Merhaba! Sonunda o beklenen bölüme geldik. Kitaba başlayalı yıllar oldu ve sonunda ilk kitabın sonuna geldik. Tabii bu uzun sürenin sebebi okul hayatımla ilgiliydi. Lise ve üniversite derken meşgul olduğum zamanlar oldu. Bir de ben detaycı bir insanım. Onun için her detayı eklemeye çalışıyordum bölüm uzuyordu. Bu bölümün sonunda tepkilerinizi merakla bekliyorum. Bölümü paylaştıktan sonra bir de teşekkür bölümü atacağım. Orada da bol bol konuşuruz. Bu bölüm daha önce ufak ufak bahsettiğim yerleri yazmayacağım çünkü tekrarlanmış olur. Neyse siz şimdi son olaydan sonra olanları merak ediyorsunuzdur, iyi okumalar dilerim🤎
***
Ahuşen...
Uykumun arasında duyduğum alarm sesi ben en güzel rüyalarımdan uyandırdı. Güneş odamın içine doğmuş gibiydi. Hiç uyanmak istemediğim halde hem alarmım hem de güneş beni buna mecbur bıraktı. Hislerim bugün çok değişik bir gün olacağını söylüyordu, zaten hislerim şu sıralar hiç susmuyordu. Son günlerde hissettiklerimin çıkmaması için dua ediyordum. Bugün hepimizin eve mutlu dönmesini istiyordum. Bugün tek morali bozulan kişi Asalbike olmalıydı. Dün gece keyfimizi kaçırdığı için cezasını çekmeliydi.
Yataktan kalktıktan sonra elimi ve yüzümü yıkamak için lavaboya gittim. Yüzüme çarpan soğuk su beni kendime getirmemişti. Dün gece geç yatmasaydım şimdi böyle olmazdım. Komidinimin üstündeki telefonumu alıp mesajlarımı kontrol ettim. Sosyal medya hesaplarımdan gelen bildirimler dışında Aras'ın attığı bir mesaj da vardı. Gözümü ovuşturduktan sonra gelen mesajı okudum:
Levent evde yok. Arıyorum ama açmıyor.
Levent küçük bir çocuk değildi. Aras'ın onu bu kadar merak etmesi bana tuhaf gelmişti. Zihnim yeni açıldığı için böyle olmuş olabilirdi.
Ben: İşi çıkmıştır. Yetişkin adam!
Aras: Güllaç her şeyi bugün öğrenecekti, ondan korkuyorum. Güllaç evde mi?
Aklımın bir köşesinde duran ama uyku sersemliğiyle aklıma gelmeyen şey onun mesajıyla kendini gösterdi. Birkaç dakika önce Aras'ın endişesine şaşırırken şimdi ben Güllaç için endişeleniyordum. Normalde benden önce uyanırdı ama şu an ev çok sessizdi. Seslenmeye karar verdim:
"Güllaç!"
Sesime bir karşılık gelmedi. Bu işte bir terslik vardı, odasına bakmalıydım. Odalarımız çok yakın olduğu için hemen gittim. Kapısı kapalıydı. Derin bir nefes alıp kapısına vurdum, içeriden ses gelmedi. Belki bu sefer uyanmak istememiştir diye düşündüm. Kapıyı ses çıkarmadan açmaya özen gösterdim. Karşımdaki manzarayı gördüğüm an çığlık attım.
Gözüme çarpan ilk şey yerdeki camı kırık olan fotoğraf çerçevesiydi. İçinde Güllaç ve Levent'in beraber çektirdikleri bir fotoğraf vardı. Sonra makyaj masasını gördüm. Üstünde Levent'in doğum gününde ona hediye ettiği anı albümü duruyordu, makyaj malzemelerinin çoğunluğu yerdeydi. Bazı parfüm şişeleri kırıldığı için odada yoğun bir parfüm kokusu vardı. Ne yapacağımı bilemiyordum. Yüzümün kıpkırmızı olduğunu hissediyordum, çok korkuyordum. Uzun süredir olmaması için çaba harcadığımız şey sonunda olmuştu. Biz uyurken Güllaç her şeyi öğrenmişti.
"Keşke erken uyansaydım! Levent'e hesap sormaya gitti kesin!"
Masasının üstünde bir kağıt duruyordu. Hemen alıp okumaya başladım, bize not bırakmıştı. Dalya da hızla odanın içine girdi. Gözlerini ovuşturuyordu ve başında peruğu yoktu.
"Ahu neden çığlık attın? Ay! Buranın hali ne böyle?"
Artık onun da gözlerine korku yerleşmişti. Uykusu açılmıştı. Okuduğum kağıdı ona verdim, gözlerim yaşarmıştı. Sanki ölmek üzere olan birinin son notunu okumuşum gibi hissediyorum. Zaten bir gün öncesinde Güllaç'a bir şey olacağını hissetmiştim ama bunu ona söyleyememiştim. Şimdi onun nerede olduğunu bile bilmiyordum. Dalya da yaşlı gözlerle bana döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeniyim Ben (Tamamlandı)
Teen FictionÖncelikle bu kitabın ilk bölümlerinde acemiydim ve ana karakterin okuduğu bölüm hayali. Bölüm geçtikçe kalemim gelişti. Bir kış... Kestane satıcıları insanın içini donduran soğuğa rağmen, her zamanki yerlerinde durmuş müşteri bekliyor. Bebek arabal...