27.Bölüm: Sarılmak mı, Sarılmamak mı?

449 159 147
                                    

Selam! Sizi beklettik bunun farkındayız ama bölümü bitirmeye fırsatımız asla olmadı. İkimizde hayatımızın en önemli döneminden geçtik. Üniversite sınavı! Bu süreçte size bölüm yazmamız maalesef ki imkânsızdı. Ve sınavdan sonra da o saçma psikolojiyi üzerimizden atmak için bir zaman gerekti ve işte şimdi buradayız. 

Biraz kısa bir bölüm oldu farkındayız ama sizi daha fazla bekletmek istemediğimiz için bölümün bu kısmını hemen paylaşıyoruz.Size küçük bir şey söylemek istiyoruz, bu çok kırıldığımız bir nokta ve bu yüzden sizinle paylaşmak istedik. 

Bölümlere vote sınırı koyuyoruz çünkü emeğimizin karşılığını almak istiyoruz. Pek çok kişi okuyup geçiyor ve o küçük yıldıza basarak bize destek olmuyor. Belki yeni bölümü okumak isteyenler o yıldıza basar da bize destek olmuş olur diye koyuyoruz. Yorum sınırına gelecek olursak, onu koyma sebebimiz de sizin bölümdeki sevdiğiniz ya da sevmediğiniz yerleri bize söylemeniz ve bizi yazmaya motive edecek cümleler bırakmanız için var. Bir önceki bölümde vote sınırı geçsin diye yorum kısmına sayılar yazılmış ve bu bizi gerçekten çok kırdı. Sizi anlayabiliyoruz yeni bölümü okumak istiyorsunuz ama bu yaptığınız bize  emeğimizi hiçe saymak. Bu konuya gerçekten çok kırıldık. Eğer bu gibi yorumlar yapacaksanız hiç yapmayın daha iyi çünkü bu, bizi motive etmiyor. 

Her neyse, bölüm sonuna size bölümle ilgili bir kaç soru bıraktık. Onları yanıtlarsanız, gerçekten çok mutlu oluruz.

Not:Sınır 90 vote 110 yorum  

Ece'nin ağzından:

Çalan telefonum, beni uykumdan ayırırken, kafamı kaldırmaya tenezzül bile etmedim. Elimi yan tarafıma uzattım ve birkaç denemeden sonra telefonu meşgule attım. Ufak bir homurtu çıkarırken, elimi geriye çektim ve eski pozisyonumu aldım. Kendimi tekrardan uykunun kollarına bırakacağım sırada tekrardan çalmaya başlayan telefonumla birlikte afalladım. Israrla arandığıma göre önemli bir durum olmalıydı.

Elimi tekrardan telefonuma uzattım ve telefonu görüş alanıma soktuktan sonra arayan kişiye bakmak için hafifçe gözlerimi araladım. Arayan kişinin Yasemin olduğunu görmemle birlikte ufak bir homurtu daha çıkardım. Ardından bıkkınlıkla telefonu açıp, kulağıma koydum.

"Kanka, neredesin?" diye soran Yasemin'in mıymıntı sesiyle birlikte gözlerimi kapattım. Yasemin'in ses tonu her zaman sinirimi bozmuştu ama şuan beni bu yılışık ve yapmacık samimiyet akan sesiyle uyandırdığı için daha da sinirlenmiştim.Bir insan sabahın köründe bu sesle uyandırılmamalıydı. Sabah sabah bu ses tonuna mı yoksa ısrarla aramasına mı kızsam, bilemedim.

Uyku sersemi olduğum için sorduğu soru, nerede olduğum konusunda beni şüpheye düşürdüğünden hafifçe kafamı kaldırıp, bir süre etrafıma bakındım. Nerede olduğuma emin olduktan sonra da "Odamda, uyuyorum!" diye, mırıldandım. Yarı uyuyor olmama rağmen sesimdeki sertliğe ben bile şaşırmıştım.

"Okula gelmeyecek misin?" Yasemin, bu sefer masum bir ses tonuyla sorusunu sorduğunda, daha çok sinirlendim. Gözlerimi tekrardan araladım ve telefonu kulağımdan ayırıp, saate baktım. Normalde çıkmam gereken saati geçeli çok olmuştu. Şuan çıksam bile yetişmemin imkanı yoktu.

"Yok, geç kalmışım zaten. Gelmem bugün, bensiz idare edin!" diye mırıldandım, bir kez daha. Uykum yavaş yavaş açılıyor olsa da ben uyumakta oldukça kararlıydım. Damarıma basmış ve inadıma bindirmişti.

"İyi o zaman, ben size geleyim! Hiç okula gidesim yok !" Yasemin, hızla konuştuğunda oldukça panikledim ve "Yok gelme!" diye, itiraz ettim. Sürekli bunu yapmasından bıkmıştım artık. Ben okula gitmediğim günler sürekli ama sürekli bize geliyordu. Bazı zamanlar o kadar yorgun oluyordum ki, okula gitmek yerine evde uyumak istiyordum fakat Yasemin, telefonlarını açmasam bile soluğu bizde alıyordu. Ben açmadığım için annemi arıyor, kapıyı ona açtırıyor  ve sabahın köründe Yasemin'i tepemde buluyordum. Bu gerçekten de çok sinir bozucuydu.

Aşk PeşimizdeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin