Ateş aşağıdan gelen tıkırtılara kulak kabartıp merdivenleri indiğinde Ela'yı salonda eli belinde gezinirken buldu. Kaşları hafifçe çatıldı ve bir süre sessizce onu izledi. Bir şeyler arıyormuş gibi bir hali vardı, etrafta geziniyor dahası mütemadiyen havayı kokluyordu. Dost heyecanla kuyruğunu sallayıp bacaklarına dolanırken yüzünü buruşturup "Çekil başımdan." diyerek bu sevimli tüy torbasını kendinden uzaklaştırdı.
Merakla adını seslenip kalan birkaç basamağı da indi Ateş. Ela ise muzurlukla çatılan yüzünü düzeltip elini Ateş'e doğru uzattı. "Hahh! Hayatım gel. Bir şey kokuyor burada fark ettin mi?"
Ateş, gözlerini Ela'dan ayırmadan zihninden geçenleri algılamaya çalışıyordu.Alaylı gülümsemesi yüzüne yayılırken Ela'nın çatık kaşlarıyla karşılaştı.Yüzünde kalan tebessümü yok edip gayri ciddi bir ifade takınarak o da yalandan havayı kokladı. Kendisine yabancı gelen bir koku yoktu.Gözleri kısaca etrafta gezerken Dost'un da siyah küçük burnunu oynattığını görmesiyle eğilip başını sevdi. "Hiçbir koku yok hayatım. Bak, Dost bile algılayamadı."
"Dalga geçmesene Ateş. Burada cidden bir şey kokuyor ya!" Ela'nın bakışları Dost'a takılınca "Yoksa sen mi kokuyorsun ha!"diye eğildi köpeğe. Dost'un ise bir iki adım gerilemesi ve iniltiyle kafasını yere eğmesi Ateş'in tuttuğu kahkahasını salıvermesine neden oldu.
"Bunun da bizi anladığını düşüyorum ya neyse... Ayrıca kokmadığını da düşünüyorum. En fazla biraz ahşap küfü kokuyordur, yağmur zamanı olur. Ev ahşap sonuçta."
Ela'nın aylar öncesinden kalan 'bir şeyler ister' bakışları Ateş'i bulduğunda kaşlarını hayretle kaldırıp ellerini cebine attı ve Ela'dan uzaklaştı.
"Ateş?
"Hayır Ela. Çok istiyorsan kendin yıkabilirsin."
"Bak midem alt üst oldu şu kokudan, hadi yıka da kurtulalım şundan... " diye sızlanan Ela, Ateş'in oralı olmadığını görünce kaşlarını çatıp "Ateş kime diyorum ya." dedi inatla. Ateş'in kucağına yerleşmiş en sevimli gülümsemesini takılırken Dost çoktan pufunun üstünde gözlerini kapatmıştı. Bakışlarını bir an olsun Ateş'den ayrılmıyordu Ela. Anılar evin kara perdelerinin ardından baş gösterirken "Çek şu bakışlarını üstümden..." diye yarım ağız söylendi Ateş. Ancak diyaloglar aynı olsa da eski Ateş namına tek bir zerre kalmamıştı bu adamda. Ela da iç geçirip alnını Ateş'in şakağına yasladı. "Hadi..."diyordu fısıldarcasına. Biliyordu ki direnci kırılırdı böylece.
Ateş, Dost'u güç bela banyoya sokabildiğinde kapıyı kapatıp suyu açtı. Anladığından mıdır nedir, tüm inadını kullanıyordu tüy torbası. Ateş, yorgunlukla derin bir nefes bırakırken Dost ise kapıya patiler atıp adeta başına geleceklerden kaçmak istiyordu. "Hadi Dost, gir şuraya..." diyerek küveti gösterdi Ateş. En hiyatinde tüy torbasını küvete soktuğunda duş ahizesinden akan sıcak suyu sırtına doğru tutmaya başladı. Kulağına çalınan iniltileri gülümseyerek karşıladı. Dost çenesini küvetin kenarına yaslamış bakışlarını mütemadiyen Ateş'den ayırmıyordu. Bu sadece vicdan meselesiydi ve Dost bu konuda cidden iyiydi. "Şuan aynı sudan korkan bebeklere benziyorsun dostum... Tamam. Bakma öyle,ne yapayım âşığım bu kadına hayır diyemiyorum. Yalnız hakkı varmış,sıcak suyu yiyince hafif hafif kokular gelmeye başladı kızım,hayırdır?"
Ateş, elinin altında olan şampuanların onun için çok da uygun olmadığını biliyordu.Bulduğu kabın içine Ela'nın kullandığı yasemin kokulu şampuanı sıkıp biraz da sıcak suyla doldurdu. Çok tüylüydü ve kılları çok sıktı, tam olarak ıslandığından emin olunca köpürte köpürte yıkamaya başladı. Önce mırın kırın eden Dost Ateş'in parmakları altında dakikalar sonra keyif almaya başlamıştı. Başını aşağı yukarı sallıyor küvetin içinde dönüp Ateş'e yardımcı bile oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sürgün Kasabası (Revize Edilecek)
Misteri / ThrillerTanrının bile adını unuttuğu bir sürgün kasabasına yolu düşen kayıp bir kadının hikayesi değildi bu.Tanrının seni unutmadım dediği bir adamın hikayesiydi.Ben senin kalbinden öptüğün kadın oldum fırtına misali,sen ise benim tüm hayatım.Sana veda etme...