten gelir gelmez hastalanmış olmalı ki üstündekileri değiştirmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dance With Me | Hyunlix
FanfictionDans okulunda öğretmeni, Lee Felix'e Seul'de düzenlenen çok ünlü bir şirketin kuracağı dans grubu için alımlara katılmasını söyler. Olacaklardan habersizce kabul eden Felix, kapısını açtığı bu büyük gelecekten haberi yoktu. Ve hayatını dansa adamış...