Dava günü gelmişti. Bizzat dedektif olarak orada olmalıydım, bu yüzden üzerimi değiştirdim ve erkenden evden çıktım. Arabama bindim ve hızla mahkeme binasına sürmeye başladım.
Cinayeti çözmemin üzerinden iki hafta geçmişti. Şef nihayet ona verdiğim dosyayı okumuş ve haklı bulmuştu. Kızın ailesi tutuklanınca her şeyi itiraf etmişlerdi ve çok uğraştırmamışlardı. Olay aydınlığa kavuşunca cinayet büroda büyük ilgi toplamıştı ve bu büyük ilgi birkaç gün sonra bitmişti.
Mahkeme salonuna geldiğimde sağ tarafta, ortalarda oturan Erwin, Hange ve Levi'ı gördüm. Neden bilinmez dava dikkatlerini çekmişti. Yanlarına gidip selamlaştıktan sonra oturdum ve hakimin gelmesini beklemeye başladım.
Hakim içeri girdiğinde ayağa kalktık ve bu sırada etrafı inceledim. Hemen önümüzde ölen kızın yani Crissy Munson'ın birkaç akrabası vardı. Siyahlar içindelerdi ve yas tutuyorlardı. Diğer tarafta ise sadece bir kişi vardı ve o da bay ve bayan Munson'ın cesedi taşırken yardım aldığı kişiydi. Tutukluydu ve Crissy'i öldürmediği için ceza almadan çıkacağını sanıyordu. Ukala!
Mahkeme başladığında ilk önce hakim hazırladığım dosyadan birkaç bölüm okudu ve daha sonra tarafların savunmalarını dinledi. Ne var ki ortada kendini savunacak bir Crissy yoktu.
"Dedektif Black, başarınızı tebrik ederiz. Şimdi lütfen kürsüye geçiniz." Ağır hareketlerle ayağa kalktım ve kürsüye çıkarak yemin ettim.
"Davayı nasıl çözdünüz?"
"İlk olarak kızın otopsisini inceledim ve kesin olması açısından cesedi görmeye de gittim. Gerçekten bilekleri kesilmişti ancak olay yerinde kan yoktu. Ayrıca kızın bu soğukta kıyafetleri olmadan dışarı çıkması da garipti. Açıkçası cinayet büro çalışanlarının çoğunun benim gördüklerimi görememesi biraz hayal kırkılığına uğramama sebep oldu." Cümleyi bitirir bitirmez arkadan öksürme sesi geldi. Bunun bir uyarı olduğu açıktı ama durmayacaktım.
"Devam edin." Söyleyebileceğim ve bulabileceğim çok şey vardı ama itiraf etmişlerdi zaten.
"Sağlık raporuna bakarsanız çeşitli hastalıkları olduğunu görürsünüz. Birçok ilaçlar kullanıyordu ve bu ilaçları suyla karıştırarak içiyordu. Kısaca birisinin ona yanlış ilaç vermesi çok olasıydı. Birkaç gün önce başka bir doktora tekrar otopsi yaptırdım-" Karşı tarafın avukatı sözümü kesti.
"Bunu aile izni olmadan yaptırmanızın yasak olduğunun farkındasınız değil mi?" Alay eder gibi çıkan ses tonu sinirlerimin hoplamasına sebep oluyordu.
"Aileden izin almadım ancak şunu söyleyebilirim ki biraz sonra parmaklıkların arkasına girecek olan ben değilim." Boğazımı temizledim ve devam ettim. "Ayrıca cesetteki kan 7 litrenin altındaydı. Eğer kalp atmaya devam etseydi tabii ki bu boşluğu kapatırdı ancak durmuştu. Kız solak ancak odasındaki eşyalar saalak olan birine göre koyulmuş ve dikkat ederseniz bayan Munson saalak. Buradan şu sonucu çıkarabiliriz: kız evinde, kendi odasında öldürüldü ve doğal olarak kriz geçirirken odasını dağıttı. Hatta bir süre odasında bile tutuldu, tahmini 2 gün 4 saat 56 dakika. Bir ceset 24 saat sonra çürümeye başlar ve çürümeye başladıktan 24 saat sonrada kokmaya başlar. Anne-babasına kalsaydı hala odasında, yatağın altında sahibini bekliyor olacaktı." Biraz durdum ve suçluları inceledim. "Ölü et kokusu bu işle uğraşanların bile alışmasının zor olduğu bir kokudur. Suçluların daha önce böyle bir deneyimi olmadığı için rahatsız oldular ve intihar süsü verdiler. Ancak bilmedikleri çok şey vardı: ilk olarak insan ölünce kanı vücudun alt kısımlarında toplanmaya başlar ve soğuk havada iç çamaşırı girdirmek bana kalırsa büyük aptallık." Derin nefes aldım. "Zaten bu söylediklerim ve söylemediklerim dosyada yazdığından ve itiraf alındığından daha fazla devam etmem gerektiğini düşünmüyorum. Saygılarımla..."
Hakim başını salladı ve yerime geçmem için izin verdi. Sonucu açıkça belli olan bir mahkeme için hala bu salonda durmak saçma geldiği için yönümü kapıya çevirdim. Paltomun yakalarını kaldırdıktan sonra ses çıkarmadan kapıyı açtım ve çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölülerle Konuşmak
FanfictionTemel aot olay örgüsüyle alakası yoktur. /Levi x Okuyucu/