A LITTLE LOVE
Levi ve Alexis uzun cesetlerle kaplı tüneli geçerken hiç konuşmadılar. Nihayet odaya ulaştıklarında bile Levi, mezar taşını görmemiş gibi yapıp yürümeye devam etti. Diğer tüneli de geçtikten sonra rahat nefes verdiler.
Levi "O mezar taşının orda ne iş vardı?" Düşüncelerini istemeden sesli söyledi. Taşta yazan ismi göremedim ancak katilin yakını olduğunu düşünüyorum. Veya bizi şaşırtıp dikkatimizi farklı yere çekmeye çalışıyorlardır.
"O ilk danışman suçlunun mezar taşı." (Sürekli mezar taşı kelimesini görmekten bıkmış olabilirsiniz)
Levi duyduğu şeyin gerçekliğini tartmak için bir süre sessiz kaldı. James Moriarty mi? Taşı buradaysa bedenide burada olabilir mi? Şahsına ait mezarı olmadığını haberlerde görmüştüm. Olsa dahi çok iyi saklandığını biliyordum ama burada ne işi var. "Neden burada?"
"Bilmiyorum. Belki katiller Dünya küresini hızlıca çevirip durdurduklarında gelen yerde insan öldürmeye karar vermişlerdir." Alexis dediklerinin doğruluğunu tarttı. Ona söylenenler bu şekildeydi ama yine de emin değildi.
"Seri katiller rastgele hareket etmez. Bunun bir anlamı olmalı." Levi sertçe şakaklarını ovdu.
"Genelde etmezler ama karşımızdakiler normal seri katiller değil."
"Kaç kişi bunlar?" Kadın defterin, çıkarttı.
"Emin olduğum sadece bir kişi var ama bütün işleri tek başına yapamaz."
"Sence bunca şeyi neden yapıyorlar?" (Tek taraflı sorgu)
"Dikkat çekmek için." Levi bunu duymaktan bıkmış olacak ki, dışarı derin bir nefes verdi. Karşısındaki kadına güveniyordu ama bir yerde beyni bulanıyordu.
"Sanki tek dertleri senin dikkatini çekmek. Kasabamızda iki taraf için bir," Etrafına bakarak düşündü. "İki taraf içinde bir tür oyun alanı. Sadece belirli kişilerin girdiği bir oyun sağsında durmadan birbirinize saldırıyor gibisiniz." Alexis, Levi'ın benzetmesine hayran kaldı.
"Senden etkileniyorum Levi." Adam dondu ve yanakları hafiften kızarmaya başladı. Belli olmayacak şekilde kadına sırtını döndü. (Çapraz gibi düşünebilirsiniz) "Garip bir şekilde beni sana çeken bir şeyler var. "Dış görünüşün mi? Hayır. Davranışların mı? Belki. Bana hissettirdiğin duygulardan mı?" Kadın duraksadı. "Kesinlikle temel sebep bana hissettirdiklerin."
Konuşma sırasında olduğu yerde donup kalan Levi, yıldırım çarpmış gibi titredi. "Sana nasıl duygular hissettiriyorum?" Ani gelen cesaretle yüzünü kadına döndü.
"Babam gibi olmadığım nadir şeyler vardır. Onlardan biride aşık olma ya da sevme duygusunu anlayabilmek. Babam bu tür şeyleri bilmezdi ancak ben kısmen John Watson'la büyüdüm ve o aşkı biliyordu." Nefesini tuttu. "Yani sana karşı basit bir hoşlantıdan daha fazlasını hissettiğimi biliyorum."
Levi, az önceki sizlerin hayal olup olmadığını kafasında tarttı. Gerçi hayalse bile hiçbir şey kaybetmezdi. "Ben aşkı bilerek büyümedim," Bakışlarını kısa süreliğine yere indirdi. "ancak senden sadece hoşlanmadığımı biliyorum." Kızaran yanaklarını umursamadan Alexis'e baktı. "Hoşlantı liseliler içindir. Bizim yaşımızdakiler sever." Tebessüm etti. "Ve ben seni seviyorum."
Alexis'in dudakları da Levi'ı taklit etmek için hareketlendi. "Bende seni seviyorum, Levi."
Saldım bombayı gidiyorum. 22. bölümde şükür söyletebildim. 4. bölümlerini katilin ya da katillerin ağzından yazmayı düşünüyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölülerle Konuşmak
FanfictionTemel aot olay örgüsüyle alakası yoktur. /Levi x Okuyucu/