5.4

26 4 61
                                    

Diğer tarafta

Levi, az önce duyduklarının doğruluğundan emin olmak için Alexis'e döndü. Göz göze geldiklerinde yüzü yine kızarmıştı ama kafasını çevirmedi. Kadın ona en içten olan gülümsemesiyle baktı. Bu daha önce gördükleri gibi değildi; onlar sahte, basit, biraz ürkütücü ve samimiyetsizdi ama bu seferki farklıydı.

Genç adam tam bir şey söylemek için dudaklarını araladığı sırada kadının telefonu titredi. Alexis hayal kırıklığına uğradığını belli eden bir ifade takındıktan sonra telefonunu açıp mesajlar kısmına girdi. 

Leonard H: Çalışma odasını bulduk. Ortadaki odada bir tünel daha varmış. 

Alexis, mesajın ayrıntısız oluşuna göz devirdi. Oraya gitmesi gerektiğini biliyordu ama Levi'yı burada, böyle bir yerde tek başına bırakmak en son istediği şey bile olamazdı. Sakince iç çekip hala ona bakan adama baktı.

"Bir oda daha bulmuşlar. Katilin çalışma odasını bulmuşlar." Ne yapması gerektiğini düşünmek için gözlerini kapattı. Oraya gitmeyi çok istiyordu.

Levi, kadının istediği şeyi fark etti. Sessizce yanına yaklaştı ve omzuna dokundu. "Oraya gidip kontrol et. Ben buraya bakarım." Yüzünde her zamanki donuk ifadesi yerine küçük ama oldukça güzel görünün tebessüm vardı. Bu Alexis'e güven vermişti. O da tebessüm etti ve Levi'ın omzunda duran eline dokundu. Adamda herhangi bir değişim olmayınca oldukça yavaş ve nazik hareketlerle ona yaklaştı. Levi, kadının amaçladığı şeyi anlayıp hafifçe kollarını kaldırdı. Kadın yavaşça ona güven veren kolların arasına girdi. (Bu kısmı Still With You dinleyerek yazdım, o yüzden bi tık romantikimsi olmuş olabilir)

Kadın, adamın kulağına yaklaşıp fısıldadı. "Teşekkürler." Bir süre daha aynı vaziyette kaldıktan sonra istemeye istemeye ayrıldılar. İkisinin yüz ifadesi de hala aynıydı. Alexis, Levi'ya bakarak geriye doğru yürüdü. Sekiz adım sonra el sallayıp arkasını döndü ve hızlı adımlarla yürümeye başladı. Daha sonra bunun çok yavaş olduğuna karar verdi ve koşmaya başladı.

Yuvarlak, geniş odaya geldiğinde birkaç saniye etrafına bakındı. Solunda kalan oyuğu görünce düşünmeden oraya koştu. Havanın azlığını umursamadan, hızla merdivenlerden indi ve koşmaya başladı. Levi'yı tek başına bıraktığı için hala içi rahat değildi. 

Nefesi tükenmeye başladığında temposunu düşürerek hareket etmeye çalıştı. Yedi dakikadan az bir sürede diğer merdivene ulaştığında şükretti. Başı dönüyor, midesi bulanıyordu ve nefesini düzenlemek artık zorlaşıyordu. Yine de aynı hızda merdiveni çıkıp kapıya ulaştı. Gözleri kararmaya başladığı sırada nihayet kapıyı açıp içeri girebilmişti. 

Birkaç saniye yere bakarak soluklandıktan sonra aniden kafasını kaldırdı. Erwin tam karşısında silahını onun için kaldırmıştı. Tam kafasına nişan alıyordu. Sarışın adam ilk başta gözlerini kırpıştırdı. Derin nefes aldıktan sonra silahını indirip gözlerini Alexis'in üzerinde gezdirdi. Amacı kadını vurmak değildi. Tamamen refleksleriyle yapmıştı az önceki hareketi.

"İyi misin?" Alexis hafif korkusunu ve gerginliğini gizleyerek sırıttı.

"Size sormalı, komutanım." Erwin'de onun sırıtışına karşılık verdi.

Arkadakiler olayın garipliğini umursamadan onlara bakmaya devam ettiler. 

Leonard hafifçe burun kemerini sıktı. "Niye buraya geldin?" Alexis gözlerini devirerek cebindeki telefona uzandı. Hızlı ve uzun parmakları aceleyle tuş kilidini açıp mesajları açtı. İkinci kez gözlerini devirirken, ekranı kuzenine çevirdi.

"Bana mesaj attın."

"Gelmeni söylemedim." 

"Gelmek istedim." Birbirlerine kitlenerek sanki göz kırpmama yarışı yapar gibi baktılar. Leonard pes edip gözlerini kapattığında, Alexis'in yüzünde çok bilmiş sırıtışı oluştu. Birkaç adımla kuzeninin yanına ulaşıp sarıldı. Adam biraz homurdandıktan sonra kollarını kıza doladı. 

Ölülerle KonuşmakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin