2.5

62 10 11
                                    

Üçlü az önceki duydukları şeyi hiç duymamış gibi yaptı. Hange kendi silahını Alexis'e uzatırken konuştu. "Bunu al ve sorgula onu." Alexis hiçbir şey söylemeden silahı aldı ve sorgu odasına gitti. İçeri girdiğinde yaşlı adam ona bakma zahmetinde bile bulunmamıştı. 

"İyi günler bay Dot Pixis." Rahatsız edici derecede yavaş adımlarla adamın karşısındaki sandalyeye oturdu. 

"İyi günler bayan Black." Kollarını masaya yaslayarak öne eğildi. "Tekrar sorgulamaya geldiyseniz söylemek isterim ki zaten üç kişiye itiraf ettim."

"Hayır efendim," O da Pixis'i taklit ederek dirseklerini masaya yasladı. "Ben gerçekleri öğrenmek için geldim."

Yaşlı adam kısık bir kahkaha attı. "Anlayamadınız sanırım, zaten itiraf ettim." 

"İtirafınızı istemiyorum, gerçekleri istiyorum." Not defterini ve mektubu masanın üzerine koydu. "İtiraf etmenizi isteyen kişi kimdi."

"Sadece yaptığım hatayı anladım ve itiraf ettim." Bu sefer kadın kahkaha attı. 

"İtiraf ettikleriniz yapan insanlar vicdan azabı duymaz. Çıkarları için ellerinden gelen her şeyi daima yerine getirirler ve sonuçları pek umurlarında olmaz. Tekrar soruyorum, kim?"

"Siz kafayı sıyırmışsınız hanımefendi." Diyerek geri çekildi adam.

"İstediğiniz kadar parmaklıkların arkasında kalabilirsiniz ancak  şunu bilin ki," Ayağa kalktı ve odanın köşelerini kontrol etti. Sözüne devam etmeden önce telefonunu çıkarıp onu camın arkasından izleyen Levi'a mesaj attı.

Kameraları kapat.
Mümkünse elektrikle olan etkileşimlerini kes.
LH

Tekrar yerine geçtiğinde konuşmak için birkaç dakika bekledi. Son olarak güven vermek için telefonunu kapatıp masanın köşesine koydu. "Evet bayım, her kimden korkuyorsanız artık sizi duyamaz ve göremez. Tabii eğer içinizde bir tür çip ya da benzeri yoksa."

"Zeki bir kadınsınız ama bu kadar kolay değil." Kadının not defterini ve kalemini alarak rastgele bir sayfa açtı ve bir şeyler yazıp geri verdi. "Dediğim gibi burada birbirimizle bakışmamız yeterince gereksiz, izninizle cezamı çekmek istiyorum." 

Kadın umutsuzluğa düşmüş gibi nefes verdi ve ayağa kalktı. Eşyalarını da yanına alarak odadan çıktığında Levi sabırsızca onu bekliyordu. Birlikte dikkat çekmeyecek şekilde yürüyerek arka kapıdan çıktılar ve arabaya ulaşana kadar konuşmadılar.

"Ne dedi?"

"İtiraf ettiğini söyleyip durdu."

"Sen ne düşünüyorsun?"

"Birazdan öğrenirsin," Not defterini çıkardı ve bir süre sayfayı aradıktan sonra sesli şekilde okudu. "Alexander, Ludwig, Henry..." İkisinin de kaşları havalandı.

"Ne demek bu?" Alexis Cebine sıkıştırdığı mektubu çıkardı.

"ALH; Alexander, Ludwig, Henry demek." Elindekileri Levi'a verip konuşmaya devam etti. "Tek kişi değil, üç kişilermiş." 

"Hange ve Erwin'e haber vermeliyiz."

"Yarın söyleriz ama şimdi gidelim, fazla dikkat çekiyoruz." Levi arabayı çalıştırdığında yine kimseden çıt çıkmıyordu ancak yaklaşık iki dakika sonra gelen arama mutlak sessizliği bozmuştu.

"Evet Hange?" Derin nefes sesleri karşıdaki kişinin gergin ve üzgün olduğunu gösteriyordu

"Erwin," Birazdan ağzından çıkacaklara kendisi de inanmak istemiyordu. "Erwin, saldırıya uğramış."

Ölülerle KonuşmakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin