İşleri bitirmek için gece gündüz durmadan çalışıyordu ve son birkaç günde bulduğu kanıtlar çok yardımcı olmuştu. İlk başta düşündüğünün aksine Hange'yle davalarının ortak noktası yoktu, evet davaları ilişkiliydi ama onların düşündüğü şekilde değil. Bay Rand uzun zamandır maddi sıkıntılar çekiyordu ve ailesi de ona yardım etmiyordu. Adam sonunda dayanamadı ve kendisini ölü gibi gösterdi ya da öyle sandı.
Glenn Rand'in psikoloji raporuna ve geçmişine bakılırsa bunu yapması olası ama olayı tek başına kurgulayabilecek kadar zeki değil. Bu durumda yeni bir danışman suçlumuz doğmuş oluyor. Gerçekten ortadan kaybolmak için birinden yardım aldı ve gitmeden iki hafta önce bütün parasını çekti. Ona yardım eden kişinin Logan olduğuna eminim. Tabii kolay anlaşılmaması için ilk önce parayı gerçekte olmayan şirketlere yatırdı ve sonra yurt dışına kaçtı. Yerini gösterebilecek bütün cihazları geride bıraktı ancak evindeki bibloları yanında götürmesi daha yararlı olurdu. İlk gittiğimde not defterimde bile yer alamayacak kadar önemsiz olduğunu düşünsem de, evindeki her odada en az bir tane Eyfel Kulesi'nin biblosu vardı. Kredi kartı geçmişine baktığımızda da çeşitli Fransızca kursları için yüklü miktarda para ödediğini görebiliriz. Ayrıca Facebook hesabını biraz kurcalarsak yine Fransa'dan bir kız arkadaşı olduğunu görürüz. Cidden mi, Facebook kullanan mı kaldı! Yani şimdi Fransa'da ve büyük ihtimalle Paris'te olduğu kesin ama neden evinin arkasında bir ceset vardı?
Teorilerimden kulağa bence en mantıklı geleni bunun yine Logan'ın işi olduğuydu. Orospu çocuğu her boktan çıkıyor! Biraz eğlenmek için kafamızı karıştırıp bizi günlerce parmağında oynatmıştı. Henry John davasına da yardım etmem gerekse de önemli işlerim olduğundan sanırım bunu sonraya erteleyeceğim. Ama nasıl izin alabilirim? Eğer davaların başka davalarla bağlantısı olduğunu ama bunları kanıtlayabileceğim belgelerin burada olmayacağını söylersem izin verirler mi, sanmıyorum. Bağlantılarımı kullanarak bu işi çözmem daha iyi olacaktır.
Kafasını masadan kaldırdı ve birkaç esneme hareketi yaptı. Dosyayı imzaladıktan sonra onu da alarak kalktı ve Hange'yi bulmak için karakolu dolaşmaya başladı. Beş dakika boyunca karakolu beş kez dolaştı ancak onu bulamayınca yönünü değiştirdi. Şefin odasının önüne geldiğinde birkaç kez kapıyı çaldı ve cevap vermesini beklemeden içeri girdi. Telefonuna sarılmış olan şef içeri giren kadına iğneleyici bakışlar atıyordu.
"Buyurun dedektif?!" Sitem dolu çıkan sesi kadını korkutmaya yetmemişti.
"İzin istiyorum." Adam alaycı şekilde güldü ve tek kaşını kaldırarak konuştu.
"Davanızı bitirmeden izin alamazsınız. Çocuk oyuncağı falan mı sanıyorsunuz siz bu işleri!" Sonlara doğru artan sesi duvarların arkasından bile duyulmuştu.
"Davamı çözdüm." Elindeki dosyayı masaya bıraktı. "İzin vermezseniz daha yüksek makamlardan da izin alabilirim."
Şef derin bir nefes verdi. "Kim olduğunu bilmiyorum ama kara listeye alındığına emin olabilirsin." Alexis memnun olmuş gülümsemeyle odadan çıktığında, arkadaşları da arka kapıdan çıkmak üzereydi. Onlarla kütüphaneye gittikleri geceden beri konuşma fırsatı bulamamıştı ama onlarda konuşmaya çalışmamıştı.
Onların peşinden ama mesafeli şekilde arka kapıdan çıktı ve otoparktaki arabasına yöneldi. Her zamanki gibi duvar kenarına oturmuşlardı yani dikkati dağınık olan biri onları göremezdi. Ayrıca arabasının ters yöne bakması da işine gelmişti. Arabasına bindikten sonra bir süre soluklanmak için durdu ve ardından sürmeye başladı.
Yoldayken bir yandan araba sürüyor, diğer yandan en erken Londra uçuşlarına bakıyordu. Çeşitli ayrıcalıkları nedeniyle kolayca bilet bulacağını bilse de buna gerek kalmamıştı, çünkü birkaç saat sonrasına bilet bulmuştu. Havalimanı kasabadan iki saat uzaklıkta olduğundan eve gidip önemli eşyalarını alacak ve hemen çıkacaktı.
Evinin önünde durduğunda arabayı çalışır durumda bırakarak yukarı çıktı. Siyah omuz çantasına Laptopunu, şarj aletini, pasaportunu ve olaylarla alakalı önemli olduğunu düşündüğü birkaç belgeyi koyarak kapıyı kilitleyip evden çıktı. Tekrar arabasına bindiğinde telefonunu ve çantasını yan koltuğa atarak yola koyuldu.
Hava limanına vardığında uçağın kalkmasına yarım saat kalmıştı. Bir kafeye oturup zaman öldürürken aynı zamanda laptopundan John Watson'ın bloğunu okuyordu. Üzerinden yıllar geçmesine rağmen hala yazıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölülerle Konuşmak
FanfictionTemel aot olay örgüsüyle alakası yoktur. /Levi x Okuyucu/