Seansların aralıkları kısaldıkça Ela'nın daha çok yorulduğunu fark ediyordu Ateş. Çünkü bu sefer uyandığında gözlerindeki parıltılar her zamankinin aksine korkutmuştu onu. Bir yanı ne söyleyeceğini merak ederken bir yanı duyduklarından hoşlanmayacağını düşünüyordu. Yeşillerine yerleşen ikilemler Ela tarafından okunduğunda gözlerini ondan kaçırıp kalkmasına yardımcı oldu. Ateş kendi içindeki şavaşının gürültüsüne kulak vermişken, Ela'da kafasındakileri toparlamakla meşguldu. Sorgusuz bir sessizlik içinde aşağıya inip, ısınmaya başlayan hava ile birlikte evin sahile bakan girişine koydukları sallanan koltuğa oturdular.
Deniz, ilk zamanlardakinin aksine oldukça durgundu haftalardır.Sahildeki kumlar hafif hafif esen rüzgarla dans etmeye başlarken son dokunuşlarını Ela'nın saçlarında kullanıyordu. Öyle ki, gözleri uçsuz görünen maviliklere takılırken tenine değen rüzgarı küçük bir irkilme ve tebessümle karşıladı. Ateş ise zamanı durdurmanın isteği içinde yanıp tutuşuyordu o anlarda. Yalnızlığının bedenini esir aldığı yılların sonunda gözlerinin gördüğü en güzel şeydi Ela. Artık yabancılamadığı bir gülümsemeyle izlemeye koyuldu kalbinden öptüğü kadını.
Ela dakikalardır düşünce denizine inatçı kulaçlar atarak geçmişindeki boş sayfayla cebelleşiyordu, kendine telkin edercesine derin bir nefes aldıktan sonra Ateş'e "Bekle lütfen." diyerek içeriye girdi. Geri döndüğünde elinde yine ucu sararmış kağıtlar ve kalemler vardı. Çizmeyi seviyordu, gördüklerini anlatmaktansa çizmeyi tercih ediyordu uzun zamandır. Çizimler de dikişlerinde olduğu gibi gün geçtikçe daha iyi bir hal alıyordu üstelik.Elleri yetenekliydi,bunu keşfettikten sonra daha da asılmıştı bu işe. Ateş'in kolları arasına girdiğinde kendini aşağıya kaydırıp kağıtları dizlerine yasladı, sessizlik içinde birkaç çizik attıktan sonra kalemin ucunu dudaklarının üzerinde gezdirip gözlerini yeniden mavilere dikti ve kısa bir süre öylece düşündü. Ardından attığı her kalem darbesi daha kararlı olmaya başladı. Ateş ise tüm hücrelerini onun yasemin kokusuyla doldurup dikkatle çizdiklerine bakıyor, ara sıra kendine engel olamayıp kaçamak öpücükler de bırakıyordu tenine. "Renkler çok netti Ateş, resmen kendimi burada hissettim." dedi yavaş yavaş belirginleşmeye başlayan çizgileri gösterip. "Koridorda dolaştım, duvarlarında ellerimi gezdirdim. İlk kez bölük pörçük değil, bütün olarak bir mekanı algıladım. Bu iyi bir şey, değil mi?"
"Tabiki iyi bir şey de, neresi burası?"
"Evim, benim evim burası..."dediğinde bakışlarını Ateş'e çevirip sıcacık bir tebessüm yolladı Ela. Ateş, kağıdı eline aldığında dikkatle inceledi her bir çizgiyi. Kendi eviyle hiç bir ilgisi yoktu; burası hayali ile gerçeğini birleştirdiği bir yer değil, tamamen gerçeğin hüküm sürdüğü bir evdi. Ela'nın evi... "Sanki bütün karmaşıklık dağılmış gibi, yani nasıl anlatsam bilemiyorum ama her seansta o küçücük dalgalar çok daha derinlere ulaşıyor sanki. Yüzler vardı önceleri,sadece bir fotoğraf karesi gibiydiler. Ardından konuşmaya başladılar,hareket ettiler gözlerimin önünde. Şimdi ise bana ait olan evimi görebilecek kadar duru görüntüler var zihnimde. "
Ateş,artık sona yaklaştıklarını görebiliyordu. Ela yaşadığı heyecanla bunu kaçırsa bile sistematik olarak şimdiye kadar geçirdikleri süreç çok başarılıydı. İkisine de iyi gelen bu zamanlarda hem umutları hem de inançları tazeleniyordu şüphesiz. Mekanlar hafıza kayıplarında en son oluşan materyallerdi ve Ela artık hazırdı. "Çok az kaldı Ela,yakında her şey tamamlanacak."dedi düşüncelerine ithafen ve her şeyi halının altına süpürüp dudaklarına tutkulu bir öpücük bıraktı. Elinden kayıp giden kumları andırıyordu ona bazı zamanlar.Sıkı sıkı tutmak istiyordu Ela'yı ve deli gibi korkuyordu kaybetmekten. Gözlerini bürüyen korkuları Ela'ya ulaştığında hemen elindekileri bırakıp kollarını boynuna sardı. Kokusundan öptüğü adamın kulağına "N'oldu Ateş?"diye fısıldadı cevabından korkarak. "Sırtını döndüğün gerçeklerin beni ilk kez korkutuyor Ela..."dedi ve yüzünü onun saçlarına sakladı,Ateş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sürgün Kasabası (Revize Edilecek)
Misterio / SuspensoTanrının bile adını unuttuğu bir sürgün kasabasına yolu düşen kayıp bir kadının hikayesi değildi bu.Tanrının seni unutmadım dediği bir adamın hikayesiydi.Ben senin kalbinden öptüğün kadın oldum fırtına misali,sen ise benim tüm hayatım.Sana veda etme...