Bölüm 4- Bela

1.7K 135 53
                                    

Genç kadın sevmişti Ateş'in kendisine verdiği ismi; Ela. Gözlerinin rengi tüm benliği oluvermişti bir anda. Ne kadar süre Ateş'e baktığını bilemedi, o yeniden kusursuz ifadesizliğine bürünüp işine odaklandığında bu kez asıl isminin ne olduğuydu kafasını kurcalayan. Hatırlayamamak gittikçe canını sıkıyordu. İçten içe sızlanıp tezgaha döndüğünde beklemediği bir an da gözlerinin önünde yıldızlar dans etmeye başladı. Gözlerini sımsıkı kapatıp derin bir nefes soludu, kendinden geçmekten deli gibi korkuyordu zira. Ateş'e aldırmadan yavaş ve temkinli adımlarla salona ilerleyip geniş koltuğa bıraktı bedenini. Görmese de onun bakışlarını üzerinde hissedebiliyordu. Eliyle saçlarını karıştırıp bir süre bekledi. Kendinden geçmekten korktuğu kadar düşündüğü şeyden de korkuyordu ama teninin ihtiyaç duyduğu sıcak su onu çoktan kıskaca almıştı bile. Damarlarına hücum eden çaresizliği sesine dökülürken, "Ateş, banyo nerde?" diye sordu.

Ateş, önce tereddütte kalsa da Ela'ya dönmeden ifadesizliğe bürünmüş bir sesle, "Yukarıda, koridorun sonunda. Dikişine su değdirme, dikkat et." dedi. Ela, sızıları arttığı için küçük iniltilerle yerinden kalktı ve ahşap merdivenleri büyük bir sakinlikle çıktı. Kaldığı odada aradığı havluları bulup koridorun sonundaki ahşap kapıya yöneldi. Kapıyı araladığı sıra dikkatini bir üst kata çıkan merdivenler çekse de merakını öteleyip içeriye girdi. Teninden kayan sıcak su Ela'yı anında rahatlatmıştı. Kendini ne kadar sıktığını, ne kadar gerildiğini şimdi şimdi anlıyordu. Kaşındaki dikişe su değdirmemeye çalışarak saçlarını temizlediğinde birden bire Ateş gibi koktuğunu fark etti ancak buna aldıracak hali yoktu. Kaldı ki hangi araAteş'in kokusunu benimsediğini bilemiyordu bile ama bundan rahatsız olmuştu.

Bedeninin el verdiği kadar çabuk bir şekilde işini halledip hızlı adımlarla kaldığı odaya geçerek kapıyı kilitledi. Arabadan çıkan küçük çantada işine yaracak bir alt ve kazak bulup üstüne geçirdi. Ardından da ıslak saçlarını havluya sarıp soğuk havanın bedenini titretmesine izin vermeden, nispeten sıcak olan salona inmek istedi. Ancak üzerindeki yorgunluk ve gerginlik açlıkla birleşince yıldızlar yeniden şaha kalktı gözlerinin önünde. Kulaklarının uğuldadığını fark ettiğinde kendisine sımsıkı sarılan bedene tutunabildi var gücüyle.

Ateş, uzun süre sesi çıkmayan Ela'ya bakmak için merdivenlere yönelmişken onun da aşağıya indiğini görmüştü. Sorun olmadığını düşünüp önüne döneceği sırada kadının yüzündeki allak bullak ifadeydi yanına gitmesine neden olan. Uzun zaman sonra ifadesizliğinden sıyrılan Ateş, Ela'ya birkaç kez seslense de o, Ateş'in kendisini tutan kollarına sımsıkı tutunmuş ve küçük bir iniltiyle bedenini serbest bırakmıştı. Bir an, sadece bir an için ne yapacağını bilememenin verdiği huzursuzlukla etrafına bakındı. Bedenini daha sıkı kavramak için harekete geçtiğinde Ela'nın başındaki havlu merdivenlere savruldu ve ıslak uzun saçları Ateş'in omzuna döküldü. Ateş ise aklını karıştıran şu kısacık andan kurtulup Ela'yı kucakladığı gibi salona inip yanan şöminenin başındaki pufun üzerine yatırdı . "Başıma bela olmaya başladın." diye mırıldandı özüne dönerken. Üzerini koltuğun üstünde duran battaniyle örtüp bir süre ifadesizce onu izledi.

Çok geçmeden kulağına çalınan mırıltıları takip ettiğinde kendini yine Ela'nın yanında buldu Ateş. Baş ucuna oturup dikkatle, ona seslenmeden dinlemeye başladı. Kadın bölük pörçük "Yapma!" diye inliyordu. Bazen de "Vazgeçmem!" gibi bir şeyler mırıldanıyor, kaşlarını çatıyordu. Her ne görüyorsa mücadele ettiği kesindi ama bunun kazayla bir ilgisi olup olmadığını kestirmek zordu. Araçtan başka biri çıkmamıştı, tek başınaydı. Belki de intihara teşebbüs etmişti. Düşüncelerini kaza anından uzaklaştırdığından çok daha öncesi vardı önünde, öğrenmesi gereken. Onu hafifçe kolundan sarsıp, "Ela?" diye seslendi. "Ela, uyan." Kadın kulağına ulaşan sözlere nihayetinde karşılık verip gözlerini araladı ve Ateş'e baktı. Bir an hastanede olduğunu düşünüp etrafı kolaçan etse de Ateş'in, "Evdesin merak etme. Kalkabilecek misin?" deyişiyle gözlerini bir kez daha yumarak başını salladı. İyi değildi, biliyordu ve bundan adım adım ürküyordu.

Sürgün Kasabası (Revize Edilecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin