Baekhyun titrek adımlar atıyor, gecenin karanlığında ilerliyordu. Kaşından süzülen kan yanağına doğru akmıştı. Dudağı gerçekten acıyordu. Son bir çaresi kalmıştı. Artık saklanmaktan bıkmıştı.
Bu halde son çaresine gidiyordu.
Üstelik artık saklanmakta fayda etmiyordu. Onları bulmuştu. Annesi iyi değildi, hastanedeydi. Korku içinde onu orada bırakmış buraya kadar gelmişti.
Patronu, Bay Park. Bilinenin aksine temiz biri değildi. Sıradan bir şarap üreticisi olmadığını biliyordu.
Adını çokça duyduğu kişiydi aynı zamanda. Kiralık katil veya tefeci? Tam olarak ne olduğunu kestiremiyordu ama eli kolu uzundu.
Genellikle çaresiz insanlar onu bulurdu. Para karşılığında isteklerini yerine getirirdi Loey.
Evet Loey, onun kullandığı bu ikinci isim yaşadığı mahallede çokça biliniyordu. Çok iyi bir gelirleri yoktu çünkü yıllarca yer değiştirmek zorunda kalmışlardı.
Kenar mahallelerde böyle adamların adı çokça duyulurdu.
Titreyen bedeni bay Park'ın lüks evinin önünde durdu. Buraya gelmişti çünkü yardıma ihtiyacı vardı. Yıllarıdır polis hiç bir şey yapamamış, onları koruyamamıştı.
Kapıda duran güvenlik Baekhyun'u fark ettiğinde Baekhyun sertçe yutkundu. Bir kaç kez buraya gelmişti, Bay Park'ın şarap imalathanesinde çalışıyordu çünkü.
Gülümsemeye çalıştı ama ne yüzündeki yeni açılmış yaralar ne de göz yaşları buna izin vermedi.
"Bay Park'ı görebilir miyim?" Adamın kafası karışmış gibiydi. Baekhyun'u daha önce gördüğünü anımsıyordu ama bay Park ona birinin buraya geleceğinin haberini önceden vermemişti.
"Onunla görüşmek için randevun var mı?" Baekhyun başını olumsuzca salladı. "Yardıma ihtiyacım var. İmalathanede çalışıyorum, kısacık görüşeceğim. Lütfen sorun en azından."
Adam derin bir nefes verdi. Karşısındaki çocuk gerçekten iyi görünmüyordu.
Telefonunu çıkardı. Bay Park'ı aramaya başladı. Normalde bu saatte buraya gelen kişilerin randevusu olurdu. "Efendim?" Diye cevapladı Chanyeol çalan telefonunu.
"Bay Park, biri sizinle görüşmek istiyor. Yardıma ihtiyacı olduğunu söyledi. İmalathanede çalışıyor, daha önce buraya gelmişti." Chanyeol'un kaşları havalandı. İmalathanede çalışan birinin ondan ne gibi bir isteği olabilirdi ki?
Orası tüm hayatının dışındaydı. Göstermelikti.
"İsmi ne?" Diye sordu saniyeler sonra. Adam aynı soruyu Baekhyun'a sordu hızla. Baekhyun güçlü çıkarmaya çalıştığı sesiyle cevapladı. "Byun Baekhyun. Ne olur efendim, yalnızca bir şey konuşmam gerek."
Chanyeol derin bir nefes verdiği sırada anımsadı. Onu görmüştü, işte bir kaç aydır çalıştığını biliyordu. Genç bir çocuktu. Güzeldi.
Dikkatini çekmişti.
"Gelsin." Diye mırıldandı ve kapadı telefonu. Koltukta iyice yayıldı ve içkisini içmeye devam etti. Rahatını bozmayacaktı.
Bir kaç dakika içinde yüz yüze geldiler. Baekhyun titreyen adımlarla girdi geniş salona. Rahat koltuğun üzerinde oturan adama baktı.
Adam onun yüzündeki yaraları inceledi ifadesiz yüzüyle. "Neden buradasın?" Diye sordu. Ama sesi oldukça ilgisiz çıkmıştı.
Baekhyun yutkundu.
"Yardım istemek için." Diye mırıldandı. Bir kaç adım daha attı ve yaklaştı. "Bir kaç gün önce kulak misafiri oldum konuştuklarınıza. Sizi tanıyorum, diğer hayatınızı biliyorum. Benim mahallemde yardım ettiğiniz bir kişi var hatta."
Chanyeol yavaşça ayağa kalktı. Yaklaştı karşısındaki çocuğa. "Sen ne demeye çalışıyorsun?" Diye sordu anlamamazlıktan gelerek.
Baekhyun yutkundu. "Loey'den yardım istemeye geldim." Dedi Baekhyun cesaretle gözlerinin içine bakarken.
Chanyeol çocuğun cesareti ile bir kaç salise duraksadı. Karşısına geçmiş açıkça Loey olduğunu bildiğini söylüyordu.
Ya gerçekten çaresizdi yada aptal.
"Peşimde, annemle peşimizde yıllardı biri var. Babam, eski asker. Takıntılı manyağın teki. Yıllarıdır kaçıyoruz, saklanıyoruz. Polis onu yakalayamıyor, saklanmada çok iyi."
Chanyeol'un kaşları çatıldı. "Babanı ortadan kaldırmamı mı istiyorsun?" Baekhyun yutkundu. "Annem yaralı. Onu elinden zor kurtardım. Beni bu hale getirdi. O hayatta olduğu sürece özgür olamayacağım. Olamayacağız. Yaşamak istiyorum yalnızca."
Bakışları yere düştü. "Param yok. İmalathanede çalışıyorum, yıllarca ev değiştirdik tüm para evlere gitti her seferinde."
Chanyeol yeniden kendini koltuğa bıraktı. "Karşılıksız iş yapmam." Baekhyun bunu biliyordu. O yüzden elinde kalan son şeyi vermeye hazırdı karşısındaki adama.
Elindeki bir tek bedeni kalmıştı. Bu kendini ucuz hissettiriyordu ama mecburdu. Kabul ederse, tek yol buydu.
"Karşılığında verebileceğim tek bir şeyim var yalnızca." Diye mırıldandı.
"Senden tek istediğim şey annemi ve beni kurtarman. Param yok, yalnızca bedenim var. Bana bedenim karşılığında özgürlüğümü verebilir misin?"
Merhaba~ fazlaca yaş farkı bulunuyor, aşırı olmasa da kan ve şiddet sahnesi olacaktır. Lütfen buna göre başlayın ve devam edin. Bu fic için heyecanlıyım~ umarım beğenirsiniz.
Eski yazıyı kaldırmıyorum çünkü yeni düzenlememden sonra biraz daha şiddet sahnesi eklemeyi düşünüyorum fice :) ve tabii başka şeyler de. Captive'ı yeniden yazıp düzenliyor olmak garip hissettiriyor, özlemişim 🧚💖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Captive/Chanbaek
Fanfiction"Senden tek istediğim şey annemi ve beni kurtarman. Param yok, yalnızca bedenim var. Bana bedenim karşılığında özgürlüğümü verebilir misin?"