FİNAL - "Bir Aşkın El Yazmaları"

1.7K 118 82
                                    

MM; Sia - My Love 

Eşlik eden herkese gönülden sevgilerimle... 

***

Zamanın birinden kopan yıllar sonra...

Ela, her zaman olduğu gibi babasından önce gözlerini açtı güne.Üstelik bugün onun için büyük gündü. Evet,yeni yaşını almasının mutluluğu ile annesini kaybetmesinin hüznü her zaman harmanlanıyordu ama bu kez hayatının kahramanına yaraşır bir armağan verebilecekti sonunda, hep hayal ettiği gibi... Uzun saçlarını serbest bırakıp vazgeçemediği çiçekli elbisesini giydi. Merdivenlerden inip önce perdeleri açtı, ardından güne enfes melodilerle merhaba dedi.Termosa çay hazırlayıp bir de tostları makinaya koydu.Gölün sakinliğinde ufak bir kaçamak yapılabilirdi elbette.

Yukarı çıkıp usulca babasının kapısını araladığında kahramanını huzurlu bir uykunun pençesinde yakaladı.Yanına ilişip kırlaşmış saçlarını sevdi, ellerini tuttu ardından parmağındaki alyansla oynadı bir süre tıpkı küçüklüğünde yaptığı gibi. Anıları tazelendiğinde saçlarını babasının yüzüne döküp uzun uzun öptü onu. Ateş'in gözleri yine kızına açıldı önce,yüzünü arşınlayan gülümsemesiyle birlikte "Günaydın küçüğüm."dedi.

"Ahh baba..."diye yakındı Ela."Hala mı küçüğüm?"

"Hiç büyümeyeceksin ki..."

"Öyle olsun bakalım."diyerek uzatmadı konuyu Ela, zira Ateş yaşlandıkça epey duygusallaşmıştı ve onu hüzünlenmek en son isteyeceği şeydi. Dolan gözlerini kırpıştırıp başucundan kalktı. "Hadi bakalım, çaylar hazır ve tostlarda olmak üzere..."

"Ve?"

"Vee göle gidiyoruz, hadi. Öğleye kadar vaktim var, sadece."

Ateş,yatakta doğrulup odadan çıkan kızına baktı. Ne kadar zaman geçerse geçsin bu kapıdan hep beş yaşındaki o kız çocuğu çıkıyordu gözünde. Büyümüyordu küçüğü kalbinde... Kısa bir duş alıp ağır aksak adımlarla merdivenleri indi. Ela,büyük hasır şapkası ve çiçekli elbisesiyle bahçede bekliyordu onu.

"Sonunda baba..."

"Hadi ordan,ben yaşlı bir adamım küçük hanım."

"Aaa! Kendine haksızlık etme kahraman, hala giderin var."

"Ela?"

"Tamam tamam, sustum."dedi Ela minik kahkahasının arasında. Babasının koluna girip birlikte gölün kenarındaki tekneye bindiler ve tıpkı eski günlerde olduğu gibi öğleye kadar gölde gezinti yaptılar. Onlara eşlik eden yine gölün sakinliği, kasabanın eşsiz manzarası ve babasının sinir olduğu kurbağalardı. Uzun kahvaltılarının ardından baba kız kol kola kasaba meydanından geçerken Ateş, Ela'nın eline küçük bir öpücük bırakıp bakışlarını bir kıldı. "Bugün için bir planın var mı?"

"Elbette anneme gideceğiz, üstelik bu gece dolunay var biliyorsun.Ama sen önden git,ben arkandan geleceğim. Orda buluşuruz."

"Neler karıştırdığını sormalı mıyım?"

"Hiçbir şey karıştırmıyorum, sadece şehirde küçük bir işim var o kadar. Sen beni bekleme. Hem belki senin de konuşacağın şeyler vardır,ben sana yetişeceğim."

"Bundan çok hoşlanmadım, haberin olsun."

"Fark ettim..."dedi Ela gülümseyerek. "Sen yaşlandıkça huysuz olmaya başladın,farkında mısın baba?" Ateş,durup kızgın olduğunu umduğu bakışlar atarken Ela hiç oralı olmayıp kollarını babasının boynuna sardı. Onunla uğraşmaya bayılıyordu ne de olsa.Yanaklarına küçük Ela'dan kalma öpücükler bırakırken."Alınma hemen,takılıyorum sadece."dedi.

Sürgün Kasabası (Revize Edilecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin