twenty two

723 71 25
                                    

Yazarın anlatımından

Baekhyun çok endişeliydi. Chanyeol bayılır bayılmaz içeri koşmuş ve odadan yeni çıkmış olan Taeyong'u durdurmuştu bağırarak.

Taeyong'un da yardımı ile taşımıştık onu içerideki koltuğa. Taeyong hızlı adımlarla dışarı çıkarken revirden birini getireceğini söylemişti.

Baekhyun hala bilinci yerinde olmayan Chanyeol'un başında diz çöktü. Kalbi endişeyle atıyordu.

Chanyeol kötü bir şey mi öğrenmişti? Gözleri neden dolu doluydu?

Birine bir şey mi olmuştu? Kafası karmakarışıktı Baekhyun'un.

Taeyong yanında iki genç kadın ile içeri girdiğinde yavaşça geri çekildi. Chanyeol'un tansiyonuna baktılar, tansiyonu yüksek çıkmıştı.

Hastanelik bir şey olmadığını düşündüklerini söylediklerinde Taeyong gitmelerini söyledi. Onunla yalnız kaldığımızda temizledi boğazını Baekhyun.

"Ona bir şey mi söylediniz? Gözleri, doluydu yanıma geldiğinde." İç çekti Taeyong. "Bunu size anlatamam bay Byun. Bay Park uyandığında sizinle paylaşmak isterse paylaşır."

"Bir ihtiyacınız olursa Bay Park'ın sekreterinden isteyin. Ve bay Park kendine geldiğinde lütfen bana haber verin. İyi günler."

Hızla odadan ayrıldığında titrek bir nefes verdi Baekhyun Taeyong'un ardından. Chanyeol'un yattığı koltuğun yanına sandalyeyi çekti ve oturdu hızla.

Çok gerilmişti ve Chanyeol uyanmadan kolay kolay kendine gelemezdi

Dakikalar hızla geçerken Chanyeol ağrıyan başını hisetti. Eli başına giderken boğukça inledi. "Chanyeol." Baekhyun'un naif sesi kulaklarına dolduğunda derin bir nefes verdi Chanyeol.

Bayılmadan önce öğrendiği her şey bir bir aklına dolarken sinirli bir nefes bıraktı havaya.

Hızla doğruldu. Dönen başını umursamadı ve kalktı ayağa. Baekhyun hızla tuttu kolunu. "Chanyeol ne oldu? Neyin var?"

Chanyeol'un öfke dolu gözlerine baktı Baekhyun. Elleri yanaklarını buldu. "Anlatmayacak mısın bana?"

Chanyeol yenilmişlik ile kapadı gözlerini. Baekhyun'a ihtiyacı vardı. Ama şimdi değildi. Önce hesap sorması gerekiyordu.

Sonrasında Baekhyun'un kolları arasında sakinleşebilirdi.

"Chen seni eve bıraksın. Benim işim var." Yanaklarındaki elleri tuttu ve indirdi yavaşça. "Anlatacağım. Eve gelince tamam mı?"

Baekhyun sordu. "İyi olacak mısın?" Gülümsedi Chanyeol. "Sen yanımda olduğun sürece iyiyim ben. Sadece, sormam gereken bir hesap var Baekhyun. Beni evimizde bekle olur mu?"

Baekhyun başını salladı. "Peki tamam. Dikkatli ol." Yaklaştı ve küçük bir öpücük verdi dudaklarına. "Seni bekliyor olacağım."

Chanyeol Taeyong'un adını seslendi. "Chen'in yanına götür onu. Eve bırakamasını söyle ve geri gel. Seninle işimiz var."

Taeyong hızla salladı başını. Baekhyun ile şirketin çıkışına geldiklerinde Baekhyun "ben arabayı biliyorum, sen dönebilirsin." Dedi.

Taeyong ikilemde kalsa da kabul etti ve hızla ilerledi merdivenlere. Aklı hala Chanyeol'daydı.

Baekhyun gördüğü siyah arabaya ilerledi ve bindi hızla.

///////////////////////

Yazarın anlatımından

Chanyeol hızla çıktı şirketten. Taeyong'a tasis edilen arabaya bindiğinde hızla çıkarttı telefonunu.

Jongin'i aradı ve beklemeye başladı. Araması cevapladığında sıktı yumruğunu. "Efendim Chan?" "Neredesin?"

Captive/ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin