20. Bölüm: İkimiz Baş Başa

548 252 183
                                    

Merhaba arkadaşlar yine sırını geçmedi ama bölümü atmaya karar verdik. Zamanında bölümleri çok geç atmıştık ve bunu telafi etmek için jest yapmak istedik. Yarın da okullar açılıyor bildiğiniz üzere, belki moral olur dedik.  Fakat belirtmek isterim ki bu sefer yorum sınırı geçmeden bölümü atmayacağız. Bölüm sınırı 100 yorum. Umarım bu sefer geçebiliriz.

İyi okumalar...

Aleyna'nın ağzından:

Berke'nin annesi ve şu iki geri zekalının arkasından, bizde yemek masasına doğru yürümeye başladık. Bu geri zekalılar ne yaptıklarını sanıyorlardı? Yaptıkları tek şey, her şeyi berbat etmekti ve bu gerçekten çok sinir bozucu bir durumdu. Ortada bir kontrolsüzlük söz konusuydu. Bu da beni deli ediyordu. Tanrı aşkına, ben kontrol bağımlısı bir insandım.

Ece, yine saçma sapan bir şekilde Mete'nin yanına oturduğunda, bende Berke'nin yanına oturmak durumunda kaldım. Bilmediğim bir ortamdaydım ve işin içinde aile de olunca bu durum beni fazlasıyla geriyordu. Gerilmekten nefret ediyordum. 

Berke, bana dönüp göz kırptığında ona gülümsedim. Bazen ona çok kötü davrandığımı düşünüyordum. Üstelik şuan morali oldukça bozuk gözüküyordu. Bir süreliğine ona iyi davranmak, bana da iyi gelebilirdi.

Berke'nin teyzesi, hızlı adımlarla yanıma geldi ve kulağıma doğru eğilip, "Sen Berke'ye mi asılıyorsun? Kalk, onun yanına çirkef oturacak!" diye fısıldadı. En azından fısıldadığını sandı. Bunun üzerine tantana çekmemek adına Berke'nin yanından kalkıp, tek boş yer olan çirkefin oğlunun, Mete'nin deyimiyle ise yavşağın yanına oturdum. Fakat çirkef teyze yine yanıma gelip, tekrardan kulağıma fısıldadı.

"Şimdi de oğluma mı asılıyorsun?" diye sordu, daha çok sinirlenmeme sebep olurken. Ne istiyordu bu aptal kadın benden? Ne istediği veya niye böyle davrandığı konusunda bir fikrim yoktu ama bu kadının derdini, gerçekten merak ediyordum.

"Yok, teyzecim. Oğlunuza niye asılsın? Berke'nin babasına asılıyor!" Ece, sinirli bir ses tonuyla konuştuğunda, kadın ona bir süre boş boş baktı. Hatta o kadar boş baktı ki bir an ciddiye aldı, sandım. Gerçi Ece gülmese ciddiye alıp, beni evden kovmaya çalışabilirdi. Aptal kadın!

"Gel kızım gel, sen benim yanıma otur!" dedi, Berke'nin annesi. Samimi ses tonunu cana yakın buldum. Hızla ayağa kalktım. Onun yanına gidip Berke'yle ortalarına oturdum. Sanırım kapıdan girişte Ece'nin elini öpmemesine rağmen, ben öptüğüm için böyle davranıyordu.

Sofraya oturduğumuzda yemekten sorumlu görevliler, yani hizmetçiler yemekleri yavaş yavaş getirmeye başladılar. Sofradaki herkes önce büyüklerinin başlamasını beklerken Ece, buna aldırış etmeden çorbasını içmeye başladı. Allah'ım! Bu kızın  bitmek bilmeyen yemek aşkı bir gün beni kalpten götürecekti. Aile büyükleri bir süre şaşkınlıkla Ece'ye baktılar. Ardından da aldırış etmeyip yemeğe başladılar. 

Berke'nin kuzeni, çorbasında bir kaşık aldı ve ardından da Berke'ye döndü. Gülümseyip, "Kuzen okula başladı dediler. Kaldık geldik!" dedi. Ardından bir bana bir Ece'ye baktıktan sonra ekledi: "Valla böyle güzel kızlar olduğunu bilsem bende liseye dönerdim. Baksanıza, adam ne güzel 4 yıllık, mükemmel bir üniversite okuyordu. Kızlar için bırakıp, liseye geri döndü!"

Berke'nin kuzeninin sözleri üzerine şok içinde kaldım. Bu nasıl bir saçmalıktı? Üniversiteyi bırakıp, liseye dönmek mi? Bu cidden doğruysa yer yerinden oynardı. Gerçi pek  mümkün bir şey gibi gözükmüyordu.

"Sende bir bokluk olduğun biliyordum, çocuk!"diye sinirle bağırdı, Ece. İşaret parmağını havaya kaldırmış, nefret dolu gözlerle Berke'ye bakıyordu.Hızlı kafamı yan tarafımda oturan Berke'ye çevirdim. Elimdeki yemek kaşığını masaya bırakırken, "Bize bir açıklama borçlu olduğunu düşünüyorum!" dedim. Sakinliğimi korumaya çalışıyordum fakat onun için aynı şeyi söyleyemeyecektim. Sinirlendiği gözlerinden, sıktığı yumruğundan, titrettiği ayağından ve bunun gibi birçok küçük detaydan fazlasıyla belli oluyordu. Ne yani tüm bunlar olayların doğru olduğunu mu söylüyordu?

Aşk PeşimizdeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin