MM; Birsen Tezer & Hüsnü Arkan - Hoşgeldin
***
Kimdi bu kayıp kadın? Nereden gelmişti? Kime ne yapmıştı da infazı istenmişti? Ailesi neredeydi? Kalbini verdiği bir adam var mıydı? Ya da sahip olduğu bir çocuk? Doktor muydu? Atan bir kalbe mi bakıyordu, yoksa soğuk bir bedeni mi kesip biçiyordu?... Adı neydi? Neyi severdi? Neden nefret ederdi? Ve daha onlarcası... Ela'nın gerçekleriydi bunlar. Sahip olduğu ama bunca zaman görmezden geldiği ve cevapları olmayan sorularıydı. Bir gün hatırladığında Ateş'in yüzüne şimdi ki gibi bakabilecek miydi? O yine elini tutacak mıydı?...
Bedenine sarılan kolları okşayıp sıkıntılarını kusarcasına bir nefes bıraktı havaya. Ateş kendi çizdiği kadını seviyordu, Ela ise gerçek bir adamı. Nitekim, kanlı canlıydı ama hayalden öte değildi Ela. Ateş nasıl görmek isterse öyle görüyordu onu. Tüm bu düşünceleri arasında canının yandığını hissedince güçlü kolların arasında bedenini Ateş'e çevirdi. Öylesine güzel uyuyordu ki, elleri yüzünde gezerken küçük bir tebessüm bile göndermişti farkında olmadan. Gözlerinden yaşlar süzülürken sımsıkı sarıldı Ateş'e, yüzünü boynuna saklayıp yaşlarını sessizce akıttı tenine.
Çok geçmeden huzurlu uykusundan uyanan Ateş,kollarında sessiz sedasız ağlayan Ela'ya kendine çekti hemen. Neydi ters giden bilemedi. Dudakları sustu elleri konuştu bu kez, titreyen bedeninde gezen parmakları saçlarında son buldu. Kendisine dönen yaşlı gözlere bakıp buruk bir tebessüm etti, o kadar saçmaydı ki ne olduğunu sormak, bu yüzden sadece ona bakmaya devam etti.Birkaç dakika sonra bedeni rahatlayınca kızaran küçük burnu,ıslak uzun kirpikleri ve hala da kemirdiği dudaklarıyla bacaklarını kendine çekmiş öylece karşıya bakıyordu Ela. Küçücük bir kız çocuğu gibiydi, bazen burnunu çekip iç geçiriyor bazen de önüne düşen saçını üfleyip geri gönderiyordu. Ateş, biraz daha doğrulup Ela'nın şakağına küçük bir öpücük bıraktı. "Sorun ne Ela?" diye sordu ardından şefkat dolu bir sesle.
"Senin kadar gerçek değilim ben." diye mırıldandı belli belirsiz, "Hala kayıp bir hayatım var, kim olduğum belli değil. Ardımda ne bıraktım belli değil."demekle yetindi. Canı buram buram yanıyordu o an, "Bir yalanla ne kadar yaşayabilirsin?" diye sorduğunda, üstüne alayla karışık bir nefes bıraktı Ateş, Ela'yı kendine çekip dudaklarına kapandı. Aldığı şaşkın, ufak bir karşılığı derinleştirip uzun uzun öptü onu.
Dudaklarında öpücüğüyle kendine yer bulan şefkatini usul usul tenine kazıdı. Bu gerçeğin ta kendisiydi Ateş için, zerre kuşkusu yoktu. Geri çekildiğindeyse ucu buruk bir tebessümle "Sen buna yalan mı diyorsun?"diye soludu.
"Ateş."
"Şhhh! Soruların var biliyorum, ama beni cezbeden bir bencillikle bunları duymak istemiyorum Ela. Eğer dile getirirsen vazgeçeceksin, bunu da biliyorum. Bırak da böyle kalalım..."
Cevap vermedi Ela, titrek bir inci tanesini yüzüne düşürdükten sonra kollarını Ateş'in boynuna doladı. Sorularını güç bela aklından sildi ve gözlerini mahçubiyetle çevirdi ona. Fakat Ateş aldırmadı bile, bedenini aşağıya kaydırıp yeniden kollarına aldı Ela'yı ve sakince bir nefes bıraktı karanlığın hüküm sürdüğü odaya. Rahatlamıştı şimdilik, ama onun gözlerinde gördüğü mahçubiyet hiç silinmeyecekti hafızasından. "Fazla sulugöz oldun sen de. Nerede bana her daim kafa tutan kadın ha?" dedi gülümsemesi için. Olmuştu da, kendisine bahşedilen güzel bir gülümsemeyle birlikte içine kattığı kokusundan öpmüştü onu. "Böyle işte. Gülümse..."
Gün doğmak üzereydi kasabada.Uykunun cezbedici toprakları sahipsiz kalmış, Ela ve Ateş suskunluk içinde birbirlerine sığınmışlardı. Sükuneti bozan yine Ela oldu, gözlerini Ateş'in yeşillerine katıp tüm cürretkarlığıyla "Sana her dakika daha çok bağlanıyorum." diye mırıldandı. "Senin bana attığın her adım benim gerçeklerime biraz daha sırtımı dönmeme neden oluyor. Ama hiç suçluluk duymuyorum inan ki, mantığımı çoktan kaybettim sadece kalbimi dinliyorum ben. Nereye kadar gider, işte onu bilmiyorum."dedi. Ardından dudaklarına bırakılan derin bir öpücükten sonra başını bambaşka tınıların bürüdüğü kalbin üstüne yasladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sürgün Kasabası (Revize Edilecek)
Mystery / ThrillerTanrının bile adını unuttuğu bir sürgün kasabasına yolu düşen kayıp bir kadının hikayesi değildi bu.Tanrının seni unutmadım dediği bir adamın hikayesiydi.Ben senin kalbinden öptüğün kadın oldum fırtına misali,sen ise benim tüm hayatım.Sana veda etme...