Bu biraz duygusal bir not olabilir şimdiden uyaralım. Biz bu hikayeye başladığımızda aklımızda hiç bir şey yoktu. Sadece birlikte bir şeyler yazmak ve bir şeyler paylaşmak istedik. Ortaya bu kadar kitleye sahip olduğumuz bir kitap çıkacağını hiç tahmin etmemiştik. Bunun bizim için anlamı gerçekten çok büyük.
Bu hikayeyi ilk yazmaya başladığımızda sayfanın en üst kısmında kitabın adı kısmında adı sanı belirsiz hikaye yazıyordu. Bir isim bile bulamamıştık. İlk bölümü 8 Nisan 2015 tarihinde paylaştık ve bu sırada hikayenin adını uydurduk. Evet, gerçekten uydurduk. Tabii daha sonra değiştirdik.
Aslında bu bölümü de üçüncü yılımız şerefine 8 Nisan'da paylaşmak istedik ama vaktimiz olmadığı için paylaşamadık. Siz bu üç yılda bize çok destek oldunuz ve bunun için size minnettarız. Bizde üçüncü yılımız için sizler adına bir şeyler yapmak istedik.
Bundan sonra yorum atanlardan bir kura çekeceğiz ve sonraki bölümü ona ithaf edeceğiz. Yorum atan kişilerin ismini yazıp, bir kutunun içine atacağız. Şanslı kişi kim olursa bölüm ona ithaf edilecek. Ve unutmadan söyleyelim, ne kadar çok yorum atarsanız, isminiz kağıtlara o kadar çok yazılacak. Ve bir müjde daha! Üçüncü yılımız şerefine sürprizlerimiz bunlarla da bitmeyecek.
Birlikte nice yıllara, bizim güzel ailemiz!
Ece'nin ağzından:
"Bana bak Gökhan, eğer bize kalleşlik yapıp Mete'ye haber verirsen..." diye Aleyna konuşmaya başladığında, lafını kestim: "Kork bizden!" Pörtlek gözlerimle, Gökhan'ın korkmuş suratına bakarken, Aleyna bir kahkaha attı. Arkama iyice yaslanıp, köri soslu tavuğumdan koca bir çatal alırken gözlerimi Gökhan'a dikmeye devam ettim. Ağzımdaki lokmayı hızla yeyip, yuttum.
"Rahat vermeyiz oğlum sana! Ne burada, ne de öteki tarafta!" dedi, Aleyna. Ellerini masanın üstünde birleştirmiş ve öne doğru eğilmişti.
"Ölsek, hayalet olur dadanırız sana!" dedim, Aleyna gibi ellerimi birleştirip, masaya eğilirken.
"Her gözünü kapattığında acaba şimdi ne planlıyorlar, diye düşünürsün!" dedi Aleyna, biraz daha öne yaklaşarak. Yüzüne daha korkutucu bir bakış eklemişti. Bu hali beni bile ürkütmüşken Gökhan'ı hiç düşünemiyordum.
"Tabii bunlar bizi satarsan gerçekleşecek şeyler!" diye mırıldandığımda, Gökhan'ın yüzündeki korku gerçekten de görülmeye değerdi.
"Bizim tarafımızda olursan, sana indirimden aldığımız narin bir ayakkabı gibi yaklaşırız," dedi Aleyna, bakışlarını yumuşatarak. O bakışlarını yumuşatmasına yumuşatmıştı ama Gökhan'ın yüzündeki korku, bir gıdım bile azalmamıştı.
"Yumuşak ve sevgi dolu!" diye tamamladım, onu. Yüzümde kocaman bir sırıtış varken, Gökhan gürültüyle nefesini dışarıya verdi. Bakışlarını bir benim, bir Aleyna'nın üzerinde gezdirdi.
"Vallahi ben her koşulda sizden korkuyorum. Siz orasını sıkıntı yapmayın!" Gökhan, keyifle konuştuğunda inansam mı, yoksa inanmasam mı bilemedim. Mete'yle yakın olduklarını biliyordum ama aralarındaki ilişkiyi tam olarak bilmiyordum. Onu pek iyi tanımasam da Alara'ya güvenebileceğimizi biliyordum.
"Merak etmeyin Gökhan abim bizi satmaz. Abime sataşma fırsatını asla kaçırmaz!" dedi Alara, minnoş hareketlerle. Konuşmasını bitirdikten sonra da saçlarını savurmayı ihmal etmedi. İri yeşil gözleri, Aleyna'yla benim aramda gidip geliyor, bir şey söylememizi bekliyordu.
"Aman işin içine Berke'yi karıştırmayın! Laf aramızda Mete ve o sıçtıkları boku bile birbirlerine söylerler. Plandan haberi olursa kesin ispiyonlar!" dedi patates kızartmalarının üzerine ketçap sıkarken. Aleyna, bunu yaptığını fark ettiğinde yüzünü buruşturup, ona iğrenir gibi baktı. Ah şu kızın ketçap nefreti!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Peşimizde
ChickLitAleyna, lacivertti. Mavi kadar sıcak ama yaşadıkları onu kararttı. Lacivert otoritenin rengidir. Aynı zamanda uyum ve başarıyı temsil eder. Arkadaşlık ilişkileri ve hayatında başarılı olan Aleyna'yı en iyi tanımlayan renk budur. Ece, pembeydi. Onun...