Bira bardağını sonuna kadar doldurarak karşımdaki adamın önüne ittim. Adam birayı diklerken Minnie'ye döndüm.
"Senin şu kardeşin her geçen gün daha da yakışıklı oluyor! Haksızlık!" Dedi, göz devirip önüme döndüm. "Sen onu bir de tabiatında gör" Dedim "Keşke!" Dedi
Yanıma bir kız gelip bana sarı saçlı birinin beni üst katta beklediğini söyledi. "Ah Rose!" Diyip göz devirdim ve tezgahın arkasından çıktım.
"Lisa nereye ?!" Bambam'ın bağırışını umursamadan üst kata çıktım. Kapıların ardından kızların inleme seslerini duydukça kusasım geliyordu.
Rose niye böyle bir yere çağırsın ki beni ? Bir anda duraksadım. Rose son birkaç gündür tatil için Jeju adasında Arkamdan gelen sesle hızla o tarafa döndüm ama biri beni iterek arkadaki odaya soktu ve kapıyı kilitledi.
"Hey! Kimsin sen ?! Aç şu s!ktiğimin kapısını!" "Öyle platform topuklularla birinin ayağına basmakla olmuyor bu işler Lisa hanım, birini mahvetmek istiyorsan bunu yapacaksın, size iyi eğlenceler" Dedi
Arkamı döndüğümde 30'larının sonunda ayyaş bir adam gördüm. Korkuyla bir kaç adım geri çekildiğimde beni fark etti.
"Sonunda geldin!" Diyip ayaklandı. Arkamı dönüp var gücümle kapıya vurmaya başladım. Adam üstüme doğru gelirken ona dönüp derin bir nefes aldım.
"Tamam bu iş iyilikle olmayacak gibi" Diyip üstüme gelen ayyaş adama yurmuk attım. Geriye sendelediğinde burnunu tutarak bana baktı. "Seni küçük o*ospu!" Dedi sinirle
Tekrar üstüme gelirken ensesini tuttuğum gibi kafasını kenardaki aynaya vurdum. Adam yere düşerken eğilip nabzına baktım. "Dua et hâlâ yaşıyorsun" Diyip diklendim. Kenardan aldığım sandalyeyi birkaç kez kapının kilidine vurdum.
Jungkook önce arkama sakladığım elime bakıp sonra da bana döndü. "Sehun'un doğum günü partisine gidecektik" Dedi yanıma doğru adımlarken
"Yok ya ben evde yatacağı-" Bir anda arkama sakladığım elimi yakaladığında inledim. "Ne yapıyorsun salak ?!" Dedim
"Eline ne oldu ?" Diyip kanlı sargı bezine baktı. "Elimi kestim" Dedim "Lisa!" Dedi sinirle "Elimi kestim işte!" Dedim
İki elini de sinirle arkamdaki duvara koyduğunda kolları arasına hapsoldum. Dudaklarına bakmamak için direnirken gözlerim dudağındaki piercinge kaydı.
"Eline ne oldu ?" Dedi, gözlerimi dudaklarından gözlerine çıkarttım. "Sorn barda tezgah arkasında bira bardağı kırdı bende toplarken-" Jungkook sinirle geri çekilip tek elini şakaklarına koydu.
"Sana kaç defa dedim çalışma şu s!ktiğimin barında diye! Paran mı yok Lisa ?!" Dedi, söylediğim yalana inanması beni şaşırtsa da kısa sürede kendimi toplarladım.
"Param var. Sadece o barı seviyorum" Dedim, Jungkook sinirle güldü. "O gün sana bir adamın saldırdığını babama söyleyeceğim" Dedi
"Jungkook lütfen..." Diyerek elini tuttum. Önce tuttuğum eline sonra gözlerime baktı. "...dikkatli olacağım yemin ederim" Dedim "Ne var o barda ?" Dediğinde kafamı yere eğdim.
Jungkook benden elini çekti. "5 dakika içinde hazırlanıp aşağıya in partiye gideceğiz. 5 dakikayı geçtiği an basar giderim beklemem" Diyerek odadan çıktı.
Dolabımı açıp partiye uygun birşeyler baktım.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kısa kot ceketimi giyindikten sonra uzun siyah saçlarımı salık bıraktım. Beyaz converselerimi ayağıma geçirir geçirmez aşağıya indim.
Jungkook kapının önünde sigara içiyordu. "Hey şunu evin önünde yapma! Babam görecek" Dedim
"Sanki farkında değil" Diyip elindeki bitmemiş dalı yere atıp üstüne bastı. Göz devirip kan kırmızısı bmw'ye bindim.
Jungkook bindiğinde arabayı çalıştırmadan hemen önce bana döndü. "Berbat görünüyorsun" Dedi, göz devirdim.
"Sende" Diyip camdan dışarıya döndüm. Jungkook o kadar ters bir çocuktu ki güzel olmuşsun bile diyemezdi ya kötü olmuşsun ya da mide bulandırı görünüyorsun derdi.
Bu sanırım bir tek bana geçerli çünkü takıldığı tüm kızların hepsine sürekli ne kadar güzel olduklarını söylüyordu.
