11 Eylül 2005:
Karşımdaki ışıl ışıl parlayan yere baktıktan sonra anneme döndüm.
"Anne nereye geldik ?"
Dedim, annem dizlerinin üstüne çöktü."Pranpriya senin evin artık burası"
Dedi, dönüp ışıl ışıl parlayan ve içeriden yüksek ses gelen büyük siyah binaya baktım.
"Ama anne burası ev değil ki"
Dedim"Özür dilerim kızım..."
Dedi ağlarken
"...seni bu hayata sürüklediğim için özür dilerim. Bundan sonra ki hayatında mutlu olmanı dileyeceğim"
DediElimi bırakmak için harketlendiğinde daha sıkı tuttum.
"Anne nereye ? Bırakma beni burda, anne!"
Dedim, annem arkasına bakmadan giderken peşinden koştum ama küçük bacaklarımla ona nasıl yetişebilirim ki ?Yere düştüğümde beyaz elbisem hep çamur oldu. Yukardan üstüme yağan yağmurda hıçkırarak ağlarken kafamı kaldırdığımda bir adamla göz göze geldim.
Yanıma eğildiğinde korkuyla geri çekildim.
"Sakin ol, korkma benden"
Diyip bana elini uzattı.
"Ben Jeon Min Gyu, senin yaşlarında çok haylaz bir oğlum var"
Dedi"Onu da mı annesi bıraktı ?"
Dedim, buruk bir gülümsemeyle beni onayladı.
"Gel bana küçük kız. Bu soğukta böyle kalamazsın"
Dedi, bu adama güvenmiştimTereddüt etmeden uzattığı elini tuttum.
"Artık ben senin babanım ufaklık"
Dedi
"Ama annem ?"
Dedim annemin arkasından bakarak"Giden bir daha gelmez ufaklık. Bunu acı olsa da tecrübe ettim"
Dedi
"Tecrübe ne ?"
Dedim, adam gülerek saçlarımı karıştırdı.
"Yakında öğrenirsin"
Dedi•
•
•Günümüz:
Elimdeki içkiyi kadehe döküp karşımdaki adama uzattım.
"Kızım tam bir aptalsın..."
Dedi Minnie eliyle içki hazırlarken
"...baban barın sahibi ama burda çalışıyorsun"
DediMinnie'ye göz devirip hazırladığım içkinin kenarına limon sıkıştırıp masada ittiğimde tam da sahibinin önünde durdu.
"Hey ahmak"
Gelen sesle sağ tarafa döndüm. Jungkook'u gördüğümde göz devirdim. Yanında yine kızlarla gelmişti
"Babamın haberi var mı böyle boş boş gezdiğinden"
Dedim"25 yaşındayım artık. Sence umrumda mı ?"
Dedi
"30 yaşına bile gelsen o senin baban"
Dedim hazırladığım bardağı karşımdaki adamın önüne koyarak"Babam zamanında çok mu farklıydı sanki, her gün başka kızlarla birlikteydi"
Dedi
"Evet sonra büyük bir hata yaptı ve sen oldun"
DedimJungkook göz devirdi.
"Seni küçük!"
Dedi
"İşime engel olma"
Dedim
"Velet"
Diyerek gitti.Göz devirip elimdeki kadehleri temizlemeye başladım. Bambam elindeki demir bardaklarla insanlara ufak bir gösteri yaparken onu izlemeye başladım.
"Senin ki yine geldi"
Dedi Sorn omzuma vurarak, gösterdiği yere baktığımda Sehun'u gördüm.
"Şu çocuğu anlamıyorum. Bardaki nerdeyse herkes buraya sırf seni görmeye geliyor ama bir o sana dönüp bakmıyor"
Dedi Minnie"Kızım bu çocuk senin kardeşinin arkadaşı değil mi ? Söyle Jungkook'a yapsın aranızı"
Dedi Sorn
"Jungkook öğrendiği an sırf bana gıcıklık olsun diye onun arasını Seul'de ki tüm kızlarla yapar ama benimle yapmaz"
Dedim"Jeon Jungkook kardeşin olduğu için hem dünyanın en şanslı hem de en şanssız kızısın"
Dedi Minnie Jungkook'a hayranlıkla bakarken
"Bir de bana sor (!)"
Dedim, bardağa içki doldurup içine ufak bardağı bıraktığımda içki taştı.Karşımdaki adama uzattığımda alıp kafasına dikledi içki bardağını, Minnie'ye döndüm.
"İstersen sen kardeşi olabilirsin yerimi hemen devrederim"
Dedim"Yok, kız arkadaşı olmayı tercih ederim. Böyle bir çocuğa kardeşim dersem kendimi falan öldürürdüm herhalde"
Dedi, göz devirip içki raflarını silmeye başladım.
"Şunun neresini beğeniyorsun ?"
Dedim"Beyaz teni, siyah uzun saçları, herkesin ilgisini çeken adem elması, elinde ve kolundaki dövmeleri, dudağıyla kaşındaki pierci-"
"Sen delirmişsin"
Dedim şaşkınca ona bakarken"Sen Sehun'un nesini sevdin ?"
Dedi içki bardaklarını silerken, Sehun'a baktığımda iç çektim.
"Kendisi olmasını, kızlara olan ince davranışların-"
Sehun'un bana dönmesiyle göz göze geldik.Korkuyla aşağıya eğildiğimde Minnie şaşkınca bana baktı.
"Neler oluyor ?"
Dedi, Tanrım! Rezil oldum! Rezil oldum!