Gece yarısına yaklaştığında yaşı tutmayan bireyler hariç neredeyse herkes sarhoş olmuştu. Henüz reşit olmayanlar parkta oturuyor ya da oynuyor, reşit olanlar ise içiyordu. Hange ve Erwin çok sarhoş değildi ancak Alexis ve Levi biraz fazla kaçırmışlardı.
"Ben her konuda iyiyimdir." Kimse bir şey söylemeyince devam etti. "Her konuda iyi olmadığımı mı düşünüyorsunuz? Biliyor musunuz umurumda değil." Önündeki bardağa uzandığı sırada Hange ondan önce davrandı.
"Yeter artık Alexi, daha fazla içemezsin."
"Niye?" Yerinden kalkarak bardağını almak için tepindi ancak iki saniye sonra ne yaptığını unuttu. "Biliyor musunuz ben fizikte çok iyiyimdir. İyi olmadığımı mı düşünüyorsunuz?"
Levi artık dayanamamış olacak ki cevap verdi. "Alex sen her konuda en iyisisin." İki kere hıçkırdıktan sonra devam etti. "Özellikle fizikte."
"Bakın o biliyor!" Yan taraftan şarkı sesi gelince hepsinin dikkati oraya dönmüştü. Kenny bir hoparlörden şarkı açıp dans etmeye başlamış, çoğunlukta ona katılmıştı. "Bizde dans etmeliyiz."
Erwin "Dans mı etmeliyiz?"
"Evet, ben dans etmeyi çok severim! Babam küçükken öğretmişti ama bu şarkıya uymaz." Çocuksu bir tavırla dudak büzerek kollarını birbirine kenetledi.
"Bence de dans etmeliyiz." Levi'ın ortaya attığı fikir herkesi şaşkına çevirmişti. "Hem şarkı o kadarda önemli değil, istediğimiz şekilde dans edebiliriz."
Alexis ayağa kalktı ve Levi'ın karşısına geçti. "Benimle dans et Levi." Levi kadının elini tuttu ve o da ayağa kalktı. Kenarda şaşkın gözlerle onlara bakan ikili yaşanacakların imkansızlığını tartıyordu.
İkisi dans edenlere katıldığında çalmaya başlayan slow şarkı Alexis'i sevindirdi. Bir elini Levi'ın omzuna attıktan sonra adamın elini yerleştirdi ve boşta kalan ellerini kenetledi. İçlerine işleyen şarkı kulaklarını kaplarken onları izleyenler şaşkındı. Levi dans mı ediyordu?
Mikasa hem anı ölümsüzleştirmek için hem de Levi'la dalga geçebilmek için video çekiyordu. Dans edenler azalırken kimse Levi ve Alexis'in umurunda değildi. Yüzlerine yerleştirdikleri belli belirsiz tebessüm her şeyi anlatıyordu. Birbirlerine yaklaşmaya başladıkları sırada yakındaki dağdan silah sesi geldi. İkili birbirlerinden ayrılırken küçük çocuklar büyüklerin arkasına saklanmıştı.
"O seste neydi?" Kimsenin sormaya cesaret edemediği soruyu Armin sormuştu. Sesin yakınlardan geldiği aşikardı.
"Herkes sakin olsun ve kimse kıpırdamasın." Hange karakolu aradıktan sonra silahını çıkardı. Erwin'de onu taklit ederek silahını aldığında, Levi ve Alexis durumun ciddiyetini kavrayarak ayılmaya çalıştılar. Ne yapmaya çalıştıklarını fark eden Kuchel, termostan birkaç fincan kahve verdi. Yeterince ayıldıklarında onlarda silahlarını çıkarıp sivillerin etrafına dizildiler. Ortam yeterince gergin değilmiş gibi tekrar o inleme sesi duyuldu.
Birisini vurmalı mıyım?
ALHAlexis kimseyi korkutmamak için sesini çıkarmadı ancak artık daha tetikteydi.
