Ateş, gözlerini Ela'nın ağlamaklı sesine açtığında saat muhtemelen gecenin bir körüydü. Panikle doğrulup yanı başındaki abajuru yaktı ve Ela'ya döndü. Ağlamaktan gözleri kızarmış ve elleri karnını sarıp sarmalamıştı. "Güzelim? "diye mırıldandı Ateş ellerini Ela'nın yüzünde gezdirirken. "Sancın mı var?"
Ela, bir süre ellerini karnında gezdirse de yeniden gözyaşlarına boğulması çok sürmedi. Hıçkırıkları iyiden iyiye artarken "Bir şey oldu!" dedi panikle."Ateş bir şey oldu, kıpırdamıyor..."
Ateş'in bedenini bürüyen panik dalgası hızla tırmanırken yerinde doğrulup ellerini bebeğine kapattı. Hakikaten de her zaman kıpır kıpır olan bebeği haddiden fazla sessizdi. Tedirginliği büyürken başını sallayıp kelimelerini taradı zihninde. Ela'nın çok korktuğunu bildiğinden "Tamam, sakin ol hayatım." dedi usulca. Ancak onun sakin kalma çabası Ela'yı daha çok panikletiyordu. Gözlerindeki teskin arayan bakışları Ateş'in yeşillerinde karşılıksız kalınca üzerindeki pikeyi bir hışımla atıp kalkmaya çalıştı.
Ela "Bir şey oldu diyorum sana!" diye çıkıştı. Gözlerinden kurtulan yaşları bluzunu ıslatırken Ateş'de dizlerinin üzerine oturup Ela'nın kollarından tuttu. Gözleri buluştuğunda Ateş derin bir nefes alıp "Pekâlâ,"dedi. "Ağrın var mı Ela?" diye sordu önce. Ama Ela'nın durumu idrak etmesi o an çok zordu, hala ağlamaya devam ediyordu zira. "Yok," dedi titreyen sesiyle. "Ateş beni şehre götür."
Ateş tamam dese ve kasabadan ayrılsalar bile öğleye doğru ancak varabilirlerdi çünkü uzun zamandır Ela'yı araba tutuyor,üstelik Ateş'in hızlı sürmesine de mütemadiyen söylenip duruyordu. Bu yüzden sakinliğini koruyarak Ela'nın elinden tutup odadan çıkmaya yeltendi.
"Gidiyor muyuz?"
"Önce içeride neler olup bittiğini bir öğrenelim güzelim," dedi Ateş sakin kalmaya çabalayarak. Ela'nın titreyen ellerine parmaklarını kenetledikten sonra onun söylenmelerini kulak ardı edip dikkatle çıktı dik merdivenleri. Işığı yakıp odayı aydınlattığında yeniden soluğu bu odada almalarının tuhaflığı içindeydi. "Gel hayatım," dedi elini bırakıp belinden destekleyerek. Onu geniş deri koltuğa oturtup kendini biraz aşağıya kaydırmasını istedi.Ela ise hala ağlıyor ve derin derin nefesler soluyordu.
Ela ve Ateş'in kasabada gereğinden fazla kalacağı aşikâr iken Kemal'den gelmişti bu ufak ultrason makinası eve. Hastanede durmasındansa diğer tüm malzemelerde olduğu gibi onun evine hibe etmişti. Ateş, onun babacanlığını mesleğiyle perçinlemesine hayran olurken daha önce bu kadar detaylı kullanmadığı makinayı çözmesi epey zamanını almıştı. Önceleri Ela'nın bebeğine dair bu kadar büyük çaplı korkuları yoktu ve bu odaya girmekten fazla hoşlanmıyordu ancak zaman geçtikçe ve bebeği epey fark edilebilir hâle gelince ara sıra ona bakmak için bu odaya çıkardı. Bazen bebeklerinin cinsiyetini görebilmek için saatlerce ultrasonda kaldıkları da oluyordu ama Ela ısrarla Ateş'in tersi bir fikri savunup onu deli ediyor ve sürpriz olmasını istiyordu. Neyse ki Ateş'de bir süre sonra bundan vazgeçip heyecanla sadece bebeğini beklemeye başlamıştı.
Ateş, Ela'nın bluzunu sıyırıp karnına soğuk jeli döktü. Ela bir an irkilse de başını geriye atıp içli içli sızlanmaya devam etti. "Elacığım..."dedi Ateş uyaran bir sesle. "Sakin ol artık. Bak birazdan göreceğiz neler olduğunu."
"Kıpırdamıyor ama..."diye sızlanan Ela tıpkı oyuncağını kaybeden kız çocukları gibiydi. Ateş'in ciddiye almadığını zannedip daha da panikliyor ve ağlama isteği kat be kat artıyordu. Ateş,sabır dilercesine bir nefes çekip monitörü ayarladığında kablolu aparatı dikkatlice Ela'nın karnına bastırdı. Çok değil birkaç dakika sonra bebeği ekranda belirmişti bile. Yumuk yumuk elleri çenesinin altında, yüzünde oradan bile farkedilir bir huzurla uyuyordu. Ateş içine su serpercesine derin bir nefes solurken Ela doğrulup elini monitöre uzattı. "İyi mi yani?" diye sordu saf bir beklentiyle. Ateş başını sallayıp minik kalbinin sesini odaya doldurduğunda minneti dudaklarında söz buldu. Bedeninin sarsılmasına aldırmayıp kendini geriye yasladı, Ateş ise gülümseyerek ellerine küçük öpücükler bırakıyordu. Gözü hala bebeğindeyken kıkırdadı, "Geliyor." dedi muzurlukla. Ela elini karnına kapattı ve herkese nasip olmayacak bir an daha yaşadı, bebeği bedeninin sarsıntısından rahatsız olup uyanmış, bir de bacaklarını sallayıp habersizce bir tekme sallamıştı annesine. Minicik bir dokunuş Ela'yı gülümsemeye boğarken huzurla kapadı gözlerini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sürgün Kasabası (Revize Edilecek)
Mistero / ThrillerTanrının bile adını unuttuğu bir sürgün kasabasına yolu düşen kayıp bir kadının hikayesi değildi bu.Tanrının seni unutmadım dediği bir adamın hikayesiydi.Ben senin kalbinden öptüğün kadın oldum fırtına misali,sen ise benim tüm hayatım.Sana veda etme...