Bölüm 12 - Cuddling Is Good For The Soul
Kennan'ın Bakış Açısı
Yanımda birinin kıpırdandığını hissedince kaşlarım çatıldı. Bacağımı Tripp'in üzerine attım ve tekrar rahat bir uykuya dalmadan önce onu yere sabitledim. Hafifçe kıkırdadı ama duymamış gibi yapacaktım çünkü daha önce hiç bu kadar rahat ve güvende olmamıştım ve kalkmak istemiyordum. Yüzünü bana döndü ve beni kendine çekip yüzünü boynuma gömmeden önce kolunu yanıma attı. Gülümsedim ve yavaşça uykuya daldım.
"Merhaba bebeğim, günün nasıldı?" Ben mutfağa girerken Tripp sordu.
Kravatımı çekip gülümsedim. "İyiydi. Seninki nasıldı?"
"Uzun." Kıkırdayıp beni tezgaha sabitledi. "Evde olduğuna sevindim."
Daha ben cevap veremeden dudaklarım onun tarafından sıcak bir öpücükle kaplandı. Beni tezgâha kaldırırken evrak çantamı düşürdüm ve saçının arkasını sıkıca tuttum. Büyük elleri gömleğimin altına ve sırtıma kaymadan önce gömleğimi pantolonumdan çıkardı. Vücudumdan fışkıran kıvılcımlarla ağzının içinde inledim.
"Bu gece sipariş vermek ister misin?" Dudağıma karşı sordu ve iç çekmemi sağladığında onu geri ittim.
"En rasgele şeyleri en kötü zamanlarda soruyorsun." Kıkırdadım ve dudaklarını bir kez daha öpmeden önce yüzünü avuçladım.
"Ama sen beni seviyorsun." Kendini beğenmiş söylemine başımı sallayıp gözlerimi devirdim.
"Evet seni seviyorum." Derken kıkırdadım.
"İyi çünkü ben de seni seviyorum bebeğim." Dudaklarımız bir kez daha buluşmadan önce yumuşak bir sesle söyledi.
"Şşş, onları uyandıracaksın!" Aaron'ın sesi tısladı ve her şey tekrar sessizleşti.
"Onları uyandırmamız gerekmez mi? Çoktan öğle yemeği vakti." Marcus sessizce sordu.
"Hayır, bırak onları. Tripp'in hiç bu sdaate kadar uyuduğunu görmedim." dedi Blake ve kapı yavaşça kapanmadan önce uzaklaşan ayak seslerini duydum.
Tripp'in rüyamda nasıl göründüğünü hatırlamaya çalışırken aklım hızla çalıştı. Gerçi hepsi boşunaydı. Ne kadar uğraşsam da aklıma gelmiyordu. Çok güzel bir rüya gördüğümde ve bunu hatırlayamadığımda nefret ediyordum! Tripp ve ben olduğunu biliyordum ama nasıl göründüğünü hatırlamıyordum. Görüyor muydum? Birlikte miydik yoksa sadece arkadaş mıydık? Hiçbir şey hatırlamadığımda inledim ve yüksek sesle kafamın içinde kıvandım.
"Seni de mi uyandırdılar?" Tripp hafifçe inledi ve başımı salladığımda sırtımı ovdu.
"Evet, o piçler." O kıkırdarken uykulu uykulu dedim.
"Burada kalalım. Hâlâ uyuduğumuzu düşündükleri için gelmezler." dedi ve ben de başımı salladım.
"En azından dişlerimizi fırçalayabilir miyiz?" diye sordum dilimi dişlerimin üzerinde gezdirirken.
"Tabii gidelim." dedi ve ben de oturma pozisyonuna geçtim.
Tripp elimi tuttu ve beni odanın karşısına geçirdi. Çıplak ayaklarım banyonun soğuk karo zeminlerine dokunduğunda irkildim. Seslerden sanırım yeni bir diş fırçasını yırtıyordu ve bana uzattı. Baş parmağımı kılların arasından geçirip başımı salladım. Kıllarımın yumuşak olmasını seviyordum ama çok yumuşak da olmamalıydı. Elimi çekti ve lavaboyu açılmadan önce diş macununun diş fırçama fışkırdığını duydum.
"Urn, dişlerimi fırçalamadan önce diş macunumu ıslatıyorum. Sen de yapıyor musun?" Uykulu, kaba bir sesle sordu.
Gülümsedim ve kafa salladım. "Evet yaparım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dark Moon Sürüsü (boyxboy)
WerewolfSkyler Bennett, geçmişinin musallat olduğu genç bir adamdır. Yirmi bir yaşında, yalnız biri ve bundan hoşlanıyor. On üç yaşındayken genç Skyler'a SAD (Sosyal Anksiyete Bozukluğu) teşhisi kondu. Diğer insanlarla nasıl baş edeceğini bilemediği için uy...