five

1.6K 113 31
                                        


Dolapta bulduğum beyaz boğazlı kazağı üzerime geçirdim ve hızla düzelttim birbirine giren saçlarımı.

Bakışlarım saate kaydığında dokuza yalnızca beş dakika kaldığını gördüm. Güne erken başlamıştık.

O düzenli bir adamdı. Belli kurallar koymuştu ve onlara uygun yaşıyordu. Burada kaldığım süre boyunca bende kurallarına uyum sağlayacak, belki de onları kendi kurallarım gibi benimseyecektim.

Derin bir nefes verdim ve odadan çıktım. Kapıyı arkamdan kapattım, merdivenlere adımladım.

Aşağıya indiğimde kurulan kahvaltı sofrasını görmüştüm. Çatal bıçak dizen Ryujin'i gördüğümde hafifçe gülümsedim. "Günaydın."

Bakışlarımız buluştuğunda "günaydın bay Byun." Diye mırıldandı. Yaklaştım, "yaşlarımızın yakın olduğuna eminim. Bir tek senin yanında biraz rahat hissediyorum kendimi, bana bay Byun demesen?"

Tam cevap vereceği sırada bakışları arkama kaydı. Bakışları hızla ciddileşirken "günaydın bay Park" Dedi güçlü çıkan sesiyle.

"Günaydın." Diye mırıldandı Chanyeol. Ryujin hızla yanımdan uzaklaşırken yerine oturmuştu. Dün akşam yemekte oturduğum yere oturdum yeninden.

O masanın başında otururken ben hemen sağ yanındaydım.

"Bu sabah uyanabilmişsin." Hafifçe gülümsedim. "Uyum sağlamaya çalışıyorum." Bakışları saate kaydı, bir dakika daha vardı henüz. Yeniden bana döndü. "Açık konuşacağım, bu anlaşmayı kabul ettikten sonra yeniden düşündüğüm de senin söz dinlemez biri olacağını sanmıştım. Bakışların bile yaramaz olduğunu bağırıyor resmen."

Hafifçe yaklaştı. "Söylesene, samimi misin?"

Yutkundum. "Siz de acımasız bir adam olduğunuzu söylüyorsunuz ama bana iyi davranıyor, nasıl olduğumla ilgileniyorsunuz. Gerçek yüzler hemen meydana çıkmaz, değil mi?"

Başını hafifçe salladı. Uzandı ve kahvesinden içti. "Bu konuda haklısın. Gerçek yüzler, her zaman sonrasında ortaya çıkar."

Kahvaltısını etmeye başladığında bende ona uyum sağladım ve sessizliği seçtim. Yirmi dakika süren sessiz kahvaltının sonunda çubuklarını masaya bıraktı ve bana döndü.

"Sen beni biraz yanlış anlamışsın." Dedi, bakışlarımı tabaktan kaldırdığımda göz göze geldiğim kişi dün benim odamdaki kişiyle aynı bakmıyordu.

Bakışları neden bir anda böylesine soğumuştu?

"Neyi?" Diye sordum yalnızca. "İyi davranmıyordum. Yalnızca kazancım olan şeyleri güvende tutmak isterim." Ayağa kalktı. "Üstelik sen buna iyilik diyorsan, hiç iyilik görmemişsin demektir."

Zorlukla yutkundum. Neden bir anda böyle davranıyordu? "Ben-" "sen bugün anneni görmeye gideceksin. Bir yerde yatılı olarak çalışmaya başladığını anlat yalnızca. Gerisini ben halledeceğim."

Başımı sallamakla yetindim yalnızca. O da bir şey demedi ve geniş salondan çıktı. Arkasından derin bir nefes verdim ve ağrımaya başlayan başımı ovdum sinirle.

Dengesizin tekiydi ve ben aşırı geriliyordum. Gözlerimi devirdim. "Ne dedim sanki?"

Çubuklarımı sertçe bıraktım masaya. İnsanda yemek yiyecek iştah bırakmamıştı.

Ayağa kalktım ve mutfağa ilerledim. "Bayan Kim, ben hastaneye gideceğim." Kadın hızla döndü bana. "Bir saniye bay Byun." Uzandı ve telefonu aldı eline. Birini aradı ve bir kaç saniye açmasını bekledi.

"Bay Byun hastaneye gideceğini söylüyor. Bay Park sana bunun hakkında bir şey dedi mi?" Bir kaç saniye sessiz kaldı. "Anladım tamam, ileteceğim."

Captive/ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin