MM; Mabel Matiz - Gel
***
Kalabalıklar arasında yapayalnızdı Ateş. Çöktüğü duvar dibinde kimsesiz bir çocuk kadar ürkekti şimdi. Kalbinden geçen her sızı damarlarına nüfus ederken dili kifayetsiz kalıyordu yaşadığı acıya. Nasıl olduğunu anlayamadığı kısacık bir anda kalbinden öptüğü kadının bedenine sinen o kan gözlerinin önünden gitmiyordu. Bir sokak çocuğuydu Ela'sını elinden almaya kalkan. Elinden büyük bıçağı gözünü kırpmadan ona sapladığında bedenini ele geçiren tüm korkusuna teslim olmuştu Ateş. Koştu, deli gibi koştu ve güzeli kollarında hayata diz çöktü. Gözyaşları çaresizlikle birbirine karışırken yardım çığlıkları bahar dalına yuva yapan tüm kuşları kaçırmıştı bile.
Şimdi ise ne ara vardıklarını hatırlamadığı hastanenin ameliyathanesinin önünde, bir duvar dibinde tüm hayatına yakarıyordu sessiz sedasız. Gözü kimseyi görmüyor, kulağı tüm seslere sağır oluyordu kuşkusuz. Kaldırmayacaktı yüreği 'Biz elimizden geleni yaptık.' lafını duymayı, biliyordu. Halbuki gözü yaşlı kaç anneye, kaç eşe, kaç babaya söylemişti bunu kendisi. Şimdi duymayı ise kabul edemezdi. Kalktı sindiği duvar dibinden.
Onun yeniden içeri girmeye yelteneceğini anlayan Kemal hızla önüne geçtiğinde "Ateş..." diyebildi tereddütle.
"Bırak..." dedi Ateş çaresizliğin beden bulan haliyle, "Bırak gireceğim içeriye, bırak!"
"Olmaz oğlum.Yapma ne olursun, yapma."diyen Kemal'in gücü yetmiyordu Ateş'i tutmaya. Yeşillerine sinen salt öfkeye hakim olamayan Ateş, Kemal'i itip kapıyı yumruklamaya başladı.
Onu durduransa Güzin'in ettiği iki çift laftı. "Dur!" diye bağırdı Güzin gözleri karanlıkta bir boşluğa bakarken."Yüreğin kaldırmaz karını o halde görmeye, dur artık!"
Ve durdu Ateş. Sustu, pes etti belki de ama yaşları durmak nedir bilmiyordu. Fakat korkardı Ela yalnız kalmaktan, bilirdi. Üşürdü yanında Ateş olmayınca, ruhu huzursuz olurdu. Canı yanardı... Ya Ateş ne yapardı?
*
Saatler sonra ameliyathanenin kapısı açıldığında içeriden çıkan doktor yüzündeki maskeyi çıkartıp gözlerini öylece kendisini bekleyen çaresizlikle harmanlanmış insanlara çevirdi ancak içlerinden seçmişti Ateş'i. Kıvrımlı kirpiklerinin altında karmakarışık duygularla bezeli kızarmış yeşilleri gördüğünde saatlerdir yaşatmaya çalıştığı kadının kalbinin sahibini bulmuştu hemen.
'Karım nasıl?' diye soramadı Ateş, boğazındaki koca yumruyu zorlukla yutarken kor gibi bir göz yaşı daha düştü yüzüne. "Ela?" diyebildi sesi titrerken.
Kemal, oğlunun kolunu sıvazlarken doktora bakıp "Biz de doktoruz, açık konuşabilirsiniz." dedi.
"Hastanın hamile olması açıkçası bu tip bir yaralanmada çok riskli. Omurilik çevresinde sinirlere yakın bölgede kademeli delici alet yaralanması işimizi çok zorlaştırıyor." dedi doktor ama her kelimesinde Ateş'i darmadağın ettiğininde farkındaydı. " Delici cisim kademeli olarak saplanmış ve bu da dokuya olması gerekenden daha çok zarar vermiş. Sinirlere zarar vermeden iç organ yaralanmalarını kontrol altına aldık ama bebeğe herhangi bir zarar vermemek adına kontrol altına aldığımız kısımda ameliyatı sonlandırmak zorundaydık. Şuan için gebelik normal seyrinde devam ediyor, ancak gebelik sürecinde annede kan pıhtılaşması yüksek oranda bildiğiniz üzere ve damar tıkanıklığı ihtimali halen var. Eşinizi şimdi yoğun bakıma alıp bir süre takip edeceğiz. Şuan için gebeliği sonlandırmak ya da erken doğuma almak gibi bir durum söz konusu değil. Lakin eşinizin hayati tehlikeyi atlattığını da söyleyemem."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sürgün Kasabası (Revize Edilecek)
Mystère / ThrillerTanrının bile adını unuttuğu bir sürgün kasabasına yolu düşen kayıp bir kadının hikayesi değildi bu.Tanrının seni unutmadım dediği bir adamın hikayesiydi.Ben senin kalbinden öptüğün kadın oldum fırtına misali,sen ise benim tüm hayatım.Sana veda etme...