Bölüm 43-Kasaba

885 92 10
                                    

Aslan'ın inkârları ile geçen eğlenceli birkaç günün sonunda yavaş yavaş boğazlarda düğümlenen konular başgöstermişti. Oktay'ın ortadan kaybolduğu bir hafta süresince elde ettiği bilgilerle Ateş'in aradığı Ekrem Hakkı ve Olcay Yanar tam da tahmin edildiği gibi şehir dışında emekliliklerinin tadını çıkartıyorlardı. Oktay'ın, Aslan'a sunduğu gözlem raporuna göre olması gerekenden daha lüks sürdürdükleri yaşamları genç komiserinde dikkatini çekmişti. Bu da işin içinde görünenden daha büyük bir tezgah olduğunu ortaya koyuyordu hiç şüphesiz.

Avukat Mete ise, Oğuz ve diğer adamların tutuklanarak cezaevine gönderilmesinin ardından baronun tüm itirazlarına rağmen direkt olarak Gazanfer Şanlı adına bir dava daha açmış, cinayete azmettirme suçlamalarının yanı sıra, Kemal Hanlı'nın ifadesiyle tehtit ve darp soruşturmalarıda başlamıştı. Yeraltı dünyasının adı sanı korkuyla anılan adamının hakkında bir anda açılan davalar ve yerel gazetelerde yer alan haberlerle şehir bir gecede Nisa Arsoy ile tanışmıştı haliyle. Birkaç işgüzar gazeteci ile evinin adresi ifşa edilen Nisa kendini yeniden koca bir arafta bulmuştu.

Ateş'in hayatında büyük ikilemler ve koşuşturmacalar hüküm sürerken,Aslan'nın yardımıyla aradığı isimlere ulaştı. Oktay'ın raporunda sunduğu şeyleri okuduğunda ise Leyla'nın bu işte ufak bir piyon olduğunu, hatta bu iki adamın dahil kullanıldığını anlamıştı. Ama bu Leyla'ya olan öfkesini dindirmemiş ve her ne olursa olsun onu yolundan döndürmemişti. Avukat Mete'nin önerisiyle dava için başvurdukları avukat Deniz Acar ise bu yolda Ateş'in en büyük şansı olmuştu. İşinde en az Mete kadar dişli olan adam kısa sürede dosyayı toparlayıp dava için hazırlıklarına başlamıştı. Başar'ın gerçek otopsi raporu ve Leyla'nın şahitliği ile eli güçlü olan Ateş, nedenini bilemediği bir huzursuzluğun pençesindeyken Ela'nın hayatının yeniden tepetaklak olmasıyla her ikisi için de bir çıkış yolu bulmaya çalışıyordu.

*

Sokağın başından apartmanın önüne kadar hummalı bir kalabalık karşıladı Serpil'i.Arabasını güç bela apartmanın önüne çektikten sonra burnuna kadar giren gazetecilerden müsade isteye isteye içeri girmeye çalıştı.Haftalardır gündemden düşmeyen isim haline gelen arkadaşı adli tıpta çoktan efsane olmuştu. Basamakları kafasının içinde dönüp duran düşüncelerle ne ara tamamladığını anlayamamıştı bile, kapıyı açan Ateş'e buruk bir tebessüm edip içeriye girdi. Salona geçtiğindeyse Nisa'yı göremedi günlerdir olduğu gibi. Pencere kenarındaki koltuğa oturmadan evvel göz ucuyla aşağıdaki kalabalığa baktı yeniden. "Dışarısı fena kaynıyor yine."diye söylendi kendi kendine.

"Gitmediler haftalardır,ne girebiliyoruz ne çıkabiliyoruz."

Ateş'in bu işten fazlaca sıkıldığını anlayabiliyordu.Gözleri sorarcasına üzerinde dolaşırken sesindeki hüznü saklamaya ihtiyaç duymadan "Yine mi uyuyor Ateş?"diye sordu.

"Evet... Günlerdir kocaman bir buhranın içinde. Ne Ela var içinde ne de Nisa. Kendini bana bile kapattı."

"Bir taraftan anlıyorum onu; sürekli birilerine başına gelenleri anlatıyor, dahası bizlerin yaşadıklarını tekrar tekrar dinliyor. Üstelik bundan kendine pay biçip biçmediğini bilmiyoruz bile. Bir de Gazanfer Şanlı denen adamın korkusu altında, çünkü adama şuan kimse ulaşamıyor ve bir gece kapınızda bitmeyeceğine kimse garanti veremez. Kendi için korkuyor,senin için korkuyor..."

"Tünelin ucu karanlık diyorsun yani."

"Değil mi Ateş? Senin uğraştığın şeyler de korkunç. Hayatını, kariyerini bitiren insanlardan intikamını alıyorsun,seneler önce sevdiğini zannettiğin kadınla sürekli görüşmek zorunda kalıyorsun ve Nisa bir kadın olarak bundan rahatsız," dediğinde Ateş bakışlarını Serpil'e çevirip öylece sorguladı. "Bunu söylemez,yani söylemeyeceğini zannediyorum ama yine de kendini kapatmasının bir nedeni de bu bence."

Sürgün Kasabası (Revize Edilecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin