Bölüm 32- Aile

1K 109 32
                                    

Herkes çekildikten sonra Ateş ve Kemal başbaşa kalmışlardı. Ateş şehrin keşmekeşine ev sahipliği yapan büyük pencerenin önündeki tekli koltuğa oturmuş gözlerini alan ışık hüzmelerine bakıyordu. Uzun zamandır hiç görmediği kadar kalabalık manzaralar çarpıyordu gözlerine o anlarda. Türlü türlü nefesler ve kahkahalar çalınıyordu kulağına. Kemal ise yüzünden hala silemediği gülümsemesiyle öylece Ateş'e bakıyordu. Dayanamadı en nihayetinde, elini Ateş'in dizine koyup usulca buluşturdu gözlerini, "Şimdi daha çok sevdim ben bu kızı." dedi yaşanmışlıkların derin izler bıraktırdığı yorgun gözlerini kırpıştırıp.

Ateş'den gelen içten bir gülümseme ise aralarındaki duygu yoğunluğunu perçinleyen cinstendi. "Her zaman ki gibi sen haklıydın abi." dedi. "Bu gördüğün adam Ela'nın eseri. Onun inancı, onun inadı ve onun aşkı..."

"O gün, kasabanın tozlu yollarında hastanenin önünden hızla geçmişti o araç ama aldırmadım hiç, bilirsin ara sıra da olsa hareketlilik olurdu. Ertesi gün öğrendim kaza olduğunu, Haldun'la gidip baktık ve hurdaya dönen arabadan sağ çıkarttık onu. Şanslı demiştim içimden,bu kadın öyle bir kazadan sağ kurtulmuşsa gerçekten çok şanslı. Sonra gün geldi,gitmem gerekti. Aklıma düştün, sana emanet edebilirdim kadını. Şansa bak ki sen de yanıma geldin o gün. Aslında şimdi düşününce her şeyin fazla kuralına uygun olduğunu görebiliyorum. Başınıza gelen her şey sırf 'siz' olun diyeydi şüphesiz. Oyunu yazan böyle istemişti. Sen bu kadını bırakama istemişti. Öyle de olmadı mı Ateş?"

"Öyle oldu abi... Sen dersin ya hani, yıllar senin insanlığını yontmuş diye. Hakikaten öyleymiş, başlarda bende az çektirmedim Ela'ya. Kızdığımda oldu, kovduğumda... Ama o orda durup bana bakmaya devam etti, yetmezmiş gibi gülümsüyordu birde. Bir gece yana yakıla 'Bana yardım et.'dedi sonra başını göğsüme yaslayıp huzurla uykuya daldı. Yorulduğunda bana isyan etti, sonra kollarıma kıvrılıp yine uyudu. İlk seanstan sonra, o beş kelimeyi hatırladığında çocuk gibi ağlayıp yine bana sarıldı. Ve haklısın, bunlar ben onu bırakamayayım diyeydi..."

"Şimdi ne olacak peki?"

"Bilmiyorum. Ela gerçeğinden, kim olduğundan, ne yaptığından, ardında kimi bıraktığından o kadar çok korkuyor ki. Kendini koca bir yalandan ibaret görüyor. Hiçbir zaman şehre dönmek istemedi Kemal abi, bunu ona ben teklif ettim. Çünkü,"

"Sen de onun gerçeğinden koktun, değil mi evlat?"

"Ela'nın gerçekte kim olduğu, ne yaptığı benim umrumda bile değil. Ben kime, neye âşık olduğumu çok iyi biliyorum ama onu sonsuza kadar kasabada saklayamazdım hem de gerçekleri bu kadar güçlüyken..."

"Aslan'ı mı diyorsun sen? Ali bir şeyler anlattı ama..."

"Aslan,evet." diye soludu Ateş. Sonra da koltuğun ucuna yerleşip ellerini kenetledi. "Ela'ya uyguladığım tedaviyi biliyorsun, her seanstan sonra yüzler karalamaya başladı. Bunlardan biri de Aslan'dı. Ve o gün Ali'nin yanında o komiseri görünce beynimden vurulmuşa döndüm."dedi sıkıntıyla."Kemal abi, Ela artık sona yaklaşıyor. Kayıp zihninde evini bile tamamladı, sahipleniciliğini görmeliydin hem de. Artık ondan bunu saklayamazdım. Yarın öbür gün Aslan'la karşılaşacak ve bakarsın bir anda her şey yerine gelir."

"Sen,Ela'nın senden vazgeçeceğini mi düşünüyorsun?"

"Hayır. Biz nereye kadar dimdik savaşabileceğiz onu düşünüyorum. Dikenli bir yolumuz var bizim ve çok yara alacağız gibi görünüyor."

"Bir de Aslan'la iyi bir başlangıç yapmadığınızı sayarsak..."diye gülümsedi Kemal.

"Yaa, kasabaya bir daha gelmesin diye biraz gıcık yaptım boğazında."

Sürgün Kasabası (Revize Edilecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin