Selaamm🤗
İki kitaplık düşündüğüm serinin son birkaç bölümünden birine hoş geldiniz! Bunu zaten geçen bölüm Gizemli Kişi'nin kim olduğunu öğrenince anlamışsınızdır. Bu kitabı yazmaya başladığımda Aras'tan küçüktüm şimdi ise onunla yaşıtım. 5 yıl falan olmuş bu kitabı yazmaya başlayalı. Neyse biz şimdi konumuza dönelim😊 Geçen bölümün sonu resmen kaostu. Daha önce böyle bir bölüm yazmamıştım. Umarım okuyunca beğenirsiniz🙏😊 *Bu bölümün afişini ben yaptım. Farkındaysanız Aras ve Levent siyah - beyaz. Bu kırgınlıktan ötürü. Güllaç ise onlardan uzakta, renkli. Onun fotoğrafı düşmek üzere. Bunun nedenini anlamışsınızdır bence:)
***
Aras'ın anlatımından...Duvarlar hiçbir anlam ifade etmez. Saatlerce bir anlam çıkarmaya çalışırız duvarlara bakarak ama başarısız oluruz. Buna rağmen bir şey düşüneceğimiz zaman ya tavana ya da duvara bakarız. Bunu neden yaptığımız hakkında en ufak bilgim yok. Sabaha kadar karşımdaki duvara boş gözlerle bakmıştım. Duvardan bağımsız olarak aklımdan bir sürü düşünce geçiyordu. Ev halkı olarak bir bilinmezlik çukuruna düşmüştük. Bu çukura dün gece düştüğümüz için yaşadığımız şoku atlatamamıştık. Acaba dün gece yaşadıklarım bir kabus muydu? Yok, olamazdı. Levent'e bağırınca boğazımda bir acı hissetmiş olmam her şeyin gerçek olduğunun kanıtıydı. Acısını, gerektiğinde yasını ve sevincini paylaştığım arkadaşıma bağırıp çağırdıktan sonra eve dönmüştüm. Eve geldiğimden beri odamdan hiç çıkmamıştım. Kimse yanıma gelmemişti, evde hiç ses yoktu. Ne İldeniz'in ne de Levent'in sesini duymuştum. Levent'in son halini deli gibi merak ediyordum. Güllaç eğer gece olanları öğrenmişse Levent iyice kafayı yemiş demektir. Hemen telefonumu çıkararak merakımı giderdim.
Ben: Ahu uyandın mı?
Ahuşen: Uyandım.
Ben: Bizim ev sessiz. Sizin evde durumlar nasıl?
Ahuşen: Güllaç'ın olanlardan haberi yok, söylemedik. Bir şekilde bunu Levent'e söyle.
Gözlerimi şaşkınlıkla büyüttüm. Ben onların her şeyi Güllaç'a anlatacaklarını düşünmüştüm. Tabii bu Tolga'nın da bir şey anlatmadığı anlamına geliyordu. Özetle bugün okulda Güllaç'a Levent'le aramın kötü olduğunu belli etmemem gerekiyordu.
Ben: Neden söylemediniz? Siz ondan kolay kolay bir şey saklamazdınız.
Ahuşen: Eve döndüğümüzde onu bahçe kapısının önünde çay içerken bulduk. Çok mutluydu:)
Bir elimi alnıma koydum.
Ben: Köy yanarken deli!
Ahuşen: Delinin bizim evde olduğunu mu düşünüyorsun? Güldürme beni:)
Ben: Haklısın:)
Telefonumu cebime koydum. Ahuşen'in de Levent'e kızgın olduğunu anlamıştım. Dalya'nın kızgın olduğunu biliyordum ama Ahuşen'e şaşırmıştım. Dün sinirden ona bir şey söylemeden eve dönmüştüm. Benden istediğini gerçekleştirmek için ayağa kalktım. Levent'in odası benim odama yakındı. Onun yüzüne bakmakta zorlanacaktım, kendi hatam aklımdan çıkmıyordu. Koridorda yürüdükçe Levent'in sesleri kulağıma geliyordu. İldeniz'in sesi gelmiyordu, o da mı kendisini odasına kapatmıştı?
"Aras bile kızgın bana. Kimse kalmadı, Güllaç da öğrenmiştir."
Yutkundum. Levent kimse yanında olmadığı için kendi kendine dertleşiyordu. Bir an onu yalnız bıraktığım için kalbimin derinliklerinde acı hissettim. Acı çok kuvvetliydi. Odasının kapısı aralıktı, biraz uzaktan dinlemeye devam ettim. Ağladığını titreyen sesinden anlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeniyim Ben (Tamamlandı)
Teen FictionÖncelikle bu kitabın ilk bölümlerinde acemiydim ve ana karakterin okuduğu bölüm hayali. Bölüm geçtikçe kalemim gelişti. Bir kış... Kestane satıcıları insanın içini donduran soğuğa rağmen, her zamanki yerlerinde durmuş müşteri bekliyor. Bebek arabal...