Aslında bölüm burada bitmeyecekti fakat güncelleme yüzünden burada bitirmek zorunda kaldık. Bölümün biraz geç kaldığımızı biliyoruz ama üşendiğimiz için bir süre elimize kalem almadık. Bu kitabı yazmaya başladığımız süre içinde, çok fazla destekçimiz oldu. Kitabı sevdiğinizi ve yeni bölümleri merakla beklediğinizi bilmek bizi çok mutlu etti. Bundan sonra bölümleri daha sık yazacağız ve sizlerle de bir an önce paylaşacağız. Fazla bekletmeden size iyi okumalar :)
Not: Baştada belirttiğimiz üzere tüm bölümleri ikimiz yazmaktayız.
Ece'nin ağzından;
Sabah kendiliğimden uyandım. Uyanmıştım uyanmasına ama yatakta debelenip duruyordum. Dün gece karakolda olanlardan sonra pek uyuduğumda söylenemezdi. Zaten uyuyamamam yetmezmiş gibi birde ne zaman uyusam rüyamda o avukatı görüyordum. Rüyalarımdaki beyaz saçlı, mavi gözlü, gözlüklü ve yaşlı adam, polis amcanın tarifine tıpa tıp uyuyordu.
Yatakta bir sağa bir sola dönüp uyumayı denedim ama tıpkı dün akşam ki gibi beceremedim. Birkaç dakika daha yatakta debelendikten sonra -zaten yarısı yerde olan- ince battaniyeyi tekmeleyerek üzerimden attım. Dersimin başlamasına 4 saat vardı ve ben bir türlü uyuyamıyordum. Telefonumu alıp her sabah yaptığım gibi Aleyna'yı aradım. Uykusuna çok düşkündü ve devamsızlıktan kalmaması için böyle bir yol bulmuştuk. Alarmın erteleme düğmesi vardı ama benim yoktu. Telefonunun sesini kısmak adeti olmadığı için genellikle benden kurtulamıyordu.
Uzun bir bekleyişin ardında Aleyna telefonu açıp "Sabahın köründe, senin herif kargaya dönüşmeden neden beni arıyorsun?" dedi uykulu bir sesle. Ne düşünmüştüm ki? Benim gibi uykusuz kalacağını mı? O, Aleyna Çeşmeci'ydi. Her koşulda uyumanın yolunu bulurdu. Düşüncelerime gözlerimi devirdim ve "Benim herif artık kargaya dönüşmüyor, buda senin sonsuza dek uyuyacağın anlamına mı geliyor?" dedim alayla.
İç çekip "Ne istiyorsan söyle, sen aramadan önce yaptığım şeyi yapmaya devam edeceğim." Dedi. Merakla "Ne yapıyordun?" diye sordum uzandığım yerden doğrularak. Söylediği şey bende merak uyandırmıştı.
Uykudan yeni uyanmasına ve uykusunu bölmeme rağmen muzipçe "Shawn'la öpüşüyordum." Dedi. Homurdanarak "Bende ciddi bir cevap bekliyordum. Aleyna yine rüyalar aleminde." dedim. Bu cevap beni tatmin etmemişti. Bende çok yakışıklı bir çocuğu eve attığını falan düşünmüştüm ama o Shawn'la kafayı bozmuştu. Cevap vermekte gecikmeyip beni taklit ederek "Ece'de hep harikalar diyarında." Dedi.
"Gece uyuyabildin mi?" diye sordum konuyu değiştirmek için. "O nasıl soru tabi ki de horul horul uyudum." diye cevap verdi.Sesi ilk konuşmasına göre kendine gelmiş gibiydi. Duyduğum bu cevap beni hiç şaşırtmamıştı. Aksine, ondan "Tüm gece gözüme bir gıdım uyku girmedi." gibi bir cümle duysam şaşıracağım şey kesinlikle bu olurdu.
"Anlaşılan sen uyuyamamışsın."dedikten sonra kısa bir süreliğine oluşan bu sessizliği bozan Aleyna'nın esnemesi oldu. Nasıl olur da bu kadar çok uyuyabilirdi ki? Görende sabahlara kadar oturuyor sanır.
"Evet bu karakol,avukat ve polis amcanın söylediği 'bela' olayından sonra kafam çok karıştı."diyerek tüm durumu açıkladım.Bu karakol olayı beni mahvetmişti.Dün ağlamaktan harap olmuş annemi ve öfkeden deliye dönmüş babamı görmekte cabasıydı.Sanırım yaptığım hatalardan dolayı vicdan azabı çekmeye başlamıştım.
"İşte buna vicdan azabı deniyor."dedi Aleyna aklımı okuyarak.
"Evet,sanırım haklısın."dedim onu onaylayarak.
"Aslında,doğruyu söylemek gerekirse... Sanırım bende bu konuda vicdan azabı çekmeye başladım ama bu tabi ki de uyumama engel değil."En yakın arkadaşımın vicdan azabıyla ilgili kurduğu bu cümleyi duyunca gözlerimi pörtlettim ve hafifçe gülümsedim. Nedense Aleyna ve vicdan azabını aynı cümle içerisinde duymak fazlasıyla garibime gitmişti. Onun daha önceden hiç vicdan azabı çektiğini görmemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Peşimizde
ChickLitAleyna, lacivertti. Mavi kadar sıcak ama yaşadıkları onu kararttı. Lacivert otoritenin rengidir. Aynı zamanda uyum ve başarıyı temsil eder. Arkadaşlık ilişkileri ve hayatında başarılı olan Aleyna'yı en iyi tanımlayan renk budur. Ece, pembeydi. Onun...