MM; Jason Mraz - Life İs Wonderful
***
Leyla... Ela gözlü bir çöl ahusu
Saçları bahtından daha siyahtır.
Kurmuş diye sevda yolunda pusu
Döktüğü gözyaşı, çektiği ahtır.
Leyla... Ela gözlü bir çöl ahusu...Baharın esintileri sahili arşınladığında, yanı başında yanan ateşten yansıyan kıvılcımlara takılıyordu gözleri. Sevdiği adamın ağzından çıkan her dize, tenine vuran her nefes içini titretiyordu Leyla'nın... Bakışlarını Ateş'e çevirip,gözlerine yansıyan aşka baktı bir süre. Ardından elindeki kitabı kumların üzerine bırakıp kollarını boynuna sardı. Derin bir nefes çekti içine, "Seni seviyorum..."dedi gülümsemesinin arasında.
Durmadı Ateş, dudaklarını bir kılmadan hemen önce "Seni seviyorum...Çok seviyorum." diye soludu fısıldarcasına. Leyla'nın siyah incileri ellerine dolanırken hayatın ona oynayacağı büyük oyundan habersiz gülümsemeler bahşediyordu sevdiği kadına...
Bu yüzden Ela'ya hiçbir zaman "Seni seviyorum." demedi Ateş. Bu hem sevmekten çok öte bir şeydi hem de yakıştırmadı aşık olduğu kadına böyle yaralı bir kelimeyi. "Âşığım." dedi en derinlerinden ya da "Her şeyimsin." dedi en kolu kanadı kırık olanından... Ve Ela hiç sormadı Ateş'e "Beni seviyor musun?" diye ve de dili hiç varmadı "Seni seviyorum." demeye. Sadece onun tenine saklandığı zaman anladı 'Bu dünyada tadabileceği en güzel şeyin Ateş'i sevmek.' olduğunu. Ona olan aşkını sadece kalbi konuşsun, o duyursun istedi...
*
Aradan geçen bir haftada Leyla ile olabildiğince az karşılaşmaya çalışıyordu Ateş. Gerginliği hastaneye her geldiğinde had saffaya çıksada elinden tutan kadına bakıp hayatta sadece onu görmeye alışmıştı artık. Ağır bir kriz olmasına rağmen kendini çabuk toparlayan Kemal ise eski haline dönmesinin yanında bir de huysuz bir ihtihar olup çıkmıştı. Evine,ailesine dönmek için sabırsızlanıyor ve Ateş'i ikna etmek için tüm huysuzluğunu kullanıyordu.
Ateş, elindeki gazeteleri kolunun altına sıkıştırıp kapıyı açtı.İçeriye girdiğinde gördüğü manzaraya gülmemek için derin derin nefesler alıp Kemal'in yatağının yanına kadar geldi. Kendisine dönen kızgın gözler ve hemen üzerinde çatılan kırlaşmış kaşlarıyla epey sevimli görünüyordu elbette. Ateş,olağan tavrını takınıp elindeki gazeteleri kucağına bıraktı ardından karşısındaki koltuğa oturup dünden kalan bulmacasına yöneldi. Gözlerini önünde yarım kalan harflerden ayırmadan, "Hayırdır,bugün çok sessizsin?" diye laf attı ortaya. Kemal,cevap vermeden elindeki koca koca sayfaları bir hışımla değiştiriyordu. Burnunun ucundaki gözlüklerini yerine yerleştirip hiç oralı olmadan gözüne takılan köşe yazısını okumaya başladı. "Peki, o zaman söyle bakalım." dedi Ateş, elindeki bulmacadan gözlerini ayırmadan. "Denizde yaşayan bir hayvan?"
Yüzündeki huysuzluk sesini bile ele geçirmiş haldeyken, gözlerini okuduğu köşe yazısından ayırmadan yarım ağızla "Balık." diye söylendi Kemal.
"Sekiz harfli,"
"Balıklar!"
Ateş'in yüzündeki gülümseme büyürken,oyununa kaldığı yerden devam ediyordu. Boğazını temizleyip elindeki kalemi parmakları arasından çevirmeye başladı. Kemal'in somurtkan suratına bakıp "Peki ya; hastanın,hastaneden ayrılma işlemi?" diye sordu bu sefer. Kemal ise gazetesini katlayıp bıkkınlık dolu bir nefes bırakırken "Taburcu." diye soludu.Yüzüne çalınan kırmızılık şüphe yok ki bu işten sıkıldığını belli ediyordu.
"Hmm! Taburcu demek."
"Hay yaşa! Çıkıyor muyum sonunda?"
Yaşanmışlıklarla dolu yüzü aydınlandığında Ateş'in de gülümsemesi büyüdü. Kalkıp yerinde doğrulan Kemal'e kalkması için yardım etmek istedi, "Abi,yavaş olsan biraz daha tam,"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sürgün Kasabası (Revize Edilecek)
Mistério / SuspenseTanrının bile adını unuttuğu bir sürgün kasabasına yolu düşen kayıp bir kadının hikayesi değildi bu.Tanrının seni unutmadım dediği bir adamın hikayesiydi.Ben senin kalbinden öptüğün kadın oldum fırtına misali,sen ise benim tüm hayatım.Sana veda etme...