19. Bölüm: Her Yer Çirkef

599 282 129
                                    

Merhaba, istediğimiz vote ve yorum sayısına ulaşmasını bekledik. Ulaşamadık ama siz okuyucularımızı bekletmemek için bölümü yayınladık. Kitabın adını değiştirdik çünkü böylesinin daha yakıştığını düşündük. Bölüm sınırı 140 vote ve 80 yorum. Umarım bize bunu çok görmezsiniz. Kitabın adı hakkındaki düşüncelerinizi belirtirseniz, çok mutlu oluruz :)

Ece'nin ağzından:

Ağzımda henüz yutmadığım, hatta karşımdaki salak kadının sözleri yüzünden çiğnemeye bile fırsat bulamadığım pizzayla, bir Berke'ye bir de tuttuğu elime baktım. Şuan içinde bulunduğumuz durum, yanlış anlaşılmaya oldukça müsait bir durumdu. Sinirle, garip bir şekilde Berke'ye benzemeyen annesine baktım ve "Ben Berke'nin sevgilisi falan değilim!" diye homurdandım.

"Benden çekinmene gerek yok kızım. Ben öyle geri kafalı bir insan değilim ki!" dediğinde karşımda duran platin sarı saçları ve pörtlek mavi gözleriyle Berke'ye zerre kadar benzemeyen kadını, bir kez daha süzdüm. Sanırım Berke gibi annesininde, kafadan sorunları vardı. Hadi ama! Berke ve ben mi? Ben ona oldukça fazlaydım.

"Bakın siz gerçekten yanlış anladınız. Biz Berke'yle sevgili falan değiliz. Ayrıca saçmalamayın lütfen! Benim bu gerzekle, ne işim olabilir?" diye söylendiğimde, hemen yanı başımda olmalarına rağmen, yaptıkları tek şey susmak olan geri zekalılara baktım. Artık biri konuşsa da beni bu durumdan kurtarsa diye, sabırsızlıkla bekliyordum. Gerçi Berke bile, o kadınınki gibi pörtlek gözleriyle olanları sindirmeye çalışırken, bu biraz imkansız bir durumdu. Berke'nin bu halini iyice süzdüm. Yanılmıştım, birbirlerine benziyorlardı. En azından ikisininde pörtlek ve ürkütücü gözleri vardı. Aleyna ve Mete, şaşkın gözleriyle olanları idrak etmeye çalıştığına göre bu durumdan tek başıma sıyrılacaktım.

"Evet, biz arkadaşlarımızla hep el ele yemek yeriz zaten!" Kadın bir kez daha pörtlek gözlerini bana dikip konuştuğunda bir Berke'ye, bir de tuttuğu elime baktım. İkimizde aynı ani hareketle elimizi çektiğimizde, ağzımdan "Iy," diye bir mırıltı çıktı. Yanlışlıkla bile olsa onunla el ele tutuşmak iğrenç bir durumdu.

"Ya sizden ciddi anlamda rica ediyorum. Lütfen saçmalamayı keser misiniz?" diye sorduğumda kadın bana, aynı pörtlek gözlerle bakmaya devam etti. Fakat ben o sırada aklıma gelen ani düşünceyle bir kaç saniye bekledim. Ardından da Berke'nin üzerinde oturduğu, hemen yanımdaki kırmızı koltuğu, işaret ettim. "Hem bir dakika.... Bir dakika...Bu iğrenç derecede rüküş ve salonla tamamen uyumsuz kırmızı koltuğu, buraya koyan Berke'nin annesi hanım teyze, siz misiniz?" diye sordum. Eğer bunu sormasam ciddi anlamda içimde kalırdı ve bir şeylerin içimde kalmasından nefret ederdim. Bu yüzden yine kendimi tutamayıp, kelimelerin ağzımdan dökülmesine izin vermiştim.

"Bu koltuğun, demode olduğunu defalarca söyledim ama beni dinleyen olmadı. Ayrıca hayır, ben Berke'nin annesi değilim... Daha da iyisi, ben onun teyzesiyim!" Kadının yine pörtlek gözlerle konuşması üzerine, ne yalan söyleyeyim biraz korkmaya başladım. Nasıl bir manyaktı, bu kadın? Normal bir şekilde bakamaz mıydı?

Aleyna ve Mete aynı şaşkınlığını koruyup, film izler gibi, bizi izliyorlardı. Berke Bey, ise nihayet konuşmak için faaliyet gösteriyordu. Önce boğazını temizledi ve ardından da mutlu gibi görünmeye çalışarak, "Teyzeciğim, burada ne işin var?" diye sordu. Bu o kadar yapmacık bir tepkiydi ki, komiğime gitmişti. İstemsizce gülümsedim. Teyzesini pek sevmediği apaçık ortadaydı.

"O ne biçim laf? Yoksa sen beni görmek istemiyor musun?" Kadın masum olmaya çalışıp, yine o çirkef ses tonuyla konuştuğunda, bir kez daha kulaklarım paslandı. Hiç değilse daha kötülerini duymuş olmamla, avuttum kendimi... Avutabileceğim tek şey buydu çünkü.

Aşk PeşimizdeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin