Alexis'in vurulmasının üzerinden sekiz, Erwin'in yaralanmasının üzerinden altı gün geçmişti. İki yetenekli kişinin yaralanması çalışanları hem endişelendiriyor hem korkutuyordu, onların başına da böyle korkunç şeyler gelir miydi?
Erwin, evine giderken yolda iki kişi tarafından durdurulmuş ve bayılana kadar dövülmüştü. Erken bulunmasının sebebi saldırıya uğramadan hemen önce Hange Zoe ile konuşuyor oluşuydu. Telefonunu kapatmayı unutmuş ve yan koltuğa koymuştu. Kolu kırılmıştı ama şimdi iyiydi ve işlerinin başına dönmüştü. (Aslında anime deki gibi yapacaktım ama vicdanım elvermedi.)
***
Alexis masasının başında bağdaş kurmuş oturuyordu. Saatlerdir en rahat pozisyonu arıyordu ve sonunda bulmuştu. Günlerdir dava gelmemişti ve canı çok sıkılıyordu, hatta babasını arayıp davasına yardım teklifi etmeyi bile düşünmüştü ama vazgeçti. Birkaç dakikada bir yaptığı gibi sandalyesini geri itti ve pozisyonunu bozmadan etrafında birkaç tur döndü. (Çok eğlenceli aktivite bu arada)
"Evet, en sıkışık zamanlarımızda vuruldum Erwin." Kenarda bıkkınlıkla oturan sarışın adam konuşmadı. Alexis duvar yardımıyla kendini itti ve tekrar yerine yerleşti. "Çok sıkıldım," Yüzünü masaya yasladığı için sesi boğuk çıkıyordu.
Hange "Bize buralarda pek ihtiyaç duyulmuyor anlaşılan." Masasında film izleyen kadında halinden pek hoşnut değildi.
"Lanet olasıca adam! Lanet olasıca Luther!" Kadın çemkirerek sandalyesini tekrar itti ama bu sefer dönmek yerine ayağa kalktı.
"Luther'da kim?" Alexis pencerenin yanına giderken konuştu.
"Mektuptaki L harfi işte, Hange."
"Logan," Diye düzeltti Levi.
"Hayır, adı Ludwig ama ne fark eder ki?! Adam resmen hepimizi hakladı. Dengesiz orospu çocuğunun her dediği bok oldu, artık herkes işimizi yapamadığımızı düşünüyor." Bağırır gibi çıkan ses Erwin'i rahatsız etmiş olacak ki kafasını kaldırdı.
"Alexi, lütfen artık bağırma." Gözlerini kapatıp derin bir nefes verdi ve devam etti. "Ellerinde sadece itiraf vardı ve oylama bu itirafın doğru olduğunu kabul etti. Artık pek bir şey gelmez."
"Kanıt bulabilirdi-"
Hange "Tamam yeter bu kadar," Sandalyesinden kalktı ve bürodan çıktı, kapıyı sertçe çarpmayı da ihmal etmedi.
"HANGEE!" Alexis, kadının arkasından koşarken büronun kapısı duvara çarptığı için hızla geri kapandı. Kapıya çarpmasıyla sendeleyerek yere düştükten sonra Levi hızla yanına geldi ve onu kaldırdı.
"İyi misin?"
"Evet, orada bir duvar olduğunu unutmuşum." Kadın paltosunu aldı ve hiçbir şey olmamış gibi bürodan çıktı. Kısa boylu adamda sabır dilercesine nefes verdikten sonra arkadaşıyla vedalaştı ve kadının peşinden gitti.
"Ani hareketler yapmazsan daha çabuk iyileşebilirsin." Levi, Alexis'in yanında yerini aldığında fark ettirmeden kurşunun isabet ettiği yere bakmaya çalıştı.
"Zaten yeterince iyileştim."
"Kapıya çarptığında ve yürürken oluşan yüz ifadenden kesinlikle iyileştiğine ve ağrın olmadığına eminim." Levi bilmiş tavırlarıyla birkaç adım uzağındaki arabaya bindi ve Alexis'i beklemeye başladı. "Hadi bin." Alexis'de arabadaki yerini aldıklarında kafeye gitmek için yola koyuldular.
"Yaramın iyileşmesi bekleyebilir ama sıkılmak cidden ölüm gibi." Kafeye geldiklerinde onlar hariç birkaç kişi daha vardı. Kimseden rahatsız olmamak adına insanlara en uzak olan masayı seçtiler.
"Merhaba kaptan ve..." Eren onlara seslenirken durdu ve Alexis'e nasıl bir takma isim koyması gerektiğini düşündü.
"Eren'den sonraki intihara meyilli." Diye tamamladı Levi.
"Ne zaman intihar ettiğimi gördün, kaptan?"
