Yazarın anlatımından
Chanyeol uzun zamandır ertelediği bir toplantıdaydı. Kafası dağınık olduğu için işleriyle pek ilgilenememişti bu aralar.
Son hız geri dönmesi gerekiyordu. İş beklemezdi. Jongin işine eski özeni göstermeye başlamıştı ama o günden bu yana konuşmuyorlardı.
Jongin'in yüzü yoktu bir şey demeye. Chanyeol ise sürekli erteleyip duruyordu olacakları.
Titreyen telefonuyla bakışlarını konuşan yaşlı adamdan ayırdı. Kulakları hala o adamdayken bakışları atılan mesajda gezindi.
Chen'in yazmış olduğu şeyler her bir saniye sinirini biraz daha arttırken titrek bir nefes çekti içine. Baekhyun, yine kurallarından birinin üzerinden geçmişti bir bayloz gibi.
Yolda karşılaştığı eski bir arkadaşıyla kafeye girmiş ve kahve içiyormuş. Ben Chen'i onun yanında öylece dursun diye mi gönderiyordum?
Kurallarımın katı olduğunu bir türlü anlamamıştı Baekhyun. Onun güzellikle anlatmayacağını fark ettiğimde parmaklarım hızla gezindi telefonun ekranında.
Chen'e eve dönmesini söyledim. Ve diğer adamların da onu uzaktan izlemesini ve kendini asla belli etmemesini.
Edeni kovacağımı da güzel bir dille ekledim sonuna.
Etrafında benim koruma çemberim olmadan ne yapacaktı bakalım benim küçük Baekhyun'um? Yaşayıp, görecektik.
/////////////////
Baekhyun'un anlatımından
Bakışlarım etrafta gezinirken titrek bir nefes verdim. Hiç kimse yoktu. Lucas ile konuşurken fark etmemiştim Chen'in yanımdan ayrıldığını.
Nereye gitmişti? Bir sorun mu vardı? Chanyeol'u aramıştım ama aramam cevapsız kalmıştı.
Chen de açmıyordu telefonumu. Bir şey olmuş olmalıydı. Geçen gün markla yaşanan şeyden sonra Chanyeol beni yalnız bırakmazdı ki.
Bakışlarım amvnin önünden geçip giden taksileri buldu. Yanımda fazla para yoktu. Eve kadar yeter miydi ki?
Başka bir seçeneğim yoktu. O yüzden duran araca bindim ve aklımdaki adresi söyledim. Yaklaşık yirmi dakikalık yol bittiğinde bakışlarım taksi metreye düştü. Cüzdanımdaki son parayı taksiye verdim ve hızla indim taksiden.
Hava kararmak üzereydi. Aradıktan sonra bir süre beklemiştim ama gelen giden olmayınca eve dönmeye karar vermiştim.
Saat ondan epey ilerlemişti.
Bahçe kapısını açtım ve hızlı adımlarla girdim içeri. Kapının yanında duran bedeni gördüğümde yorgun bir nefes verdim. Chenin yanına geldiğimde bakışlarımı yüzüne diktim.
"Neden buradasın? Chanyeol iyi mi?" Aklımdakini hemen sorduğumda boğazını temizledi. "sizi içeride bekliyor bay Byun." Diye cevapladı beni yalnızca.
Gözlerimi devirdim ama içimdeki endişeye dur diyemiyordum. Kapıyı açan Chen ile hızlı adımlarla girdim içeri. Geniş salonda oturan ve akşam yemeğini rahatça yiyen adamı gördüğümde duraksadım.
Hiç bir şey olmamış mıydı?
Neden beni yalnız bırakmıştı o zaman?
"Chanyeol." Mırıldanmam ile bakışlarını yemeğinden kalırdı. "Geciktin." Diye mırıldandı o da benim gibi. Sesi buz gibiydi.
"Seni aradım. Neden cevaplamadın?" Sorum netti. Bakışları bakışlarımı buldu. "Açmak istemedim." Dedi aynı ses tonuyla.
Gözlerimi kapadım sinirle. "Açmak istemedin. Adamları da canın istediği için mi eve çağırdın peki?" Gülümsedi. Ama sinirliydi, belli oluyordu.
"Aynen öyle oldu. Canımızın istediği gibi davranmak normal değil mi Baekhyun? Söylesene. Sende benim tüm kurallarıma rağmen canının istediğini yapmıyor musun?"
Kaşlarım çatıldı. "Ne kuralından bahsediyorsun?" Bir anda ayağa kalktı. "İmzaladığın o anlaşmadaki sikik kurallardan bahsediyorum! Bana verdiğin haklarından bahsediyorum mesela. Anlaşmada uyman gereken yerlere uymazsan bende uymam Baekhyun. Seni korumam. Anneni korumam o sikik babanı bulmam anladın mı beni?"