"Anne, korkuyorum." Historia, bayan Arlert'e daha çok sarılarak ağlamaya başladı. Tekrar bildirim geldiğinde Alexis telefonunun sesini çoktan kapatmıştı.
Çocuklar çok sinir bozucu.
ALHKadın aniden gelen dürtüyle kıza baktı: ağlaması neredeyse dinmişti ve biraz önündeki abisi Armin'e sarılmıştı. İkisinin de önü kapalı olmadığından eğer ateş edilirse yapılabilecek en iyi şey önlerine atlamaktı. Mesajları atan kişinin onları çok yakından izlediği düşünülürse bunun için pek zamanı yok gibiydi. Ayrıca diğerlerine haber verirse ve panik ortamı oluşursa, silahlı adam daha çok kişiyi hedef alabilirdi. Birkaç adım sola giderek önlerini kapattı ve birkaç saniye sonra telefonu tekrar titredi.
Hayatını neden bir zavallı için riske atıyorsun?
ALHCevabını eylemi yapan kişinin bile bilmediği bir soru soruyordu.
Çünkü öyle yapmak istiyorum.
LHÖyle olsun o zaman.
Merak etme seni öldürmeyeceğim,
ama yine de söz vermiyorum.
ALHTelefonunu kapatıp iç cebine yerleştirdi ve iki kardeşin önünü iyice kapadı.
Ölmekten korkmuyorum ama bunu yapmam gerekiyormuş gibi hissediyorum.
On bir saniye sonra bir silah sesi daha duyuldu ama bu sefer havaya ateş edilen boş atış değildi, dedektif Alexis Light Black'e gelen gayet isabetli bir atıştı.
Bu yara beni öldürebilir, şimdi ne yapacağım? Atışın mesafesine ve kurşunun boyutuna bakarsak delip geçmedi, yani arkaya doğru düşmek en doğrusu olacaktır. Ama arkamdaki çocuklar için travma olabilir. Dayanabildiğim kadar dayanıp arkaya doğru düşebilir miyim?
Vücut birkaç kez sendelendikten sonra arkadaşları yanına koştu. Alexis'in sırtı yerle kavuşacağı sırada Levi onu tutup dizine yatırdı. Aileler çocuklarının gözlerini kapatırken Erwin yetkili birilerini aramaya çalışıyordu.
"Alex, Alex! Sakın gözlerini kapatma." Levi'ın Alexis'i uyanık tutma çabaları işe yaramıyordu.
Hange "Seni duyamaz Levi, şoka giriyor." Sakin kalmaya çalışsa da titreyen sesinden çok korktuğu belliydi.
"Ne yapabiliriz?" Hange, Levi'ın boynundaki atkıyı aldı ve yaraya bastırdı.
"Bunu sabit tut ve sakın bırakma." Levi yaraya baskı uygularken diğer yandan kadınla konuşmaya çalışıyordu.
Yaklaşık on dakika içerisinde gelen ambulans rahatlamalarını sağlamıştı. Üçü de ne kadar gitmek istese de dedektif olduklarından olay yerinde kalmalılardı. Kuchel ve Kenny onların yerine gitti ve herhangi bir gelişmeyi haber edeceklerine söz verdiler.
***
"Vurulmadan önce yerini değiştirdi." Erwin o sırada ona en yakın kişi olduğundan bunu fark etmişti. "Birkaç kez telefonuna baktıktan sonra birisine mesaj attı ve telefonunu iç cebine koydu." Levi'ın kaşları havalandı.
"Telefonunu büroda unutmuştu ve birisine mesaj atmak için telefonumu istemişti." Adam telefonunu çıkardı ve kendisinin bile bakmadığı mesajı ilk önce arkadaşlarına gösterdi.
Vatikan akikleri, Holmes.
LH
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölülerle Konuşmak
FanfictionTemel aot olay örgüsüyle alakası yoktur. /Levi x Okuyucu/