Evet işte yepyeni bir bölümle karşınızdayız. Bölümleri geç yazmamak için ne kadar özen göstersekte, sürekli bir aksilik çıkıyor. Bölüm hazırdı fakat Aleyna telefonunu suya düşürdüğü için bir türlü düzenlemeye fırsat bulamadı. Yeni bölümü şimdiden yazmaya başladık. Umarım sizi tekrardan bu kadar fazla bekletmeyiz. Umarım bölümü beğenirsiniz. Hatalarımızı ve beğenmediğiniz yerleri yorumlarsanız çok seviniriz.
Multi Yasemin
Aleyna'nın Ağzından;
Çalan telefonum, güzel uykumu tam da en güzel kısmında böldü. Gerçi benim için uykunun her anı güzeldi. Kafamı o yumuşacık yastıktan kaldırmak, o an benim için en imkansız şeydi. Bende yattığım yerden çalışma masamda duran telefonuma elimi uzattım ve gözlerimi hafif aralayıp, arayan kişiye baktım. Telefonumun ekranında "Allah'ın Belası" ismini görmemle telefonumu, yattığım yerden en uzak yere koydum. Sonra da kafamı o yumuşacık yastığıma tekrardan gömdüm.
Israrla çalmaya devam eden telefonum, ben açana kadar Ece'nin aramaya devam edeceğinin bir kanıtıydı. Nefesimi dışarı verdim ve yattığım yerden telefonuma uzanıp onu aldım. İşte o an bir kere daha karar vermiştim. Ece'den nefret ediyordum.
Telefonu açtım ve yattığım yerden kulağıma götürüp "Ne!" diye bağırdım. Uyku sersemi olduğum için sesim boğuk çıkmıştı. Tabi telefonu kapatır kapatmaz, kendimi uykunun o güzel kollarına atacak olmam da sesimin boğuk çıkmasının sebeplerinden biriydi.
"Oww! Anlaşılan uykudan uyandırdım. Gerçi tahmin etmem gerekirdi. Okulda uyuman yetmezmiş gibi eve gider gitmez de uyuyorsun. Hayır yani, anlamadığım bir şey var. İçinde uyku yiyen bir canavar falan mı var? Sen uyuyorsun ama hiç bir işe yaramıyormuş gibi." Ece, hızlı hızlı konuştuktan sonra, nefes almak için duraksadı.
"Hayır, sadece uyumayı seviyorum. Ve sende şuan resmen saçmalıyorsun!" dedim son derece imalı bir ses tonuyla.
"Ah, haklısın. Biraz saçmalamış olabilirim ama beni bilirsin çoğu zaman saçma-" Boşboğazlık yapan Ece'yi susturmak için lafını yarıda kesmek zorunda kaldım çünkü şuan en son yapmak istediğim şey, Ece'nin o koca çenesiyle uğraşmaktı.
"Sadede gel!" Hala aynı imalı tonla konuşuyordum.
"Pekala, çıkışa Anıl geldi ve sen öylece çekip gittin. İnsan bir merak edip yanımıza gelir. Hiç değilse bir selam verir, öyle gider. Ama nerede? Hiç umurunda bile olmadan çekip gidiyorsun, o iki gerzeğin bana attığı sinir bozucu bakışlara tek başıma karşılık vermek zorunda kalıyorum. Tabi neden öyle baktıklarını, neden bizimle uğraştıklarını ya da Berke'nin sana neden bu kadar gıcık olduğunu merak etmiyorum da değil." Ece, tekrardan hızlı hızlı konuşmaya başladığında nefesimi dışarı verdim.
"Nefes alacak mısın?" Hala boğuk çıkan sesimle ve imalı bir tonla konuşuyordum. Bu kız böyle konuşarak ciddi ciddi benim yaşam enerjimi sömürüyordu.
"Neredeyse unutuyordum, hatırlattığın için sağol." Ece, tekrardan sinir bozucu bir tonla konuştuğunda, sinirlerim iyice bozulmuştu. Deli gibi uykum olduğu için Ece'nin sesi fazlasıyla sinir bozucu duyuluyordu. Eee ne demişler? Uyku her şeyden önemlidir! Yani bunu ben uydurmuştum ama cuk diye oturmuştu.
"Şu lanet olası çeneni kapat, ne söyleyeceksen söyle ve sonrada o güzeller güzeli uykuma dönmeme izin ver!" diye bağırdığımda, eminim ki Ece, telefonu kulağından uzaklaştırabildiği kadar uzaklaştırmıştı.
"Tamam, sakin ol! Sadece okul çıkışı Anıl'la neler yaptığımızı anlatmak istemiştim." dediğinde ses tonu son derece masumdu. Hayır yani bu tonla konuşunca ona karşı yumuşayacağımı falan mı düşünüyordu, bu kız?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Peşimizde
ChickLitAleyna, lacivertti. Mavi kadar sıcak ama yaşadıkları onu kararttı. Lacivert otoritenin rengidir. Aynı zamanda uyum ve başarıyı temsil eder. Arkadaşlık ilişkileri ve hayatında başarılı olan Aleyna'yı en iyi tanımlayan renk budur. Ece, pembeydi. Onun...