"Lisa"
"Hmm"
Diyerek ona karşılık verdim.
"Annenle konuşmayı hiç düşündün mü ?"
Dedi"Nerden çıktı şimdi bu ?"
Diyerek Jungkook'a döndüm. Yüzümdeki saçı kulağımın arkasına iterek anlımı öptü.
"Onunla konuşmalısın bence"
Dedi"İstemiyorum Jungkook, benim bir annem yok. Benim annem yıllar önce beni o barın önüne bırakıp kaçtıktan hemen sonra kalbimde öldü. Aynı şekilde oraya bıraktığı kızda öldü.
Ben Jeon Lalisa'yım"
Dedim dolu gözlerimle
"Lisa..."
Diyerek yüzümü elleri arasına aldı."...böyle yapma, bak ben o kadınla konuştum. Tamam ne derse desin seni çocuk yaşında bir barın önüne bırakıp gitmesi yanlıştı ama...o ölüyor Lisa, gerçekten ölüyor. Bir kez bile olsa onu mutlu et kahve içmeye çağır ya da yemek yemeye"
Dedi"Dediğim gibi ben onun kızı değilim. Ben Jeon Lalisa'yım"
Dedim, Jungkook'a arkamı dönerek yatmaya başladım. Jungkook'un derin bir nefes aldığını işittim hemen ardından beni belimden kavrayarak kendine çekti.Sırtım göğsüyle buluşurken kalbim hızlanmaya başladı. Kulağıma yaklaşarak fısıldadığında göğüs kafesimin içine hapsolmuş kelebekler ayaklandı ve kalbim ateşler içinde yanmaya başladı.
"Sen ne Jeon Lalisa'sın ne de Pranpriya Manoban...sen Lalisa Manoban'sın"
•••••
Kalbim göğüsümden fırlayacak şekilde atarken titreyen ellerimi birbirine kavuşturdum.
"Ne istersiniz ?"
Dedi garson"Birini bekliyorum, geldiğinde sipariş vereceğim"
Dedim, garson beni onaylayıp uzaklaşırken terleyen ellerimi eltımdaki eteğe sürdüm."Pranpriya"
Dedi, ayağa kalkarak biyolojik olarak annem olan ama aslında olmayan kadına baktım. Bana sarılmak için hareketlenmişti ki elimi ona uzatarak araya mesafe koydum."Adım Lalisa...Lalisa Manoban"
Dedim, annem uzattığım elimi tuttu.
"Güzel, bir ortak yol bulmuşsun"
Diye bi espri yaparak güldüğünde tek başına güldüğünü fark eder etmez sustu."Oturalım hadi"
Diyip elimi bıraktı. Birlikte oturduğumuzda garsondan iki kahve sipariş ettik.
"Espresso sever misin ?.."
Dedi, sessiz kaldığımda boğazını temizledi."...bende çok severi-"
"Nefret ederim espressodan"
Dedim, annem gülümsedi.
"Öyle olsun, büyümüşsün çok güzel olmuşsun"
Dedi
"Babam sağolsun"
Dedim"Hadi ama Lalisa böyle mi yapacaksın ?"
Dedi
"Ne yapmamı istersin ? Boynuna atlayayım mı ? İstersen sana sımsıkı sarılabilirim, beni çocuk yaşımda bir barın önünde terk edip gittiğin için teşekkür de edebilirim!"
Dedim"Tamam çok özür dilerim. Hatalıydım ve şuan bunun acısını canımla ödüyorum"
Dedi
"Benim çektiğim acıları canını bile versen ödeyemezsin..."
DedimAnnemin gözleri dolduğunda garson kahveleri getirdiği için sustum.
"Afiyet olsun"
Diyerek gittiğinde anneme yaklaşıp sessizce konuşmaya başladım."...sen annesiz olmak nasıl bir duygu biliyor musun ?..düşüyorsun kimse sana koşmuyor. Ağlıyorsun kimse seni duymuyor. Bağırıyorsun, boğazların yırtılına kadar bağırıyorsun dönüp kimse sana bakmıyor"
Dedim dolu gözlerimle"Ben-"
"Sen bencilsin! Sana birşey diyeyim mi ? Ben asla senin gibi bir anne olmayacağım..."
Dedim gözümden akan yaşı hızla sildim."...ben kızım düştüğünde elinden tutup onu kaldıracağım. Dizlerini temizleyeceğim, ağladığında gözyaşlarını silip onu göğsüme basacağım. Onun boğazları yırtılana kadar bağırmasına asla izin vermeyeceğim. Sarıp sarmalayacağım"
Dedim"Bende bunları yapmak isterdim Lisa, ama tecavüz sonucu olan bir çocukta bu duyguları nasıl yaşayacaktım"
Dedi ağlayarak, gülerek gözlerimi sildim."Beni sevmeyi deneyebilirdin! Önemli olan çocuğun nasıl şartlarda olduğu değil...ya ben senin kanındandım!"
Dedim ağlarken
"Lisa 18 yaşındaydım! Gerçekten mantıklı düşünemiyordum. Delirmiş gibiydim. Kendi öz abim bana tecavüz etti"
Dedi çaresizceBir süre boğazımdaki yumrunun geçmesini bekledim.
"Sende acını küçük bir çocuktan çıkarttın"
Dedim
"Hata yaptım. Özür dilerim, bu saatten sonra sana annelik yapamam ama beni affedersen mutlu mesut ölebilirim..."
Dedi"O ölüyor Lisa, gerçekten ölüyor. Bir kez bile olsa onu mutlu et..."
Elini elimin üstüne koyduğunda gözlerine baktım.
"...Lisa, 17 yaşında tecavüze uğrayıp kendi öz abisinden hamile kalan hiçkimse mantıklı düşünmez, düşünemez kızım. Seni gerçekten çok seviyordum ama sana her baktığımda aklıma o gün geliyordu, çığlıklarım, acım, çaresizliğim v-ve ben..ben içten içe ölüyordum. Birçok kez intihara kalkıştım ama yapamadım arkamda seni bırakamadım"Çaresizce ağlarken gözlerimi başka tarafa döndürüp boşta olan elimi, elimin üstünde duran eline koydum. Umut dolu gözlerle bana bakarak güldü.
"Affetin mi beni ?"
DediBoğazımdaki yumru yüzünden konuşamayacağımı hissettiğimde gülümseyerek onu onayladım. Ne kadar aklımla onu affetsem de kalbimle affedemezdim. Ne kadar istersem isteyeyim bunu yapamazdım...
