seven

1.3K 100 23
                                        

Hızlı adımlarla aşağıya inerken bir kaç dakika geç kaldığımın farkındaydım. Hızımı yavaşlatan Chanyeol'un sesi olmuştu. "Yavaş in Baekhyun!"

Gülümsedim ve sözüne uyarak dikkatlice indim aşağıya. Çoktan masadaki yerini almıştı. Önündeki tabağını hazırlamaya da başlamıştı.

Üzerindeki takım elbise gerçekten güzel görünüyordu. Düzenli ve şık bir adamdı.

Gülümsedim "günaydın." Bakışlarını tabağından kalırdı. "Günaydın uykucu."

Bakışlarım saate kaydı. "Yalnızca dört dakika." Diye mırıldandım sandalyeme otururken. Yüzünde küçük bir gülümseme vardı onunda. "Dakikalar önemli değil, koşma bir daha."

Başımı hafifçe salladım ve tabağıma dolu masadan bir şeyler aldım.

"Bugün bir şeyler yapacak mısın?" Diye sordu saniyeler sonra. Derin bir nefes verdim. "bilmem, aklımda bir şey yok."

Bakışlarını üzerimde gezdirdi. "Senin için Chen'e kart bıraktım. Alışverişe çıkın bugün, kendi zevkine uygun şeyler al kendine. Ben aldırmıştım ama zorunda kaldığın için giyinme."

Bakışlarım üzerimdeki kazağa gitti. Gök mavisi balıkçı yaka bir kazaktı. "Bunlar da güzeller. Kim almışsa, zevkimiz benziyor."

"Chen seçmişti onları da. Birlikte çıkarsınız işte alışverişe. Çok geç kalmama şartıyla ama." Gülümsedim büyükçe. "Teşekkür ederim."

Bakışlarını bir şey demeden yemeğine çevirdi ve kahvaltı etmeye devam ettik. Kahvaltımız yaklaşık yirmi dakika sürereken yavaşça kalktı ayağa.

Ceketini düzeltti ve bir anda bana doğru eğildi. Dudakları dudaklarımı kavradığında gözlerim şaşkınlıkla büyümüştü.

Uzun bir öpücük değildi ama tüm vücudum buna tepki vermişti. Elim ensesine giderken hızla karşılık vermiştim.

Yavaşça ayrıldığında "dikkatli ol." Diye mırıldandı. Yutkundum. "Sen de." Hızla doğruldu ve hiç bir şey olmamış gibi hızlı adımlarla terk etti salonu.

Arkasından alev alan yanaklarıyla bakan bir ben bırakmıştı...bu adam gerçekten dengesiz ve ateşliydi.

\\\\\\\\\\\\\\\\\

"Bay Byun dönsek mi artık?" Arkamdan seslenen Chen'e aldırmadan bakışlarımın çarptığı mağazaya doğru ilerliyordum. "Son bir tane!" Diye seslendim bende ona. Bir kaç adım gerimde kalmıştı, torbalar ağır olmalıydı.

Taşımak istemiştim buna izin vermemişti. Ben ne yapabilirdim ki?

"Lütfen yavaş olun. Sizinle yan yana yürümem gerek." Dedikleri ile onu daha fazla zorlamamak adına yavaşladım. Yanıma vardığında bana döndü hızla. "Saat altı buçuk ve siz tam iki saattir son mağaza diyorsunuz. Bay Park geç kalmamamızı istedi."

Derin bir nefes verdim. "Hava bile kararmadı henüz. Bu kez gerçekten son. Şu pantolonu beğendim." Diyerek gösterdim mankenin üzerindeki pantolonu. "Onu deneyeceğim yalnızca. Olmaz mı?"

Bakışları pantolon ile benim aramda gidip geldi. "En fazla yarım saat sürebilir." Büyükçe gülümsedim. "Cansın sen can." Hızlı adımlarla mağazaya girdim ve beğendiğim pantolona doğru ilerledim.

Sonunda avmden çıkabildiğimizde saat yediyi on geçiyordu. Bence çok normal bir saatti. O sırada cebimdeki telefonun titrediğini fark ettim ve hızla çıkardım.

Chanyeol tam iki kez aramıştı ve ben duymamıştım!

Hızla cevapladım. "Efendim?" "Nerdesin sen?" Yutkundum. "Yoldayız, pantolon deniyordum da, telefon da cebinde kalmış. Ondan şey etmemişi-" "Baekhyun siz evden on ikide çıkmadınız mı? Geç kalma demedim mi?"

Captive/ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin