Bölüm çok gecikti ve bu bölümde fazlasıyla kısa oldu. Biliyoruz ve sizden özür diliyoruz fakat bazı sebeplerden dolayı yazmaya bir türlü fırsatımız olmadı. Ben anneannemi kaybettiğim için anneme destek olmak zorundaydım, kardeşlerime baktım falan derken bir türlü fırsatım olmadı. Ece de hem anneannesinin evini, hemde kendi evlerini taşıdıkları için boya badana falan derken yazamadı. Okullar açılınca da biraz aksilikler yaşandı tabi... Geç gelen bölüm adına sizden çok özür diliyoruz ve aynı olayın tekrar yaşanmayacağını temin ediyoruz :) İyi okumalar. Umarım beğenirsiniz...
Hatırlatma;
"Bence sen beni takmıyorken bile çok tatlısın." Çalan zilin sesiyle birlikte, Mete'nin sesi kulaklarımı doldurdu. Ne saçmalıyordu bu ruh hastası? Ciddi anlamda bu iki salağı Manisa'ya yollayıp tedavi ettirmemiz gerekiyordu. Ece, ayağa kalkıp kapıya doğru yürüyen Mete'nin arkasından, hışımla bağırdı.
"Senin anan tatlı!"
Ece'nin Ağzından;
Verdiğim cevaptan sonra,tatmin olmamış gibi hışımla arkasını döndü. Kaşları çatılmış, yüzü gerilmiş, tıpkı Berke'nin ki gibi sert bir ifadeyle bana bakıyordu. Bu çocuğun bu haline alışık değildim ki ben. Bunun etrafta sürekli gülerek gezmesi gerekiyordu.
"Beğenemedin mi?" dediğinde ses tonu da, tıpkı görünüşü gibiydi. Duygu belirtisi sıfır. Açıkçası bu hali beni biraz ürkütse de geri vites yapmaktan yana değildim.
"BEĞENEMEDİM!" diye çıkıştım. Bu çıkışmam onun hoşuna gitmemiş olacak ki, alev saçan gözleriyle birlikte, bana bir kaç adım yaklaştı.
"Genelde tatlı olarak değilde, seksi olarak tanımlanmaktan hoşlanır. "Ortalığın iyice kızışmaya başladığını anlayan Aleyna , hızla lafa atladı. Bunu alayla söylemesi de gözümden kaçmamıştı.
"Yaa öyle mi?" dedi Mete, tıpkı Aleyna'nın ki gibi alaylı bir tonla.
"ÖYLE" dedim, hışımla ama tekrarda bu şekilde çıkışmamdan hiç memnun değil gibiydi. Bana iyice yaklaştı. Aleyna, bu durumu merakla izlerken, Berke bize alayla bakıyordu. Sınıftakilerse, film izlercesine bizi izliyordu... Ellerine de patlamış mısır verseydik tam olacaktı.
Mete bana iyice yaklaştıktan sonra kulağıma eğilip, alaycı bir sesle "Merak etme, seni o şekilde tanımlayacağım çok zaman olacak ama bu bizim özelimize kaçar, öyle değil mi?" dedi. Ne saçmalıyordu bu tatlı ama aptal çocuk? Pardon HERİF demek istemiştim.
O an sinirle, ona tokat atmaya yeltendim ama elimi havada tutup,"Hadi ama güzellik! Gerçekten tokat mı atacaktın? Hemde gerçekleri söylediğim için! Bence bir daha ki sefere daha iyi bir hamle bulmalısın. " dedi ve Berke'yle birlikte hızlı adımlarla, sınıf kapısına doğru yürümeye başladı. Bu herif cidden kafayı yemiş olmalıydı. Söylediği şeyler sadece saçmalıktan ibaretti.
"Vay canına! İçine Berke kaçmış!" diye arkalarından bağırdım ama beni kıçlarıyla dinliyor gibiydiler. Bunu kasıtlı olarak değil de, refleks olarak yapmıştım ama o sadece gülmekle yetindi. Berke'yse tatmin olmamışcasına kapıdan çıkmadan önce bana bir kaç saniye, o öldüresiye soğuk bakışlarıyla baktı. Ne yalan söyleyeyim bu çocuk beni fazlasıyla ürkütüyordu.
Aleyna, onlar sınıftan çıktıktan sonra, elini havaya kaldırıp, "İşte benim kızım!" diye bağırdı. Ona gülümsedim ve kaldırdığı eline bir beşlik çaktım. Sonrada ona sıkıca sarıldım ama o "Bence bu kadar sevgi patlaması yeter!"diyip kollarımın arasından kurtuldu. Bu kızla da doğru düzgün aşk yaşanmıyordu ki. Hatun beş saniye içinde kollarımın arasından kurtuluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Peşimizde
ChickLitAleyna, lacivertti. Mavi kadar sıcak ama yaşadıkları onu kararttı. Lacivert otoritenin rengidir. Aynı zamanda uyum ve başarıyı temsil eder. Arkadaşlık ilişkileri ve hayatında başarılı olan Aleyna'yı en iyi tanımlayan renk budur. Ece, pembeydi. Onun...