Bölüm 23 - You Can Stop Being A Hoe
Diesel'in Bakış Açısı
Sırtım ağrıyordu ve kıçımı hissetmiyordum ama bunları daha az umursayamazdım. Beni eşimden ayıran kapıya bakarken başımı arkaya duvara yasladım. Neredeyse bir saat olmuştu ve kimse dışarı çıkmamıştı. Gözyaşlarımı silmeyi bırakmıştım çünkü silsem de yerine yenileri geliyordu.
İnsanlar bana acıyarak ve anlayışla bakıyorlardı ama umursayacak gücü kendimde bulamıyordum. Tek istediğim eşimin iyi olmasıydı. Başım öne düştü ve kanlı kıyafetlerimi ve ellerimi gördüm. Skyler'ın kanıyla kaplıydım.
Gözlerimi kapatıp ayağa kalktım. Odadan çıkıp tuvalete girdim. Doğruca lavaboya yönelerek ellerimi sertçe suyun altında ovdum. Onun kanını ellerimde istemiyordum. Bunun benim hatam olduğunu zaten biliyordum. Telefonuma bakmasaydım bu başımıza gelmeyecekti.
Kanının ellerimden ve lavabo deliğinden akıp gitmesini izledim. Gömleği yırtıp kanlı göğsümü sildim. Biraz zaman aldı ve bir sürü kağıt havlu harcadım. Pantolonum kanlıydı ama etrafta siyah boxer ile dolaşamazdım.
Aynaya baktığımda alnımda da kan gördüm. Elim elimdeki kan bulaşmış olmalıydı. Biraz kağıt havluları ıslatarak başımı nazikçe temizlezdim. Kurumuş kanın altında uzun bir kesik vardı. Bu kadar mıydı?! Eşimin boynunu camla kocaman deliniyordu ve ben sadece biraz yara izine mi sahip oluyordum ?!
Durduramadan yumruğum aynaya çarptı. Zor nefes aldığım için göğsüm inip kalkıyordu. Etrafıma bakmadan tuvaletten çıktım. Kalbim kırılıyorken, kırık bir aynayı neden umuesamalıydım ki?
Aynı yere oturup kapıyı izledim. Bir bakıma bu bekleyiş iyiydi. Bu kadar uzun sürüyorsa, onu kurtarıyorlar demekti. Bana başaramadıklarını söylemek için dışarı çıkmıyorlardı. Bu yüzden eşimi kurtarmalarını bitirmelerini beklemek zorundaydım.
"DİESEL!" Titreyen bir sesin bağırdığını duydum.
Tripp'in kendini üzerime attığını görmek için tam zamanında kafam yukarı kalktı. Onu yakaladım ve yüzünü boynuma gömdü. Yüksek sesli hıçkırıkları gözlerimin tekrar sulanmasına neden oldu. Gözlerimi kırpıştırmaya çalıştım ama başarısız oldum ve çok geçmeden birbirimizin kollarında hıçkıra hıçkıra ağlıyorduk.
En azından sakinleşmeyi başardıktan sonra Tripp'in saçlarını okşayıp bizi ileri geri sallaıdm. Axel ve Carter endişeli yüzlerle önümde oturuyorlardı. Carter şu anda ellerini ölümüne sıkıyordu ve Axel bileğindeki deriyi sımsıkı tutuyordu.
"Um, araba kullanıyordum ve sadece konuşuyorduk ve harika vakit geçiriyorduk. Telefonum çalmaya başladı ve endişelendim. Size sadece acil durumları aramanızı söylemiştim, böylece bir şey olduğunu anladım. Telefonum yere düştü ve Almak için aşağı uzandım." Boğazımı temizledim.
"Skyler çığlık atmaya başlayınca arayanın kimliğine bakacaktım. Bir araba bize doğru hızla geliyordu. Çarpmamak için döndüm ve bunu tam zamanında yaptım. Arabam dönmeye başladı ve korkuluklara çarptık. Direksiyona çarptım ve birkaç dakikalığına bayıldım Kendime geldiğimde sirenleri duyabiliyordum. Bu garip bir ses duydum ve Skye'a baktım." Boğazım düğümlendi ve durmak zorunda kaldım. "Koltuğuna kıstırılmıştı; korkuluk arabanın içinden geçmiş ve doğruca midesine girmişti. Başımı kaldırdım ve camlar kırıldığında büyük bir parçanın boynuna saplandığını gördüm."
Hepsinin nefesi kesildi ve yüzlerinden yaşlar süzüldü. Carter hastalanmak üzere gibi görünüyordu. Onu suçlamıyordum, küçük kardeşini bir trafik kazasında kaybetmişti ve şimdi kardeşi yerine koyduğu kişi bir araba kazası geçiriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dark Moon Sürüsü (boyxboy)
WerewolfSkyler Bennett, geçmişinin musallat olduğu genç bir adamdır. Yirmi bir yaşında, yalnız biri ve bundan hoşlanıyor. On üç yaşındayken genç Skyler'a SAD (Sosyal Anksiyete Bozukluğu) teşhisi kondu. Diğer insanlarla nasıl baş edeceğini bilemediği için uy...