Bağırışı ile irkilmeme engel olamadım. Ellerimi yumruk yaptım. Korkuyordum. Lucas ile konuşmama mı sinirlenmişti? Bu kadar abartacağını düşünmemiştim ki ben.
Çocukluk arkadaşım ile görüşmüştüm yalnızca. Üstelik, ondan bahsetmiştim Lucas'a. Hayatımda olduğundan söz etmiştim.
Uzun zamandır aramızda geçmiyordu anlaşmanın konusu. Unutmuş muydum? Ne ara bu kadar aklımdan çıkmıştı burada olma nedenim?
"Annemi de beni bıraktığın gibi yalnız mı bıraktın?" Diye sordum korkuyla. Gözlerimin dolmasına engel olamadım. "Çocukluk arkadaşımla kahve içtim diye mi yaptın bunu?"
Sinirle ilerledim ve sertçe vurdum göğsüne. "Benden bıkana kadar yatağına gireceğime dair imzaladım ben o anlaşmayı. Senin kölen değilim. Sürtüğün olabilirim belki ama kölen değilim anladın mı beni? Korkma. Kimsenin altına girmedim. Sadece bir kahveydi! Ama hatırlattığın için teşekkür ederim. Bana o kadar iyi davrandın ki, buradaki yerimi unuttum. Çok iyi hatırladım bay Park. Emin olun çok iyi hatırladım."
Arkamı döndüğümde sertçe tuttu kolumu. "Tek bir adım dahi atma." Dişlerimi sertçe bastırdım birbirine. Gözlerimden süzülen yaşlara engel olamıyordum. Neden bana bu kadar kötü hissettirmişti ki?
O kurallar benim kırılan kalbimden daha mı değerliydi?
"Sana hiç bir zaman sürtük olduğunu söylemedim." Yutkundum. "O sikik kuralları hatırlatıp anlaşmayı yüzüme vurduğun her an, hissettiriyorsun. Söylemene gerek yok."
Kolumu kurtardım tutuşundan. "Annemin yanına gitmek istiyorum. Bu gece, orada kalmama izin verir misin?" Tüm bu olanlardan sonra ondan izin istemek canımı acıtıyordu.
Çıkıp gitsem, her şeyi siktir edip hayatımdan çıkıp gidebilirdi. Eski kabusuma geri dönemezdim. Annemi yeniden böyle bir tehlikeye atamazdım.
"Gidersen, aramızdaki uzaklık büyür." Diye cevapladı beni bana bir adım atarken. Çenemde hissettiğim tutuş ile bakışlarımı kaldırdım yerden. Bakışları kızaran ve yaşlar akan gözlerimi buldu.
Gözlerindeki ifadeler çok farklıydı.
"Kıskandım." Diye mırıldandı bir anda. Titrek bir nefes çekti içine. "Burnun sürtsün istedim. Kork, bir daha kuralların dışına çıkma. Bir daha, gülüşünü benden başka biri öyle yakından görmesin."
Elimden tuttu ve aramızdaki tüm mesafeyi kapattı. İyice çekti beni kendine. Dudaklarım aralandı ama hiç bir şey diyemedim.
"Eski nişanlımı da bu sayede tanıdım ben Baekhyun. Evlenmek üzereyken çekip gitti. Hayatımı kaldıramadığını söyledi. Kendime bir söz verdim ama o sözü seninle bozdum ben. Yeniden hayatıma yatağıma birini aldım. Sonunu biliyordum bile bile yaptım. Sana tutulacağımı ilk günden biliyordum ama engel olamadım kendime."
Bir adım geri çekildi. Tuttuğu elimi bıraktı. Arkasında bıraktığı sıcaklık hızla soğumaya başladı.
"Eğer hayatımdan gitmek istiyorsan, sana ağır geliyorsa şimdi git annenin yanına. Söz veriyorum, babanı bulacağım. Ortadan kaldırana kadar da sizi koruyacağım. Ama eğer gitmez kalırsan."
Titrek bir nefes verdim. "kalırsam?" "Kalırsan, seni severim Baekhyun. Hayatımın merkezine koyarım. Kalbime alırım. Anlaşma olmaz ama kurallarımı ortadan kaldıramam. Kıskancım, başkasına gülümsediği görmek bile sinir eder beni. Daha küçüksün biliyorum. İstemezsen anlarım. Sana başka bir hayat çizmende yardım ederim."
Yavaşça uzattı elini.
"Kararını söyle bana. Elimi, tutacak mısın Hyun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Captive/Chanbaek
Fanfiction"Senden tek istediğim şey annemi ve beni kurtarman. Param yok, yalnızca bedenim var. Bana bedenim karşılığında özgürlüğümü verebilir misin?"