Göndermiş olduğu fotoğraf Hyunjin'in pratik odasında dizime yattığı fotoğraftı. Bu fotoğrafları nasıl çektiği hakkında bir fikrim yoktu, fakat tek bildiğim bu olayı ne olursa olsun Hyunjin'le paylaşmamdı. Hemde acilen.
Aileme acil bir işim olduğu söyledikten sonra veda edip gittim. Hemen karşıma çıkan ilk taksiye bindim ve hızlıca eve vardım. Asansörden kaldığımız katı tuşlayıp zili çaldım. Çok bekletmeden açılan kapıdaki Hyunjin'i suratına bile bakmadan "acil konuşmamız lazım." diyip üstüme değiştirmek için odama girdim.
Hızlıca üstüme rahat kıyafetlerimi giyip konuşmak için Hyunjin'in odasına daldım. Bana sorgular bakışlar atmasından sonra yatağa, yanına oturup direkt konuya daldım.
"Biri bizi izliyor."
"Ne?"
"Kim bilmiyorum ama birisi sürekli ikimizin yakın olduğu fotoğraflar çekip beni bu fotoğrafları bay Park'a atmakla tehdit ediyor."
"Nasıl? Anlayamıyorum." Telefondan ikimizin mesajlaşmalarını açıp okuması için ona verdim. Yüzündeki sakin ifade gidip yerine şaşkın ifade geldi.
"Kim neden böyle bir şey yapar ki?" dedi.
"Bilmiyorum. Ama eğer o fotoğrafları bay Park'a atarsa yanlış anlaşılıp atılabiliriz."
"Bir şey yapmalıyız."
"Ne yapacağız bilmiyorum. Bence Chan hyunglara da söyleyelim." Başıyla onayladıktan sonra evimizin anahtarını alıp birlikte Chan ve Minho hyungun evlerine çıktık.
Olayı onlarada kısaca özet geçerek anlattık. İkiside çok şaşırmıştı. Haklılardı, kim neden böyle bir şey yapsın ki?
İkiside ellerinden ne gelir diye düşünmeye başladılar. Birden Minho hyung sanki bir fikri varmış gibi eğmiş olduğu başını kaldırdı.
"Buldum!" Hepimiz fikrini beklerken devam etti "tanıdığım bilgisayar işleriyle ilgilenen bir arkadaşım var. Ona bu mesajlaşmaları gönderip numaranın kime ait olduğunu bulabiliriz."
"Ne bekliyoruz öyleyse, hemen şu arkadaşına gönder mesajlaşmaları."
"Bunun için telefonu ona vermemiz lazım. Yani çalıştığı yere gitmeliyiz."
"O zaman hemen gidelim." Hyunjin'in sözüyle herkes ayaklanıp dışarı çıktı. Hyunjin'in arabasına doluşup Minho'nun tarif ettiği yoldan gittik.
Çok sürmeden bir telefoncunun önünde durduk. Hepimiz inip telefoncuya girdik. İçeride siyah saçlı, yakışıklı genç bir çocuk karşıladı bizi.
"Heesung-ah, görüşmeyeli epey oldu."
"Hyung! Hoşgeldin. Bir sorun mu var?" Olayları kısa bir şekilde anlattı. Telefonumu ona verdikten sonra bir kaç işlem yapıp mesajları bilgisayarına aktardı.
"Siz isterseniz şurdaki koltuklarda oturun. Ben size haber vereceğim." Bahsettiği siyah deri koltuklara yerleştik ve beklemeye koyulduk. Söz konusu gelecekteki mesleğim olunca beklemekten nefret eden ben, şu an kuzu gibi bekliyordum.
Kaç saattir bu koltukta oturduğumuzu bilmiyordum. Ama kıçımın koltuğa yapıştığından emindim. Artık sıkıntıdan Chan hyungla uğraşmaya, saçını çekmeye başlamıştım. Tam ağzından bir küfür çıkacakken Heesung adlı çocuğun sesiyle durdu.
"Buldum!" Hepimiz aynı anda ona bakıp kim olduğu söylemesini bekledik "Sana yazan kişi Kim Minjeong adlı bir kız."
"Bekle! Bu kızı tanıyorum. Wooyoung'un bahsettiğine göre en yakın arkadaşlarındandı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dance With Me | Hyunlix
FanfictionDans okulunda öğretmeni, Lee Felix'e Seul'de düzenlenen çok ünlü bir şirketin kuracağı dans grubu için alımlara katılmasını söyler. Olacaklardan habersizce kabul eden Felix, kapısını açtığı bu büyük gelecekten haberi yoktu. Ve hayatını dansa adamış...