"Bilincin sana aitken intihar etmeye çalışmadığına eminim ama yaptığın hareketler sorunlu olduğunu gösteriyor." Alexis kıkırdadı. (Bilincin sana aitken derken bilinçli şekilde demek istiyor. Neden bilinçli şekilde yazmadığımı bilmiyorum)
"Şahsen intihara meyilli olduğumu düşünmüyorum." Kadın bakışlarını tezgahtaki Mikasa'ya yöneltti. "İlgim kaybolmadığı ve sıkılmadığım sürece sorun yok." Ayaklandı ve tezgaha yöneldi. Mikasa ona dönünce dirseklerini tezgaha yasladı. "Merhaba Mikasa."
Karşısındaki kadın ona gülümsedi ve selam verdi. "Merhaba Alexis, ne sipariş etmek istersiniz?" Gözü, hala masada didişen Eren ve Levi'a kaydı.
Alexis gülümsemesini genişletti. "İki siyah çay alabilir miyiz?"
"Tamam, sen geç Eren getirir." kadın teşekkür ederek yerine geçti.
Levi "Burada durup bizimle konuşmak yerine sevgiline yardım etsen daha çok yararın dokunur." Eren yanakları kızarırken arkasına döndü ve gitti. "Azgın ergen velet."
"O yaşlarda sende öyleydin." Levi düşünür gibi yaptı. Eren hızla masaya çayları koydu ve aynı şekilde geri döndü.
"Bu kadar azgın ve ergen olduğumu hatırlamıyorum." Duraksadı. "Böyle dediğine göre asıl sen onun gibiydin galiba?" Çayını yudumladı ve cevap bekledi.
"Cinsellik hiçbir zaman ilgimi çeken şeyler arasına girmedi ve ergenlikte saçma davranışlarım olmadı." Biraz düşündü. "Ve'den sonrasına çok emin değilim. " Levi sessizce güldü.
"Yani hiç birisiyle birlikte olmadın mı?"
"Olmadım, senin gibi." Adamın kaşları çatıldı.
"Sen nereden biliyorsun?"
"Orası çokta önemli değil." Cebinden not defterini ve kalemini çıkardı. "Şimdi gelelim asıl konumuza." Levi bıkkınlıkla nefes verdi.
"Mahkemeye karşı soruşturma yürütmek suçtur." Kadın çayını kafasına dikti.
"Suçu gizlemekte suçtur." Defterinin son sayfasını açtı ve karşısındaki adama uzattı. "Sözüm ona katilimizin suçlu olduğuna karar verenler mahkemeden saatler önce yüklü miktarda para almış. Ama burada dikkat ettiğim asıl şey bay Pixis'in suçlu olmadığını düşünenlerinde banka hesaplarına aynı miktarda para yatırılmış olması. Ama tabii ki asıl suçlumuz ya da suçlularımızın bunu dikkat çekmemek için yaptığını kolayca düşünebiliriz." Not defterini tekrar eline aldı ve birkaç sayfayı karıştırıp geri uzattı. "Para bu kişilere gelmeden önce birkaç transfer yapmış ama yine de kolayca bulabildim ve karttaki isim Henry Honest. Bulunmak istedikleri aşikar."
Sözüm ona: Güya, sanki, sözde gibi anlamlara gelir. Örneğin; Bu da sözüm ona dedektif işte.
"Ama neden?"
"Bunlar böyledir Levi, yakalanmak isterler. Ne kadar zeki olduklarını göstermek isterler. Kaç insan öldürürlerse öldürsünler her zaman arkalarını kollayacak hayranları olur." Defterini geri almadan önce nefeslendi. "Eğer işimiz yoksa gidiyorum. Dava gelirse arayın ama sanmıyorum. İçeri birini göndermişlerken hemen cinayet işlemezler. Muhtemelen üzerinden biraz zaman geçip stillerini değiştireceklerdir. Yarın görüşürüz Levi." Gülümseyerek vedalaştı ve hesabı ödeyip çıktı. Arabası evinin önünde olduğundan yürümek zorunda kaldı. Sonunda evine ulaştığında yaklaşık bir haftadır yanında kalan ev arkadaşından ona geçen alışkanlık üzerine ellerini yıkadı. Ardından arkadaşlarının nazik tehditleriyle yaptırdığı cam ve kapı kilitlerini kontrol etti. Pijamalarını da giydikten sonra kendini yumuşak ve rahat yatağına bıraktı.
Geç geldiği için üzgünüm ama bahanem var. Henüz liseye yeni geçmiş bir öğrenci olduğumdan ve oradaki hiyerarşiyi tam olarak bilmediğimden; hocalarımla iyi geçinmeye, fazla fazla verilen ödevlerimi bitirmeye, sınavlarıma hazırlanmaya, projelerimi teslim etmeye ve arkadaşlık ilişkilerimi korumaya çalışıyordum. Lütfen bu arayı mazur görün.
-Yazarınız
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölülerle Konuşmak
FanfictionTemel aot olay örgüsüyle alakası yoktur. /Levi x Okuyucu/