Bölüm 8- Geçmiş

1.3K 130 44
                                    

Dakikalar süren sessizliğin ardından Ela'nın umudu yavaş yavaş sönüyordu ama Ateş önüne dönüp ellerini birbirine kenetledi. Bir yerden başlamak için güç bulmaya çalıştığı belliydi, Ela'da yeniden umutlandı ve hiç bölmeden Ateş'i izledi. Uzun ama aslında bir o kadar gürültülü bir sessizliğin sonunda zihninde kıyıda köşede kalmış geçmişini çekip çıkarttı Ateş; "Tıp fakültesinde uzmanlığımı almadan çok önce karar vermiştim beyin cerrahisine, karmakarışık ama koca bir hayat olan bu şey çok ilgimi çekiyordu çünkü. Hırsım gözümü kör ettiğinde bu uğurda yükselmek adına hiçbir şeyden geri kalmadım. Ve sonunda oldu da. Göreve çok prestijli bir üniversite hastanesinde başladım,doğal olarak eğitim ve uzmanlığı bir arada yürütüyorduk. Hızlı yükselmenin bedelleri vardır demişti hocalarımdan biri ama ben aldırmamıştım. O dönem Amerika'da beyin cerrahisi alanında deneysel çalışmalar yapılıyordu, oradaki sempozyumlara katılıp gözlemlediğim her şeyi burda uygulamak istedim. Beyin tümörlerinin ilerlemiş vakalarını gönüllü denek olarak aldıktan sonra nöroloji alanında ihtisas yapmış başka bir arkadaşımla bu işin üzerine ilerledik. Toplamda 14 deneğimiz vardı,önce elektirik ve şok dalgalarıyla beyinsel fonksiyonlarını tepsit ettik sonrada kimyasallarını kendimizin hazırladığı ilaçlarla deneysel tedaviye başladık. Ama ilaçları sadece beyin kendini toparlayana kadar kullanacaktık."

Ela'nın merakı gittikçe artmaya başlamıştı.Bölmek istemese de kafasına takılan soruları sormaktan çekinmiyordu. "Gizli mi çalıştınız?" diye sordu hafif bir tereddütle.

"Yoo,başhekimde dahil çoğu kurul üyesinin haberi vardı. Denekler uzun zamandır hastanede tedavi gören umutsuz hastalardı,dördüncü seviye yani... Onlarda kaybedecek bir şeyleri olmadığından kabul etmişlerdi tedaviyi." Derin bir nefes bıraktı Ateş, yeniden güç bulmak istercesine. "Çok heyecanlıydım,daha önce denenmemiş bir deneydi. Eğer başarılı olsaydı beyin tümörünü ilaçsız,ameliyatsız sadece elektrik ve şok dalgasıyla iyileştirecektik yani beyin kendi kendini iyi edecekti. Tümörün bulunduğu yeri sarma özelliğini yok etmiş olacaktık. Tabi olsaydı..."

"Ne oldu peki?"

"Deneyin üçüncü aşamasında dört deneği kaybettik,hiç bir neden yokken hem de. Sonra kurul toplandı ve deneyi sonlandırmamızı istedi. Biz vazgeçmek istemiyorduk,aslında çok yaklaşmıştık sonuca, hatta olumlu cevap veren denekler bile vardı.Bu yüzden de gizliden yürütmeye devam ettik ama sonrasında bir gece acil bir ameliyat için telefon aldım. Sabaha kadar süren çok zorlu bir ameliyattı. Fazlasıyla yorgundum ve tekrar hastaneye uğramadan eve gittim. Ertesi gün artık hayatımızda rutinleşen bu vakalara bakmak için gittiğimizde birkaç tanesinde yüksek ateş tespit ettik, vücutları değişik reaksiyonlar veriyordu. Biz Başar'la durumu anlamaya, bir de kendi hastalarımızla ilgilenmeye çalışırken bocaladık... Bir hafta içinde 10 denek birden toplu şekilde öldü. Hayatımda yaşadığım en kötü zamandı. Tümüyle kendimi şuçluyordum. Hem insanların ölümüne sebebiyet vermiştim hem de Başar'ın kariyerine mâl olmuştum,kendiminkiyle beraber elbette..."

"Ama onlar için yapılacak bir şey yokmuş ki,"dedi Ela,tereddütsüz bir halde,"Yani ölümü beklemiyorlar mıydı?"

"Sürekli olarak beyinlerine sinyal gönderiyorduk,böyle bir ölüm emin ol ki can çekişerek ölmekten daha kötüdür. Çünkü yıllarca acı da çekseler ağır ağrı kesici ve morfinle uyuşturuyorduk onları, ama biz deneye başladığımızda beynin kendi fonksiyonunu görmek için onlara verilen tüm ilaçları kesmiştik."

"Yani ölümü tüm acısıyla ve tamamen uyanık olarak yaşadılar."

"Maalesef." dedi Ateş,bakışlarını aşağıya indirirken."Kurul toplandı ve görevimize son verildi. Ama birkaç hocamız bunun altında başka bir şey olduğunu söyleyerek işin peşini bırakmadılar. Dava açıldı,deneklere otopsi yapıldı ve vücutlarında bizim yaptığımız tüm işlemleri altüst edecek kimyasallar bulundu."

Sürgün Kasabası (Revize Edilecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin