Bölüm 26-Gerginlik

1.3K 107 17
                                    

Ali,arabasını büyük bir marketin önüne park ettikten sonra Aslan Komiser'e hemen döneceğini söyleyip içeriye girdi. Reyonlara bakarken özellikle lazım olan bir şey var mı diye Ateş'i aradı ama çekmediğini fark edince kendi kafasına göre lazım olabilecek her şeyden fazla fazla koydu alışveriş arabasına. Olabildiğince hızlı hareket ederken Ela için de kişisel bakım ürünleri aldı, bir de üst kattan birkaç kazak ve pantolon ekledi arabasına alelacele. Eli kolu paketlerle dolu arabaya gelince Aslan inip bagajı açtı ve paketleri birlikte yerleştirdiler.

Aslan,yanındaki yeni yetme çocuğa baktıkça keyifle gülümsüyordu. İlk gördüğünden beri gözlerindeki meraklı parıltılar ona kendi delimsek gençliğini anımsatıyordu. Kara yoluna çıktıklarında kemerini çözüp kendini aşağıya kaydırdı ve kollarını göğsünde birleştirip kuraldan çok kuralcı halde dikkatle arabayı süren çocuğa bakmaya başladı. Yarası var mıydı bilmiyordu ama merakı, biraz da polis kimliği çenesini kapatmasına mâni oluyordu. Duru bir ses tonu takınarak, bir abi edasıyla Ali'ye dönüp "Ne zamandır Kemal beyle kalıyorsun evlat?" diye sordu.Ancak Ali'nin ona bakmadan belli belirsiz iç çekişini görünce cevap alamayacağını zannederek yola çevirdi gözlerini. Neden sonra direksiyondaki ellerini gevşetip hızını arttırmıştı Ali, buruk bir sesle gözlerini yoldan ayırmadan konuşmaya başladı.

"Kendimi bildim bileli Kemal abi ve Güzin anne var yanımda. Güzin anne doğum hemşiresiymiş,benim doğumumda da o bulunmuş zaten. Annemi ve babamı hiç görmedim. Annem beni doğururken ölmüş, babam da beni hiç istememiş sonra. Çok küçük olduğumdan önce hastanede kalmışım sonra da yetimhaneye gönderilmişim ama iki yaşına geldiğimde ateşli bir hastalık geçirmişim ve hoop Kemal Hanlı'nın hastanesine sevk etmişler beni. Evraklardan beni tanıyan Güzin anne bırakmamış sonra, evlat edinmişler beni. Manevi olarak elbette."

"Gerçek babandan bir haber haber var mı? Tanıyor musun?"

"Hayır,adını bile bilmiyorum. Kemal abi bana anlatmak istese de ben bilmek istemedim.Böylesi daha iyi..."

"Kemal beyin çocuğu yok o halde."

"Yok... Onlar beni oğulları bildiler ben de onları ailem."

"Peki, Güzin hanım ne zamandır göremiyor?"

"On sene oldu, diyabet yüzünden görme yetisini kaybetti. Artık ne kadar hatırlıyorsa o kadar görüyor diyebiliriz. Zaten Kemal abide bu yüzden ayrılmıyor evinden. Bir de o evi Güzin anne için yaptığını düşünürsek, ikisi içinde zor bir durum. "

Aslan,çok da inanmadığı aşk masallarına bir göz gezdirirken havayı dağıtmak için gülümseyip başını salladı iki yana, "Kaldı mı böyle aşk."dedi ağzında geveleyerek.Ali'nin anlamaz bakışlarını üzerinde hissettiğindeyse "Ya şu Ateş abin?"diyerek lafı çevirdi.

Ali, herkesin gözünde çocuk olsa da zekası kendi içinde hep galip geliyordu. Aslan'nın konuyu Ateş'e getireceğini bildiğinden kendi hikayesini acıklı acıklı anlatmıştı ama yine de sorudan kurtulamamıştı. Onun yanında birçok kez Ateş'in adını zikretmiş,dikkat çekmişti ama Aslan'nın kalkıp yanında geleceği aklına gelmezdi. Evden ayrılmadan Kemal kulağına Ela'yı deşifre etmeyin diye fısıldadığında başını umutsuzlukla iki yana sallayıp "Keşke şu nottan bana da bahsetseydin abi, o zaman çok daha dikkatli olurdum."demişti. Aslan'nın beklenti dolu bakışlarını üzerinde hissettiğinde ne doğru ne de yalan olan bir hikaye düşündü ardından da zihninde beliren satırları kırparak konuşmaya başladı. "Ateş abim, eski bir doktor. Mesleğini bıraktıktan sonra kasabaya yerleşti. Şehir hayatını hiç bir zaman sevmezdi zaten. Gelmek istemediğini söylediğinde ben de ona erzak götürürüm."

Sürgün Kasabası (Revize Edilecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin