14.Bölüm: Ateşkes

2K 587 103
                                    

Öncelikle bölüm gecikti, biliyoruz ve bunun için üzgünüz. Tatildeyiz ve bölümü telefondan duzenlemek zorunda kaldık. Bölümde bu yuzden gec geldi. Yaklaşık 10 kere bölümü düzenleyip, kaydet tuşuna bastığımız halde bölüm kaydolmadi. Tekrar tekrar denedik ve sorunu bulup çözdük. Sonraki bölüm için sınır 120 vote ve 70 yorum. Bol bol yorum yapmayı unutmayın.

Ece'nin ağzından:

Gözlerimden akan yaşlarla birlikte yürümeye devam ettim. Sessiz, sakin ve gölge bir ağaç gözüme çarptığında adımlarımı hızlandırıp, o tarafa ilerledim. Ağacın altına geldiğimde, çantamı yere fırlattım ve üzerine oturdum. Gözyaşlarım bir kez daha şiddetlenirken, yüzümü ellerim arasına aldım. Neden ağladığımı gerçekten bilmiyordum. Yusuf'a değer vermiyordum ama kendimi kötü hissediyordum. Belki de dolmuştum artık. Ağlamak için sebep arıyordum ve Yusuf olayı da cuk diye oturmuştu. Hem iyi tarafından bakacak olursak, bu olay Aleyna'yla barışmama da vesile olmuştu.

Birinin beni dürtüklemesiyle, göz yaşlarımı silmeye çalıştım ve kafamı kaldırıp o tarafa baktım. Mete'yi görmemle afalladım. Bu çocuğun burada ne işi vardı? Hadi ama üzerime GPS mi yerleştirmişti? Nerede olduğumu nasıl bilebilirdi? Bu duruma kesinlikle anlam veremeyecektim, tıpkı bu iki gerzeğe anlam veremediğim gibi...

"Burada ne işin var?" diye sordum, ona ters ters bakıp. Gözyaşlarımı koluma sildim ve ona ters ters  bakmaya devam ettim. Bunun üzerine yanıma oturdu ve çapkınca gülümsedi.

"İçimden bir ses canının sıkkın olduğunu söyledi. Bende arabaya atlayıp, gönlümün götürdüğü yere gittim ve işte buradayım," dediğinde, gözlerimi ona diktim. Bana masum gözlerle bakıyor ve şirince sırıtıyordu. Söyledikleri ise gülmeme sebep olurken, onu yanağından ittirdim ve "Sen tam bir aptalsın!" dedim.

"Eğer seni güldürebildiysem, aptal olmak umurumda bile değil." Söylediği şeyle daha çok gülmeye başladım. Bazen bu çocuğun salak salak konuşmak ve bana yürümekten başka işi var mıydı, merak ediyordum. Yok, yok! Bu çocuk kesin üzerime GPS yerleştirmişti. Yoksa bunun başka bir açıklaması olamazdı.
"Ne oldu?" diye sordu. Gözlerini üzerimden hiç ayırmıyordu. Aslında ne olduğu onu hiç ilgilendirmiyordu ama şu an konuşacak birilerine ihtiyacım vardı.

"Yusuf beni terk etti," dediğimde, göz yaşlarım bir kez daha aktı. Neden salak bir insan için ağlıyordum ki? Ben onunla sadece vakit geçirmek için çıkıyordum. Bu kadar kısa bir süre içinde ona bağlanmışta olamazdım. Hadi ama, şimdiye kadar kimseye bağlanmamışken, ona bağlanmam için bir sebep göremiyordum. Sadece sığınmak için birilerine ihtiyacım olduğu bir dönemdeydim ve sığındığım kişinin de beni bırakması koymuştu, sanırım.

"Üzüldüm." Dudaklarını büzdü ve geldiğinden beri ilk defa bakışlarını benden çekip, başka bir yana baktı. Üzülmediği her halinden belli oluyordu. Sanki burada olmasam sevinç çığlıkları atacakmış gibi bir hali vardı.

"Hayır, üzülmedin. Ondan nefret ediyorsun. Mutlu oldun!" Gözlerimi ona diktim ve ciddi bir sesle konuştum. Bunca şeyden sonra bana, bu duruma üzüldüğünü söylemesi saçmaydı. Üzülmediğini biliyordum. Yüzünü bana çevirip gözlerini, gözlerime dikti. Bende ona baktığım için, aramızdaki mesafe oldukça azdı. Hızla kafamı başka bir yöne çevirdim. Mete, sapıktı ve bu durumdan faydalanıp, beni öpme ihtimali de oldukça fazlaydı. En azından benim düşüncelerim bu yöndeydi.

"Onu bir daha görmeyeceğimiz için mutlu oldum ama seni üzdüğü için, üzüldüm," dedi ve tekrardan dudaklarını büzdü. Ardından bana bakıp, içten bir şekilde gülümsedi. Böyle güldüğünde cidden çok şirin gözüküyordu. Aslında çoğu huyunun sinir bozucu olması dışında, gayet sevimliydi. Sadece yanlış zamanda ve yanlış şekilde tanışmıştık. Eğer onunla bir kafede veya başka bir yerde tanışmış olsaydım, ona kesinlikle yürürdüm.

Aşk PeşimizdeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin