Araştırma ekibi olay yerine geldiğinde Levi ve Alexis karakola geri döndü. İkisi de sırayla sorgulandıktan sonra mutfağa gittiler ve kendilerine çay yaptılar. Kupalarını aldıktan sonra arka kapıdan çıktılar ve banklardan birine oturdular.
"Ceset bulmak nasıl hissettirdi?" Alexis yüzüne yerleştirdiği alaycı ifadesiyle Levi'a baktı.
"Daha önce yaptığım için garip ya da ilginç bir şeyler hissetmedim." Levi kaşlarını çattı.
"Daha önce kaç kez ceset buldun?"
"Çok fazla." İkisi de çaylarını yudumlarken kapı aniden açıldı. Kafalarını çevirmelerine fırsat kalmadan Hange yanlarına oturdu. Levi'ın yanına oturduğu için Levi, ona temas etmemek için yana doğru kaymaya başladı ama bu seferde Alexis'e çarptı. Alexis, Levi'ın rahatsız olduğunu görünce ayaklandı ve hemen karşıda ki banka oturdu.
"CESET Mİ BULDUNUZ?!" Yine çığlık atar gibi çıkan sesi Levi'ı yerinden kaldırdı ve Alexis'in yanına oturdu.
"Ben bulmadım dört göz." Hange, Alexis'e baktı.
"Ceset buldum ama kimliğini tespit edemedim."
"Neden?"
"Kafası yoktu."
Hange, Levi'ya bakarak konuştu. "Yoksa sizin şu psikopat katil mi yapmış?" Levi bilmediğini belirtircesine omuz silkti.
"Olabilir ama olmayabilir de."
"Baktığımız davalar gün geçtikçe Sherlock Holmes'unkilere benzemeye başladı ? Hani şu İngiltere'de yaşayan. Bu sıralar çözdüğü cinayetlerle ünü artmış."
Alexis başını sıvazlayarak konuştu. "O her zaman böyleydi." Dikkatleri üzerine çekmişti. "Sadece ilginç bulduğu cinayetleri çözerdi." Hange'nin gözleri büyüdü.
"SHERLOCK HOLMES'U TANIYOR MUSUN?!" Yavaşça başını aşağı yukarı salladı.
***
Nihayet işler bittiğinde herkes birbiriyle vedalaştı ve binadan çıktı. Levi evinin önüne gelmeden önce her zaman yaptığı gibi posta kutusunu kontrol etti ve yine her zamanki gibi birkaç mektup ve dergi vardı. İçeri girdiğinde paltosunu astı ve salona geçerek elindekileri orta sehpaya bıraktı. Üzerini değiştirdikten sonra tekrar salona geçerek mektupları aldı ve tekli koltuğa yerleşti. Sırayla mektupları incelerken bir tanesi dikkatini çekti. Diğerlerini bir kenara bıraktı ve elindekini incelemeye başladı. Kenara koyduklarının aksine daha eski görünüyordu ve değişik bir mührü vardı. Artık mühür denen şey kalmış mıydı?
Levi mektubu açtı ve okumaya başladı:
Sevgili Dedektif Levi Ackerman,
Umarım iyi değilsinizdir. Yeni davanız nasıl gidiyor? Eminim zorlanıyorsunuzdur ama hoşunuza gideceğini düşündüm. Özel olarak hiç iz bırakmadım. Kafaları nerde bende bilmiyorum çünkü onları gömdüm ama sanırım kafam biraz iyiydi. Ops! Kusura bakma ağzımdan kaçırdım ya da kalemimden. Şimdilik iyi günler dilerim.
ALH***
Hange eve gelir gelmez koşarak yumuşak kanepesine yerleşti ve ayaklarını uzatabileceği kadar uzattı. Tam uykuya dalacakken kapının çalmasıyla zorda olsa kalktı. Olabildiğince yavaş adımlarla kapıya ulaştı ve açmadan önce sekize kadar saydı. Sayması bitince kapıyı açtı ama karşısında kimseyi göremeyince belki Levi'dır deyip aşağı baktı. (Hayır bana küfür etmeyin biliyorum komik değil)
Uykuya dalmak üzere olduğu için biraz sersemlemiş olsa da mektubu görünce kendine geldi. Hala biraz uykulu şekilde mektubu aldı, kanepesine geçti ve mektubu açtı.
Sevgili Dedektif Hange Zoe,
Umarım iyi değilsinizdir. Kulakları tırmalayan sesinizi her gün duymaktan bıktım, lütfen biraz sessiz olun. Umarım yeni davanızı beğenmişsinizdir. Şu yeni bulunan cesede de dikkat edin. Dedektif Alexis bulmuş cesedi, bu işlerde iyi olduğunu biliyordum ama bu kadarı biraz fazla. Şimdilik iyi günler dilerim.ALH
***
Yüzünden bile yorgun olduğu anlaşılan Erwin evine geldiğinde yatağına girmek için sabırsızlanıyordu. Anahtarı çıkardığı sırada kapı kolunun üzerinde gördüğü mektup onu germişti. İçeri girer girmez paltosunu kenara bıraktı ve çalışma odasına geçti. Çalışma masasına oturup mektubu açmadan önce mektubu inceledi. Zararsız olduğuna karar verince mektubu açtı.
Sevgili Dedektif Erwin Smith,
Umarım iyi değilsinizdir. Yeni davanızı sevdiniz mi? Hedefim siz değildiniz ama dahil olmak zorunda kaldınız. Aslında sizin ve ortağınız için hazırladığım cinayet daha ilgi çekici olacaktı ama tabii ayrıntıları burada anlatacak değilim. Bu cinayeti çözdükten sonra size vereceğim davayı sabırsızlıkla bekleyin. Şimdilik iyi günler dilerim.
ALH***
Alexis evine gelince yaptığı ilk şey tuvalete girmek oldu. (Bir daha böyle bir şey göremezsiniz bakın yıldızlayın burayı) Rahatladığı zaman pijamalarını giyip balkona çıktı. Dağın eteklerinde olup, beşinci katta yaşadığından balkonundan bütün şehri ve gölü görebiliyordu. Birkaç esneme hareketi yaptıktan sonra çalışma masasına adımladığı sırada duvarda duran panodaki mektubu fark etti. Eline aldı ve inceledi. Garip şekilli bir güneş ve İngiltere'nin posta pulu vardı. Alexis bunu biraz garipsese de şuan önemli olan o değildi. Kağıt eskitilmiş gibi duruyordu ama karakol dahil nerdeyse bu kasabadaki herkesin kullandığı kağıttan farklı değildi, diğer ülkelerde ve kasabalarda pek bulunmazdı. Tehlike olmadığından emin olduktan sonra mektubu kenarından keserek açtı.
Sevgili Dedektif Alexis,
Umarım iyisinizdir. Açıkçası cesedi bu kadar kısa sürede bulmanız beni etkiledi. Birçok önemli ayrıntıyı da zaten olay yerinde fark ettiğinizi umuyorum. Düşünmekte olduklarınızı tahmin edebiliyorum ve bunların kısmen doğru olduğunu söyleyebilirim. Bu davayı çözdükten sonraki davalarınız hazır. Çözebileceğinizi düşünüyorum lütfen beni hayal kırıklığına uğratmayınız. Sıkılmayacağınıza ve çok eğleneceğinize emin olabilirsiniz. Size iyi günler dilerim.ALH
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölülerle Konuşmak
FanfictionTemel aot olay örgüsüyle alakası yoktur. /Levi x Okuyucu/