Chanyeol'un anlatımından
Karşımdaki titreyen bedene bakıyordum. Bakışlarımdan hiç bir şey anlamadığını biliyordum. Hala korkuyordu. En azından aptal değildi, yalnızca çaresizdi.
Onu bu hale babası getirmiş olmalıydı. Ama sürekli annesinden bahsetmişti. Gerçekten annesini korumak istiyordu.
Başım kalabalıktı. Şimdi bir askerle uğraşmak, gerçekten istemeyeceğim bir şeydi.
Dudaklarım benden izinsizce aralandı. "Sana neden inanayım?" Bu sorumu beklemiyor olmalıydı. "Nasıl yani?" Diye sordu şaşırarak.
Çok iyi bir oyuncu da olabilirdi. Peşimde birilerinin olduğunu biliyordum. Her zaman basit kişileri ortadan kaldırmazdım. İntikamla yanıp tutuşan düşmanlarımın varlığından haberdardım.
Onlardan birinin planı olabilirdi. Yavaşça ayağa kalktım. Bitmiş olan kadehimi yeniledim. "Üstelik bunun bir oyun olmadığını varsaysam bile, kriterlerim yüksektir."
Bakışlarımız buluştu. Bakışlarında bir çok duygu vardı. Hiç birini gizlemiyordu. Ya ona inanmamı istiyordu ya da gerçekten yorgundu.
"Karşılayabilir misin?" Yutkundu. "Elimden geleni yaparım." Tek diyeceği bu muydu? Diğerleri gibi yalvarmaya devam etmeyecek gibi duruyordu.
Yaklaştım ve yüzüne yakından baktım. Gerçekten hırpalanmıştı. Fazlaca ağlamış gibiydi, gözleri kızarmıştı. Bakışlarım dudaklarına indi.
Dudakları onu çocuksu gösteriyordu. Ağladığı için şişmiş ve kızarmıştı. Tatlı birine benziyordu. Normalde yatağıma işini bilen seksi insanları alırdım.
Parası olmadığı belliydi, tek yolu buydu. Kabul etmezsem ve dedikleri gerçekse bir kaç haftaya ya annesi ölürdü yada ikisi de.
Dilimi ağırca gezdirdim alt dudağımda. "Kaç yaşındasın?" Yutkundu. "yirmi iki." Hafifçe gülümsedim. "Otuz iki yaşında olduğumu umarım biliyorsundur."
Gözleri hafifçe büyüdü. "Otuz iki, durmuyorsunuz." Yavaşça içkimden bir yudum daha aldım. "Baban hakkında tüm bildiklerin lazım. Ona göre bir borç çıkartmam ve ona göre anlaşma hazırlatmam gerek."
Gözleri bu kez sevinçle büyüdü. "Yardım edeceksiniz. Tanrım, gerçekten teşekkür ederim." Kendimi koltuğa yeniden bıraktım. "Teşekkür edilecek bir şey yapmadım ve yapmayı da düşünmüyorum. Her şey karşılıklı. Babanın eski asker olduğunu söyledin bu bile meblağı arttırır."
Elindeki kadehi sehpaya bıraktım ve yeniden arkama yaslandım. "Büyük ihtimalle ben sıkılına kadar benimle olmaya devam etmek zorunda kalacaksın. Bunu göze alıyor musun?"
Başını olumluca salladı. "Alıyorum." Derin bir nefes verdim ve hızla seslendim. "Chen buraya gel!" Hızlı adımlarla içeri girdi yakın korumalarımdan biri.
"O sana yeni işin detaylarını anlatacak. Anlaşma koşullarını belirle ve bir anlaşma hazırla." Başını olumluca salladı. "Emredersiniz bay Park." Tam gidecekleri sırada durdurdum ikisini de.
"Bu arada, yüzüne pansuman yapılsın." Bakışlarım zemine düştü. İki damla kan vardı.
"Evimi kirletiyor."
'''''''''''''''''''''''''''''''''''''
Baekhyun'un anlatımından
Karşımdaki adam hızla bitirdi yazdıklarını. "Pansumandan sonra onunla birlikte salona gelirsin yeniden." Başımı hafifçe salladım. "Tamam." Diye cevapladım.
İçimde küçük bir korku vardı. Evet kabul etmişti ama bana neler yapacaktı? Yağmurdan kaçarken doluya tutulmuş olabilir miydim?
Başımı olumsuzca salladım. Olamazdım, her ihtimal babamdan iyiydi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Captive/Chanbaek
Fanfiction"Senden tek istediğim şey annemi ve beni kurtarman. Param yok, yalnızca bedenim var. Bana bedenim karşılığında özgürlüğümü verebilir misin?"