7.Bölüm:Kurabiyelerin Sırrı

3.7K 893 114
                                    

Öncelikle bölümlerin geç geldiğinin farkındayız ama biz her cümleyi özenle seçiyoruz ve bölümü paylaşmadan önce en az 3 kere düzenliyoruz. Onun dışında ikimizinde her an yazmaya vakti olmuyor. Derslerimiz cok yoğun olduğu için ve  yazmak için bir araya geldiğimizde, yazmak dışında herşeyi yaptığımız için bölümler geç geliyor. Aslında bizde günde iki üç tane paylasabiliriz fakat bu pek etik olmaz. Mafyalar Peşimizde'nin yazarları olarak, size en iyi kalitede bölümler yazmak için uğraşıyoruz.

Okuyucularımız için isim arıyoruz (Örneğin Mafyaist). Bu konuda önerilerinizi buradan ya da özelden yazabilirsiniz. Iyi okumalar.

Ece'nin ağzından:

Aleyna kapıyı açmaya gideli uzun zaman olmuştu. Onu kapıda bu kadar oyalayacak kim gelmiş olabilirdi ki? Ya önemli biri olmalıydı ya da herhangi bir arkadaşı.

Belki de yavuklularından biriydi ve kapının önünde fingirdeşiyorlardı.

Aklıma gelen düşünceyle istemsizce sırıtmaya başladım. Şimdiye kadarki düşüncelerimin arasında en mantıklısı buymuş gibi geliyordu. Bu düşünce merakımı arttırınca onun yanına gitmeye karar verdim ve dolayısıyla da ayağa kalktım. Salondan çıkıp kapı girişine geldiğimde; kapının açık olduğunu ve Aleyna'nın da kapının önünde durduğunu gördüm. Kapı benim olduğum tarafa doğru açık olduğundan, gelenin ya da Aleyna'yı bu kadar şaşırtacak kişinin kim olduğunu göremedim. Belki de bu yüzden olsa gerek merakım daha çok artmıştı.

Biraz daha yürüyüp kapıya, Aleyna'nın yanına gittim. Kafamı çevirip, gelenlere göz attığım da adeta donup kaldım. Berke ve Mete mi? Ne işleri vardı onların burada? Nereden öğrenmişlerdi ki Aleyna'nın evini? Yoksa bizi mi takip etmişlerdi? Açıkçası o iki gerzekten her şeyi beklerdim.

"Aaa... Bak sen şu işe. Bayan saf salakta buradaymış." Berke'nin sesini duyduğumda bir süre daha ona şaşkın şaşkın bakıp, dediklerini idrak etmeye çalıştım. Sonra birkaç saniye afallayıp, ne diyeceğimi bile düşünmeden konuşmaya başladım.

"Ne, saf salak mı? Sen kime saf salak diyorsun be, öküz?" diye çıkıştım. Aleyna haklıydı. Bu çocuk cidden çok sinir bozucuydu.

"Evet, öyle. Beğenemedin mi, güzellik?" dedi Mete. Hayır yani, bu çocuğa da ne oluyordu böyle? Her lafın içine atlamaktan başka bir şey yapmıyordu. Birde şu salak salak iltifatları yok mu, beni bitiriyordu. Mete'nin sözlerinden sonra, Aleyna'ya baktığımda dişlerini sıktığını ve elini yumruk yaptığını fark ettim.

"Beğenemedim tabii, nesini beğeneyim ben bunun? Güzellikmiş çok biliyorsun sen!" dedim ve Berke'nin de tıpkı Aleyna gibi, dişlerini sıktığını fark ettim. Bunların ikisi kardeş falan olmalıydı. Yoksa birbirlerine bu kadar benzemeleri mümkün değildi. Hani derler ya, 'Kardeş olsalar ancak bu kadar benzerler' diye. Bu ikisi bu söze tam anlamıyla uyuyorlardı.

Aleyna'ya tekrardan baktığımda telefonuyla oynuyordu. Sonra Mete aniden telefonunu çekip onun elinden aldı. Dişlerinin arasından "Benimle ilgilen," dediğinde bu gün bir şok daha yaşadım. Bu da neydi şimdi? Yoksa Mete'de mi Aleyna'ya yürüyordu?

"Telefonumu ver!" Aleyna'da onun gibi dişlerinin arasından konuştuğunda, ortam tekrardan gerilmeye başlamıştı.

"Verirsem benimle ilgilenecek misin?" Mete'nin sesini duyduğumda tekrar şaşkınca ona bakmaya başladım. Bu duruma Aleyna'da en az benim kadar şaşırmıştı. Ona cevap vermek için beklemesinden de rahatlıkla anlaşılıyordu, bu durum.

Aşk PeşimizdeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin