Alexis soğuk havaya rağmen evine yürüyerek gitme kararı almıştı. Pekte pahalı olmayan arabasını mahkeme binasının önünde bırakmış ve ara sokaklara dalmıştı. Saat çok geç olmadığından ara sokaklar bile doluydu ve bu düşünmesini zorlaştırıyordu. Kürsüdeyken kullandığı birkaç cümle onu hala düşündürüyordu ve salondaki birkaç kişide cümlelerdeki anlamları fark etmişti.
Alexis'e göre bu işin arkasında başka biri vardı. Bu onun için kesindi ama henüz nasıl açıklayacağını bilmiyordu. Anne ve babası o kızı öldürmüş olabilirdi ama tetiği çekmelerini isteyen biri vardı.
Konuşurken benim bile üzerinde durmadığım, belki unuttuğum şeyler söyledim. "Ayrıca cesetteki kan 7 litrenin altındaydı." Ailenin evi arandı ancak hiçbir şey çıkmadı. Kızda görünür şırınga izi de yoktu. İlaçlarımı almayı bırakmalıyım yoksa davaları sadece yüzeysel çözerim.
Evine birkaç sokak kala köşedeki markete girdi ve dondurulmuş gıda alıp çıktı. Bu sıralar işleri o kadar yoğundu ki hangisine yetişeceğini kestiremiyordu.
Sonunda evine ulaştığında elindekileri girişteki komodine bıraktı ve paltosunu çıkararak astı. Daha sonra hızlı adımlarla odasına girdi ve yatağa uzandı. Gözlerini kapattı ve düşünmeye başladı. Salondayken bu işin arkasında birinin olduğunu açık açık ima etmişti ancak birkaç kişi dışında kimse fark etmemiş gibiydi.
Aniden çalan telefonun sesi bütün evi doldurduğunda kalkmaya tenezzül etmedi. Telefon birkaç kez daha çaldı ancak yine yerinden kıpırdamadı. Sonunda 10. kez garip melodi evi doldurduğunda hızla yerinden kalktı ve odasından çıkarak askıdaki paltosunun cebinden telefonunu çıkardı ve kulağına dayadı.
"Kimsiniz?" Ekrana bakmadığı için kimin aradığını bilmiyordu ancak zaten telefonunda kayıtlı olup arayacak kişiler bu sorusunu garipsemezdi.
"ALEXİS!" Telefondan çıkan ve çığlığa benzeyen ses yüzünden telefonu kendinden uzaklaştırdı.
"Evet, benim." Ne olur ne olmaz diye telefonu kendinden biraz daha uzaklaştırdıktan sonra karşı taraftan ses gelmesini bekledi.
"DAVAN SONUÇLANDI! A-" Birkaç hışırtı duyuldu, telefon Hange'den uzaklaşmış gibiydi.
"Oi velet bağırmayı kes! İyi günler dedektif." Alexis, Levi'ın sesini duyar duymaz sanki buz dolu bir havuza düşmüş gibi hissetti.
"İyi günler efendim."
"Davanın sizin adınıza olumlu sonuçlandığını haber vermek için aradık." Hange, Alexis'in duyabileceği şekilde fısıldadı. "İki resmi buzdolabının telefon konuşmasını dinliyoruz kaş adam."
"Teşekkürler efendim." 26 saniye kadar kimse konuşmadı. Erwin telefonu Levi'ın evinden aldı.
"Merhaba Alexis. Birlikte içki falan içsek mi demiştik?"
"Tabii, olur. Nerde?"
"Büroya çok yakın bir bar var, oraya gidelim diyorduk."
"Çok iyi. Ne zaman?"
"Bu akşam sekiz gibi boş musun?"
"Boşum."
"Anlaştık o zaman. Akşama görüşürüz."
"Anlaştık."
***
Hava çoktan kararmıştı. Karakolun hemen önünde kahverengi paltosuyla duran siyah saçlı kadın üzerindekilere daha sıkı sarıldı. Karanlık havada parıldayan mavi ve yeşil karışımı gözleri etrafı birkaç kez taradıktan sonra tekrar telefonuna baktı. Saat 07.54...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölülerle Konuşmak
FanfictionTemel aot olay örgüsüyle alakası yoktur. /Levi x Okuyucu/