Herkese merhaba. Sınır geçti ve biz geldik. Bölümü düzenlemeye fırsatımız olmadığı için ne yazık ki sizi bir kaç gün beklettik. Bu gecikme için özür dileriz, biz bu bölümü yazarken fazlasıyla eğlendik ve kusursuz olması için elimizden geldiğince kontrol ettik.
Hikayeyi okumaya yeni başladıysanız eğer ilk bölümlerde Ece'nin evinin birinci katta olduğunu hatırlarsınız. Kitabımız gerçek hayatımızla paralel bir şekilde ilerlediği için bazı şeyler, gerçekte olduğu gibi kitabımızda da değişti ve Ece'nin oturduğu evden bunlar biri. En kısa zamanda eski bölümlere geri dönüp, o kısmı değiştireceğiz ve bu bölümde okuduğunuz hale getireceğiz. Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Sınır 100 yorum ve 100 vote. Geçen bölüme gelen yorumlar bizi o kadar mutlu etti ve eğlendirdi ki, bu bölümde de öyle olmasını umuyoruz. Sizi bol bol öpüyoruz ve bölümle baş başa bırakıyoruz.
Ece'nin ağızdan:
"Bu konuyu açıklamak için henüz erken olduğunu düşünüyoruz. Sanırım daha zamana ihtiyacımız var. Ama zamanı gelince size her şeyi anlatacağız." Berke'nin söylediklerinden sonra şu iki ahmağı, gözümle iyice süzdüm. Bu tatmin etmemişti. Aleyna'yı da tatmin etmediğine emindim. Bu geçerli bir açıklama bile değildi ki!
"Madem açıklama yapmak için daha zaman olduğunu düşünüyorsunuz. Öyleyse, o zaman dolana kadar bizimle muhatap olmayın. Bizde biraz kafa dinlemiş oluruz," dedim ve arkamı dönüp, yürümeye başladım. Aleyna'da benimle aynı anda hamle yapmıştı. Ses tonumun fazla yüksek ve sinirli olmamasına özen göstermiştim. Sonuçta ortamda çocuklar vardı ve bizi pür dikkat izliyorlardı.
Çocukların yanına döndüğümüz sırada, Mete yanıma geldi. O orada yokmuş gibi davranıp, onu görmezden geldiğimi fark edince de "Hadi yapma böyle!" diye söylendi. Fakat ben yaptığımdan şaşmayıp onu takmamaya devam ettim. Bu sırada da Aleyna derse başladı. Eğer gerzekler ikilisi kalırsa, önümüzdeki iki saat boyunca Aleyna'nın bana yardım edemeyecek olması acı bir durumdu.
Aleyna, çocuklara bir şeyler öğretmeye başlarken, bende ayağıma patenlerimi giydim. Kulaklıklarımı takıp oradan uzaklaşmak adına ayağa kalktım. Hiç Mete'yi çekecek havamda değildim. Müziğin başlaması ile hızla harekete geçtim. Mete'nin yanından hızla geçip gittikten sonra vücudumu hızla saran o rahatlık hissini kelimelerle anlatamam sanırım.
Birkaç tur attıktan sonra, Aleyna'nın yanına geri döndüm. Yaklaşık yarım saat geçmiş olmasına rağmen Mete ve Berke, hala gitmemişlerdi. Yan yana oturmuş, sessiz bir şekilde etraflarına bakınıyorlardı. Onlara aldırış etmeyip, merdivenin diğer ucuna oturdum. Şimdilik onlardan bu kadar uzaklaşabiliyor olmak, sinir bozucuydu. Cebimden telefonumu çıkartıp, çocuklarla Aleyna'yı birkaç videoya çektim. Sonra da biraz sosyal medyada takıldım.
"Oley be, sonunda." Ali'nin bağırışı ve koşarak bana gelmesi üzerine istemsizce gülümsedim. Aleyna yine onları en iyisini yapmak adına, çocuklara kan kusturmuştu, anlaşılan. Ah, şu kızın en iyisi olma derdi, yok mu? Bazen bana bile kan kusturuyordu.
Çocukların koşarak yanıma gelip çantalarını almaları üzerine, Aleyna'da yanıma oturdu ve çantasından su çıkartıp içti. Mert, her zamanki gibi Alara'nın yanına oturduğunda, ona hayranlıkla bakıyordu. Ufacık yaşına rağmen Alara'ya âşıktıu, bunun farkındaydık. Hatta Alara bile bunun farkındaydı. Fakat bir sorunumuz vardı... Mete'nin bunu bildiğini sanmıyordum.
"Biliyor musun, Alara? Ben dün gece korku filmi izledim. Hem de hiç korkmadım. Üstelik gecede Berk olmadan uyudum." Mert her zamanki gibi tüm kelimelerini, Alara'yı etkilemek için sarf ettiğinde istemsizce gülümsedim. Gerçekten de ona abayı yakmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Peşimizde
ChickLitAleyna, lacivertti. Mavi kadar sıcak ama yaşadıkları onu kararttı. Lacivert otoritenin rengidir. Aynı zamanda uyum ve başarıyı temsil eder. Arkadaşlık ilişkileri ve hayatında başarılı olan Aleyna'yı en iyi tanımlayan renk budur. Ece, pembeydi. Onun...