Otopsi raporunu almak için hastane koridorunda bekliyordu. Yanına bir görevli raporu verdi ve işine döndü. Son kez koridorları inceledikten sonra binadan çıktı ve koşar adım karakola gitti. Hastanede biraz olsun rapora göz gezdirdiğinde gördükleri onu biraz şaşırtmıştı.
Hızla büroya girdiğinde gözler ona dönmüş olsa da durmadan arkadaşı Hange'nin yanına gitti. Elindeki raporu kadının önüne koyduktan sonra cesedin sahibinin ismini gösterdi: Henry Johns.
Gleen Rand'e ait olması beklenen ceset Henry Johns'a, kaybolan asosyal adama, aitti. Henry'nin yaşadığı yer kasaba merkezine yakın doğu bölgesindeydi ama cesedi kasabaya en uzak batı bölgesinde, henüz yeni kaybolmuş birinin evinin arkasında bulunmuştu.
Hange rapora hızla göz attıktan sonra dudaklarını araladı. "Cinayetler bağlantılı olabilir mi?"
"Sanmıyorum, daha çok biri öyle düşünmemizi istiyor." Gözlüklü kadın dudaklarını kemirmeye başladı. "Bu durumda en mantıklısı hiçbir şey anlamamış gibi yaparak bağlantılı gibi davranmaktır. Davaları birleştirmeyi teklif ediyorum."
Hange bir süre düşündü. "Söylediklerine bakarak başka yol yokmuş gibi gözüküyor." Ayağa kalktı ve raporların kopyasını almak için fotokopi makinesine gitti. "Birazdan şefle konuşuruz."
***
Dört meslektaş kasabadaki kütüphaneye gittiler ve eski suçları araştırmaya başladılar. Bütün makaleleri eksiksiz olarak okurken, önemli olanların kopyasını alıyorlardı. Hava çoktan karardığı için sadece son sınıflardan birkaç öğrenci vardı.
"Bu cinayetlerin başındaki kişinin kopyacı olduğunu mu düşünüyorsunuz?" Erwin uzun zamandır içinde tuttuğu soruyu sordu.
"Tam olarak değil ama sizin davanız biraz tanıdık geldi." Birkaç makaleyi okumaya devam ederken tekrar konuştu. "16 Kasım 1957'de Plainfield'de Bernice Worden adındaki bir hırdavatçı kayboluyor. Oğlu kaybolmadan bir önceki gece Ed Gein, tam adı Edward Theodore Gein, adında bir kasabın dükkana geldiğini görüyor. Polisler evine gittiğinde kimseyi bulamıyor. Daha sonra evin arkasında baraka buluyorlar ve barakada da bir kadın cesedi. Ceset aynı sizin davada olduğu gibi ortadan ikiye ayrılmış ve ters şekilde asılmıştı. Tam olarak iki parçaya bölünmemişti ama denenmiş gibiydi. Polisler evi aradığında kadının kafasını bir çuvalda bulmuş. Bunun dışında evde bir sürü ceset kalıntısı ve kemik bulunmuş. Ayrıca insan kafa taslarından tabaklar, yatak karyolasında insan kafatasları, insan yüz derisinden maske, insan derisiyle kaplanmış sandalye ve kanepeler, meme uçlarından yapılmış kemer, yine deriden yapılmış abajur vesaire vesaire..." Elindekileri bırakıp kafasını kaldırdığında herkesin dikkatlice onu dinlediğini gördü.
Levi "Sonra ne oluyor?"
Alexis keyif aldığını belli eden garip gülümsemesini takındı. Bu gülümseme şuan arkadaşları için korkutucu ve gericiydi. Dışardan bakan biri onun soğuk kanlı bir katil olduğunu bile söyleyebilirdi. "Gein tutuklanıyor ancak otuz saat boyunca tek kelime etmiyor. Konuştuğunda ise elmalı turta ve bir dilim peynir istiyor, sonra ise her şeyi anlatıyor. Yaptıklarını hatırlamadığını söyleyip, nasılsa insanları buna inandırdı ve hayatının geri kalanını akıl hastanesinde geçirdi." Düşünür gibi yaptı. "26 Temmuz 1984'te öldüğüne ve yaşayan bir çocuğu olmadığına göre bunu ona hayranlık duyan birisinin yapmış olduğunu düşünebiliriz. Ama zaten sadece cinayet işleyebilmek için niye buraya gelsinler ki!" Birden ayağa kalktı ve hızla ileri geri yürümeye başladı.
Levi "Ed Gein'in makalesi nerde?"
Alexis durdu ve Levi'ya döndü. "Bilmem, hala bulamadım." Genç adamın gözleri şaşkınlıkla büyüdü.
"Nasıl bir olayı tarihlerine kadar hatırlıyorsun?"
"Babamın öğrettiği bir yöntemle."
Hange "Sanırım buldum!" Herkes Hange'nin yanına gitti ve tozlu dosyayı okumaya başladı. Hepsi sırayla farklı sayfaları okuyup parçaları birleştiriyordu.
"Sanırım katilimiz bir koleksiyoncu." dedi Erwin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölülerle Konuşmak
FanfictionTemel aot olay örgüsüyle alakası yoktur. /Levi x Okuyucu/