Bölüm 27 - Knock, Knock Who's There?

486 35 0
                                    

Bölüm 27 - Knock, Knock Who's There?

Skyler'ın Bakış Açısı

Tanrım, yarı pişmiş lapa yumurtalarımı karıştırırken buradan çıkmak için sabırsızlanıyordum. Belki içeri girip bu insanlara iyi yemek nasıl yapılır öğretmeliydim. Yediğim ve tadı fena olmayan tek şey puding ve jöleydi. Bunun nedeni de, sanırım hazır paketi sütle karıştırmalarıydı. Nasıl aşçı olabildiklerini merak ediyordum.

Diesel yanımda oturuyordu ve beni yemeye teşvik etmeye çalışıyordu. Ama küçük bir bakışımın bu kadar çabuk susmasına neden olabileceğini bilmiyordum. Gelecek için bunu hatırlamam gerekecekti, emindim. Yemek yapmayı ciddiye alan biri olarak bu saçmalığı yemek zorunda kalmak bütün hafta boyunca beni öldürmüştü.

evet hafta dedim Bugün hastaneden taburcu oluyordum ve bugün benim 22. doğum gündüm. Bu cehennem çukurundan çıkmaktan daha iyi bir doğum günü hediyesi olabilir miydi? Şu an aklıma gelen yoktu. Tek yapmak istediğim eve gidip oğluma sarılmaktı. Onunla her gün Skype'tan konuşmuştuk ama yeterli değildi. Yüzümde sıcak nefesinin kokusunu alamıyordum ya da kıllı vücudunun beni yere indirdiğini hissedemiyordum.

Diesel bana Pazartesi gününden beri bu hafta sonu doğum günümü kutlayabileceğimizi söylüyordu. Ve bununla hiç sorunum yoktu. Zero'yu almak için sürü evine gidecektik ve sonra eve geçecektik. Muhtemelen sadece film izlemek için ve sonra onu bu akşam beni işaretlemesi ve benimle birlikte olması için baştan çıkaracaktım.

Uyandığımdan beri vücudum Diesel'in seksi vücuduna ve meleksi yüzüne tepki veriyordu. Muhtemelen her zaman gömleksiz olduğu gerçeğinden dolayıydı bu. Bunu bilerek yaptığını düşünüyordum çünkü ne zaman üstünü örtsem bana gülümsüyordu. Yine de onu bu gece alacaktım.

Babam ve arkadaşları beni taciz etmişlerdi ama aynı zamanda bana bir erkeğe bayılacak kadar zevk zevk vermesini de öğretmişlerdi. Bundan iğrenmeme rağmen, 14 yaşında biri olarak bir erkeği memnun etme konusunda mükemmel olduğumu söylerlerdi. Bu yüzden bana öğrettikleri becerileri kullanacaktım. En azından tüm bu saçmalıklardan şimdi bir şeyler çıkıyordu.

Derin bir nefes alarak kalan lapayı sıyırıp hızlıca yuttum. Yüzüm tiksintiyle kırşıtı ve boğazımdan aşağı inerken vücudum titredi. Tanrım, vücudumu baloncuklarla saracaktım, böylece buraya geri gelip bunu bir daha yemeye mecbur kalmazdım. Bunu asla yüksek sesle söylememem gerektiğini biliyordum çünkü Diesel'in bu fikri ciddiye alacağını hissediyordum.

Bitirdiğimde Diesel beni öptü ve tepsimi odanın köşesine götürdü. Geri gelip yatağıma tırmandı. Birlikte sarılıp rahatladık. Uyandığımdan beri Diesel yanımdan ayrılmıyordu.

Sanırım bugün eve gidebildiğimiz için o daha mutluydu. Son birkaç gündür endişeli ve gergindi. Tek yapmamız gereken hemşirenin taburcu kağıtlarını getirmesini beklemekti. Hemşireler nedense Diesel'in yanında ürkek ve yorgun görünüyorlardı. Sorduğumda, ilk getirildiğimde biraz tartıştıklarını söylemişti.

"Dizel, saçımı boyamak istiyorum." dedim.

Saçlarımı birkaç ayda bir siyahtan kahverengiye boyardım. İnsanlardan korkmam kendi saçımı kesip boyamayı öğrenmemi sağlamıştı. Ve sekiz yıldır böyleydim, bu yüzden uyandığım ilk sabah saçımı kesmiştim.

"Hmm, peki bebeğim eğer yapmak istiyorsan sana hayır demeyeceğim. Eminim saçsız bile harika gözükürsüz. Ama saçını boyarken ben de yanında olmak istiyorum." Alnımı şefkatle öptü.

"İyi! Çünkü dün Tripp'e boyayı ve malzemeleri aldırdım." Yataktan fırladım ve doğruca banyoya yöneldim.

Beni takip etmeden önce kıkırdadığını duydum. Her şeyi heyecanlı bir gülümsemeyle hazırladım. Neden bilmiyordum ama saçlarımı boyamayı kesinlikle seviyordum. Önceleri sadece yapılacak bir şeydi ama sonra sevdiğim bir iş halini aldı.

Dark Moon Sürüsü (boyxboy)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin