Evet geç geldi biliyoruz ama hikayenin kurgusunu kafamızda daha yeni oturttuk ve aklımıza daha çok gelecek bölümlerle ilgili fikirler geldi. Hikayemizin ilk bölümü için aldığımız yorumlar ve beğeniler için hepinize teşekkür ederiz.
NOT: Tüm bölümler ortak yazılmaktadır.
Aleyna'nın ağzından ;
Yine birkaç çocukla kavga edip karakola getirilmiştik. Haftalık olaylar rutinimizdeki olaylardan biride buydu: "Karakolluk ol." Devamlı yolcusu olmuştuk buranın. Hayır ciddiyim. Haftada en az bir gün buraya gelir, bir gece burada kalır ve ertesi gün bizimkiler (Ailem ya da Ece'nin ailesi) bizi buradan çıkarırlardı.
"Yine mi siz? Şahsen ben sizi içeri tıkmaktan bıktım ama siz içeri tıkılmaktan bıkmadınız." Karakol amiri bizi gördüğünde bütün karakolu inletecek şekilde bağırmıştı. Açıkçası bu durumda pek haksız olduğunu söyleyemeyeceğim. Adam haklı olarak karşısında kızından güzel bir kız görünce çıldırıyor.
"Evet amirim, yine biz. Tam 5 gün, 16 saat, 37 dakikadır görüşmüyorduk da özlem gidermeye geldik! " diye lafa atladım. Söylediğim gün sayısı dışında saat ve dakikayı kafadan atmıştım. Buraya girdiğim gibi çıkacaksam biraz yalakalık yapmam gerekiyordu ama bu Mehmet amiri sinirlendirmekten başka bir işe yaramamıştı.
"Özlem gidermeye mi geldin? Bir de normal bir şeymiş gibi bunu bana söylüyorsun. Gelme kızım GELME! Ben sizi 1 değil 5 yıl görmesem bile özlemem! Hala anlamış değilim sizi bana şaka olsun diye mi gönderiyorlar?" Karakol amirinin bir kez daha bütün karakolu inletecek şekilde bağırdığında bir adım geriledim. Korktuğumdan falan değil. Sadece her zamankinden fazla tepki göstermesi biraz garibime gitmişti.
"Aaa aşk olsun. Kırılıyoruz ama." Bu sefer lafa atlayan Ece'ydi. Ses tonu son derece imalıydı.
O bunu söyledikten sonra gülmemek için kendimi zor tuttum. O kadar masum ve şirin bakışlar atıp, konuşuyordu ki bir ara ben bile ona inanacaktım. Şuan normaldeki halinden çok farklı davranıyor olsa da fazlasıyla inandırıcı duruyordu.
"Kırılırsanız kırılın ya! Allah Allah! Bir de açık açık söylüyor! Deli midir nedir?" Karakol amiri hala bütün karakolu inletecek şekilde bağırıyordu. Dibindeyiz be adam! Bağırmasan da seni duyabiliyoruz.
Elindeki dosyaya baktıktan sonra tekrar bütün karakolu inletecek şekilde bağırdı. "Yine birilerini dövmüşsünüz ve bu seferde şu gencecik çocuğu alet etmişsiniz. Yazık değil mi bu çocuğa? Onun da başını yakıyorsunuz?"
"O gencecikte biz yaşlı mıyız?" Söylediğim bu saçma cümleden sonra Ece'yle birbirimize gülümseyip. Bütün polislerin içinde birbirimize bir beşlik çaktık. Odadaki tüm polisler gülmemek için kendilerini zor tutarken, karakol amiri ise hepimizin tam aksine bu duruma daha da çok sinirlendi.
"Cidden söylediğim onca şeyden sonra sadece buna mı dikkat ettin? Götürün şunları gözüm görmesin. Kefaletleri ödenene kadar da içeride kalsınlar." Karakol amirinin sesi biraz daha yumuşamıştı. Yani en azından artık bütün karakolu inletecek cinsten değildi.
Odadaki polislerden birkaçı bizim kolumuza girip bizi oradan çıkardılar. Sonrada bizi hücrelerin bulunduğu tarafa doğru götürmeye başladılar. Daha önceden buraya defalarca kez geldiğim için nerede ne olduğunu ezberlemiştim. Zaten onların yapabilecekleri tek şey de bizi hücrelere götürmekti. Yaşımızdan dolayı başka bir şey yapma hakkına sahip değillerdi.
"Bırakabilirsin. Yolu biliyorum zaten." Ece'nin polise cırlamasıyla kafamı ona doğru çevirdim. Her zamanki gibi yine polislerle pazarlık yapmaya başlamıştı ama bu sefer biraz geç kalmıştı. Çoktan hücrelerin bulunduğu tarafa gelmiştik. Şimdi telefonlarımızı alacaklardı. Daha doğrusu uzun bir uğraştan sonra alacaklar, aldıklarındaysa geri vermek isteyeceklerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Peşimizde
ChickLitAleyna, lacivertti. Mavi kadar sıcak ama yaşadıkları onu kararttı. Lacivert otoritenin rengidir. Aynı zamanda uyum ve başarıyı temsil eder. Arkadaşlık ilişkileri ve hayatında başarılı olan Aleyna'yı en iyi tanımlayan renk budur. Ece, pembeydi. Onun...