Dance With Me | Hyunlix

5. Bölüm

Yine o korkunç alarmın sesiyle yataktan düşerek uyandım. Kıçımın üstüne düştüğüm için deli gibi acıyordu. Ama yinede ayağa kalktım. Bugün seçmeler vardı, düşünmek bile beni geriyordu. Ya yanlış bir şey yaparsam korkusu beni öldürecekti.

Önce elimi yüzümü yıkadım, sonra da bavulumdan uygun bir kıyafet bulmaya koyuldum. Giydiklerim ne abartılı, ne de aşırı sade olmamalıydı. Bu yüzden siyah beyaz çizgili, yakalı bir tişört ve bol, açık renk bir pantolon giydim üstüme. Dağınık saçlarıma da biraz şekil verdim. Ardında ayağıma da siyah converse ayakkabılarımı giydim ve hazırdım. Kahvaltıya falan gerek yoktu. Eğer çok yersem dans ederken midem bulanabilirdi.

Telefondan JYP Entertainment Binasının konumuna baktım ve oradan geçen otobüse bindim. Yongsook hocanın öğrettiği dansı orada sergilemek çok heyecan vericiydi. Ayrıca Bay Park Jinyoung'un önünde dans etmek... hayali bile nefes kesmeye nedendi. Ve şimdi ise ben o nefes kesen hayali gerçekleştireceğim.

Binanın önüne gelince otobüsten indim ve bir süre bina ile bakıştık. En sonun pes edip içeri girdim. Girişte duran kadın bana bir kaç soru sordu.

"Ne için gelmiştiniz?"

"Dans grubu seçmeleri için."

"Başvurunuz var mı?"

"Evet."

"Adınızı öğrenebilir miyim?"

"Lee Felix." dememle elinde duran tabletten bir şeylere baktı.

"Tamamdır Bay Felix. Üçüncü katta, soldaki ilk odada bekleyin lütfen." Başımla onayladıktan sonra yan taraftaki asansörü kullanarak üçüncü kata vardım. Sola döndüğümde karşıma çıkan ilk odaya girdim.

Burası kocaman bir pratik odasıydı. İçeride 20 kişiye yakın insan vardı. Büyük ihtimalle onlarda benim gibi seçmeler için burdalardı.

İçeride duran çalışan kadın yanıma gelip "adın ne?" diye sordu. Adımı söyleyince kıyafetimin üstüne adımın yazılı olduğu bir kağıt iğneledi
-herkeste olduğu gibi.

Kadın yanımdan gidince birbirileriyle çoktan kaynaşmış olan adayların içine girdim. Nerdeyse hepsi ikili-üçlü gruplar olmuş sohbet ediyorlardı, sadece biri hariç. Siyah saçlı, yapılı ve benden büyük olduğu belli bir çocuk yerde oturmuş bekliyordu. Onunla tanışmak güzel bir fikir olabilirdi. Yavaşça gelip yanına oturdum.

"Merhaba." dedim samimi bir tonda.

"Merhaba?"

"Tanışabilir miyiz? Ben Lee Felix."

"Bende Bang Christopher Chan. Ama genellikle bana Chris yada Chan diyorlar."

"Öyleyse kaç yaşındasın Chan?"

"24, bu sene 25 olacağım."

"Peki sana hyung dememde bir sıkıntı olur mu?"

"Oh hayır, istediğin gibi seslenebilirsin." kesinlikle bu çocukla iyi anlaşacağımıza eminim.

"Nerelisin Felix?"

"Daha dün Avusturalya'dan geldim. Yani Avusturalyalıyım."

"Gerçekten mi! Bende Avusturalyalıyım."

"Vay canına! Senle iyi anlaşacağımıza adım gibi eminim Chan hyung." İkimizde gülüştükten sonra muhabbete devam ettik.

"Adaylardan tanıdığın biri var mı?" diye sordum. Biraz düşünüp cevapladı.

"Aslında tanıdığım sayılmaz ama bildiğim biri var; Hwang Hyunjin."

"O kim?" Bana çok şaşırmış bir yüz ifadesiyle baktı.